Son birkaç yılda klonlama veya klon kelimelerini gerek ütopik gerek distopik şekillerde oldukça sık duymaktayız. Hayatımıza yakın zamanda girmiş olsa da, biraz geriye gidip bakacak olursak klonlama, Eski Yunanca ‘klôn’ kelimesinin önce İngilizceye, oradan da Türkçeye geçmesiyle kullanmaya başladığımız bir kelimedir. En temelinde kopyalama anlamına gelse de pek çok bilim disiplini kendi içinde farklı tanımlamalarda kullanmaktadır. Bu yazıda klonlamayı biyolojik bir terim olarak ele alacağız. Bu bağlamda klonlamayı öncelikle moleküler klonlama ve doku veya organizma klonlama olmak üzere iki alt başlığa ayırmaktayız.
Moleküler Klonlama
Moleküler klonlama dediğimiz gen klonlamasıdır. Bu işlem, bir genin konak adını verdiğimiz başka bir hücreye aktarılması ve bu konak hücrenin pek çok kez bölünmesiyle daha önce yerleştirmiş olduğumuz genin sayısının artırılması esasına dayanmaktadır. Örneğin diyabet hastalarının tedavi amaçlı kullandığı insülin hormonu bu esasa dayanarak üretilmektedir. İnsülin protein yapıda bir hormondur ve hücrede belirli bir gen tarafından kodlanarak üretilir. Kişide insülin üretimi çok az olduğunda ya da hiç olmadığında, insülini kodlayan bu gen bir konak hücreye, genellikle bir bakteri olan Escherichia coli’ ye, aktarılarak bu genin sayısı dolayısıyla genin kodladığı protein sayısı artırılır. Daha sonra bu proteinler izole edilip, saflaştırılarak insana vermeye hazır enjeksiyonlar elde edilir (Can, 2015: 24 ).
Doku veya Organizma Klonlama
Organizma klonlama, tek atadan genetiği birbirinin aynı olan organizmaların sperme ihtiyaç duyulmadan (tıpkı eşeysiz üremedeki gibi) üretilmesidir. Memelilerde bu işlem iki farklı teknikle yapılır. Birincisi embriyo ayırma yöntemidir. Hâlihazırda bulunan bir embriyonun, gelişiminin ilk evrelerinde, henüz birkaç hücreli iken mikrocerrahi yöntemlerle hücrelerinin ayrılması, sonrasında farklı rahimlere yerleştirilerek gelişmesidir (Bağcı, 1997: 4). İkinci yöntem somatik hücre çekirdeği transferidir. Yetişkin bir canlıdan bir vücut hücresi alınarak genetik bilgisi ayrıştırılır ve bu genetik bilgi (genetik bilgisi çıkartılarak içi boşaltılmış) başka bir yumurta hücresine aktarılır ve bu şekilde yapay döllenme sağlanır (Seyalıoğlu vd., 2007: 1). Daha sonra bu yumurta hücresi başka bir dişinin rahmine aktarılır. Doku klonlama ise rahime yerleştirme aşamasına kadar diğer yöntemlerle aynıdır fakat bu işlemde embriyo bir rahme yerleştirilmeden belirli bir aşamaya kadar laboratuvar ortamında geliştirilip, embriyonik kök hücreler alınır. Bu hücrelerin vücuttaki hemen hemen her dokuya dönüşebilme yeteneğinden yararlanılarak kişi için çeşitli potansiyel doku veya organlar üretilebilir. Ayrıca kişinin kendi genetik bilgisini içereceğinden vücut tarafından yabancılanmaması ve immünolojik bir uyumsuzluk oluşturmaması beklenmektedir (Wobus, 2001: 1,9).
Dünyada Klonlama
Dünyada, hayvanlarda klonlama, 1968 yılında kurbağa yumurtalarının çekirdeklerinin yani genetik bilginin çıkarılıp ya da ultraviyole ışınlar kullanılarak inaktif hale getirilip, daha sonra farklı kurbağa dokularının çekirdeklerinin bu yumurta hücrelerine aktarılmasıyla birlikte çok küçük başarı oranlarıyla da olsa başlamıştır (Gurdon, 1968: 1-2). Çalışmalar 1970 yılında bitkilerde devam etmiştir. İlk klonlanan bitki ise havuçtur. 1980’li yıllarda hayvan klonlamaları, rekombinant DNA teknolojisiyle hız kazanmış ve fare, tavşan, at, sığır ve maymun gibi pek çok hayvan klonlanmaya başlamıştır. Ne var ki bu klonların hepsi embriyonik hücre çekirdekleri kullanılarak, yani zaten bir organizmaya dönüşme yeteneği olan hücrelerin çekirdekleri başka hücrelere aktarılarak elde edilmiştir.
5 Temmuz 1996’da, bir vücut hücresinden, bir organizma oluşturma potansiyeli olmayan hücrelerden, alınan çekirdekle üretilen ilk hayvan olan ve bugün çoğu kişinin klonlamayla onun sayesinde tanıştığı koyun Dolly dünyaya geldi (Bağcı, 1997: 2). Kendisi de 6 kuzu dünyaya getirdi. Dolly ortalama ömrü 11-12 yıl olan bir Finn Dorset koyunuydu. Fakat 14 Şubat 2003’te, 6 yaşında, ilerleyen bir tür akciğer kanserine sahip olduğu gerekçesiyle ötanazi edildi. Tabi ki bu erken ölümü onun bir klon olmasına bağlayanlar oldu fakat Dolly’nin bütün yaşamını geçirdiği Roslin Enstitüsü’nden bilim insanları bu ikisi arasında bir bağ olmadığını savundu. 2018 yılında ise Çin’de, Dolly’nin üretildiği teknik kullanılarak ikiz maymunlar üretildi. Günümüzde teknolojinin hız kazanmasıyla klonlama çalışmaları ivmelenerek devam etmektedir.
Türkiye’de Klonlama Çalışmaları
Türkiye’nin ilk klon koyunu olan Oyalı 21 Kasım 2007 tarihinde, İstanbul Üniversitesi Veteriner Fakültesi’nde dünyaya geldi. Prof. Dr. Sema Birler başkanlığındaki uzman bir ekip tarafından klonlandı. Bu proje, TÜBİTAK ve Devlet Planlama Teşkilatı tarafından desteklenmişti.
Oyalı, 30 Mart 2011’de sezaryen operasyonla ‘Bahar’ adında bir dişi kuzu dünyaya getirdi. Dünyada da en uzun yaşayan klonlar arasında bulunan Oyalı, 16 Nisan 2012’de, bir akciğer enfeksiyonundan dolayı yaşamını yitirdi.
Oyalı’nın yanı sıra 2009’da TÜBİTAK, İstanbul, Uludağ ve Namık Kemal Üniversiteleri arasında yapılan iş birliğiyle ‘Anadolu Yerli Sığırlarının Klonlanması’ projesi kapsamında Nilüfer ve Kiraz adında iki sığır klonlanmıştır. Üstelik bu sığırlar 2020 yılında torunlarının torunlarını da görmüşlerdir.
Günümüzde, dünyada olduğu gibi ülkemizde de klonlama çalışmaları moleküler düzeyde veya hayvan-bitki çalışmaları olarak devam etmektedir. İnsan üzerinde klonlama çalışmaları ise dünya genelinde yasaklanmış, yalnızca belli başlı ülkelerde tedavi amacıyla kullanımı serbest bırakılmıştır. Ülkemizde ise ne amaçla olursa olsun insan üzerinde yapılacak klonlama çalışmaları, TBMM tarafından imzalanan uluslararası bir sözleşmeyle yasaklanmıştır.
Kaynakça
- Bağcı, H. (1997). “Klonlama Teknikleri ”. M.Ü Tıp Dergisi, Sayı: 14 (1), s. 1-15.
- Can, C. ( 2015). Rekombinant İnsan İnsülin Peptidinin Bakteriyal Ekspresyon Sistemi Kullanarak Üretimi. Yüksek Lisans Tezi, Ankara Üniversitesi Biyoteknoloji Enstitüsü, Ankara.
- Gurdon, JB, (1968). “Transplante Çekirdekler ve Hücre Farklılaşması”. Scientific American , Sayı: 219, s. 24-35.
- Seyalıoğlu, İ., Eraslan, B. Ş., Hot, İ., Demircan, T. ve Çetin, G. (2007). “ Klonlamaya Genetik, Etik ve Hukuksal Açıdan Yaklaşım”. Adli Tıp Dergisi, Sayı: 21 (2), s. 31-45.
- Uludağ Üniversitesi (2020, 23 Ekim). Klon Sığır Ailesi Büyüyor. Elde Edilme Tarihi: 9 Mart 2022, https://www.uludag.edu.tr/haber/view/9320/klon-sigir-ailesi-buyuyor
- Bakırcı, M. Ç. (2015, Haziran 10). Kopya Koyun Dolly Nasıl Klonlandı?. Elde Edilme Tarihi: 2 Mart 2022. https://evrimagaci.org/kopya-koyun-dolly-nasil-klonlandi-3673
- Wobus, Anna M., (2001). “Embriyonik Kök Hücrelerin Potansiyeli”. (Ed. Detlev Ganten). Tıbbın Moleküler Yönleri. Elsevier , Sayı: 22, s.149-164.
- Yolcu, Ö. (2011, 21 Kasım). Türkiye’nin İlk Klon Koyunu Oyalı Dört Yaşında. Elde Edilme Tarihi: 7 Mart 2022, https://www.istanbul.edu.tr/tr/duyuru/turkiyenin-ilk-klon-koyunu-oyali-dort-yasinda-
Can you be more specific about the content of your article? After reading it, I still have some doubts. Hope you can help me.
Your point of view caught my eye and was very interesting. Thanks. I have a question for you.
Can you be more specific about the content of your article? After reading it, I still have some doubts. Hope you can help me.