Açık Pencere – Açık Pencere https://www.acikpencere.com Gençlik Düşünce ve Araştırma Kuruluşu Thu, 25 Apr 2024 11:17:57 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.5.2 https://www.acikpencere.com/wp-content/uploads/2020/12/cropped-kullanici-32x32.png Açık Pencere – Açık Pencere https://www.acikpencere.com 32 32 DNA Nasıl Çalışır: Santral Dogma https://www.acikpencere.com/arastirma-alanlari/yasam-bilimleri/dna-nasil-calisir-santral-dogma/ https://www.acikpencere.com/arastirma-alanlari/yasam-bilimleri/dna-nasil-calisir-santral-dogma/#respond Thu, 25 Apr 2024 11:17:30 +0000 https://www.acikpencere.com/?p=19809 Özet   

Hücrenin çekirdeğinde sakladığı bir bilgi yumağı nasıl oluyor da dışarıdaki karmaşık mekanizmaları denetliyor ve kendisinden kat kat büyük bir organizmaya yaşam veriyor? Ebeveynlerimizden aldığımız ve bütün genetik kodumuzu taşıyan DNA’mız her vücut hücremizde eksiksiz bir şekilde paketli bekliyor. Peki, hangi mekanizmalar harekete geçerek paketin yerinden ayrılmadan, yani çekirdekten çıkmadan bütün organlarımızı etkilemesine olanak sunuyor? DNA’nın kendisini kopyalama ve protein üreterek çalışma mekanizmasına moleküler biyolojinin santral dogması denir. Protein ürünlerinin oluşması ve bu sürecin sıkı kontrolü sayesinde sahip olduğumuz genetik bilgiyi kullanabiliriz.

Anahtar Kelimeler: Translasyon, DNA, Santral Dogma, Transkripsiyon

Abstract

How is it that a bundle of information stored in the nucleus of the cell controls the complex mechanisms outside and gives life to an organism many times larger than itself? Our DNA, which we inherit from our parents and carries our entire genetic code, is waiting perfectly packaged in every cell of our body. So, how is it that that package can affect all our organs without leaving its place, that is, without leaving the nucleus? The mechanism of DNA copying itself and working by producing proteins is called central dogma of molecular biology. Thanks to the formation of protein products and the strict control of this process, we can use the genetic information we have.

Keywords: Translation, DNA, Central Dogma, Transcription    

]]>
https://www.acikpencere.com/arastirma-alanlari/yasam-bilimleri/dna-nasil-calisir-santral-dogma/feed/ 0
Political Socialization With Its Agents https://www.acikpencere.com/arastirma-alanlari/beseri-bilimler/political-socialization-with-its-agents/ Sat, 13 Apr 2024 07:00:19 +0000 https://www.acikpencere.com/?p=19695 Abstract

This article provides an overview of political socialization, which is the process of internalizing and acquiring certain knowledge, patterns, beliefs, feelings, and behaviors toward politics. The article discusses the importance of political socialization for modern democracies and explores the influential agents of political socialization, including the family, peer groups, schools, mass media, and religious institutions. The article also discusses primary and secondary political socialization and highlights the role of education in political socialization. Additionally, the article emphasizes the impact of parental education on children’s political upbringing and discusses how peer groups can influence adolescents’ political views. Overall, the text provides a comprehensive understanding of political socialization and its role in shaping individuals’ political identities and behaviors.

Keywords: Political Socialization, Political Identity, Political Behaviors, Democracy,Peer Groups, Mass Media, Religious Institutions

]]>
Ali Emîrî Efendi ve Filistin’in İstikbaline Dair İhtarnamesi https://www.acikpencere.com/projeler/etkinlikler/ali-emiri-efendi-ve-filistinin-istikbaline-dair-ihtarnamesi/ https://www.acikpencere.com/projeler/etkinlikler/ali-emiri-efendi-ve-filistinin-istikbaline-dair-ihtarnamesi/#respond Sat, 23 Mar 2024 19:54:21 +0000 https://www.acikpencere.com/?p=19424 Açık Pencere Mart ayında yeni bir Çevrimiçi Seminer ile karşınızda!

Açık Pencere olarak Mart ayı programımızda, kanayan yaramız, dinmeyen gözyaşımız ve insani ve vicdani sorumluluğumuz olan Filistin Devletinin güncel durumunu ele alacağız. Hepimizin cevabını bildiği “Filistinliler Topraklarını Sattı mı?” sorusunun geçmişteki çıkış noktasını, Ali Emîrî Efendi’nin İhtarnâmesi ışığında doğru bir şekilde delillendireceğiz.

Etkinliğimize hepinizi bekliyoruz!

Filistin toprakları, kuruluşundan bu yana İsrail tarafından savaş, sürgün ve soykırımlarla anavatanlarından uzaklaştırma politikasıyla karşı karşıyadır.

1919 yılında, İsrail henüz bir ülke bile değilken, Filistin topraklarının bir kısmının Yahudilere verileceği haberi basında yer alır. Bu haberi duyan Ali Emîrî Efendi, devlet yetkililerine ve hamiyetperver kimselere hitaben bir “İhtarnâme” kaleme alır ve Osmanlı Tarih ve Edebiyat mecmuasında yayınlar.

İhtarnâmede, Emîrî Efendi, Filistin topraklarının Yahudilere verilmesine dair haberlerin gerçek olamayacağını, parayla yazdırılmış propagandadan ibaret olduğunu savunur. Bu durumun gerçekleşmesi halinde, dünya tarihi ve peygamberler tarihinden örneklerle, gelecekte ne kadar vahim sonuçların doğacağını dile getirir.

🗓 Tarih: 28 Mart 2024
🕘 Saat: 21:00
🎤 Konuşmacı: Doç. Dr. Mustafa Uğurlu Arslan
🖋Moderatör: Elif Gülsüde Damar

Hemen Başvur!

]]>
https://www.acikpencere.com/projeler/etkinlikler/ali-emiri-efendi-ve-filistinin-istikbaline-dair-ihtarnamesi/feed/ 0
AP Seminerleri: Sinema 101: Perdenin Ötesine Bakmak https://www.acikpencere.com/projeler/etkinlikler/ap-seminerleri-sinema-101-perdenin-otesine-bakmak/ https://www.acikpencere.com/projeler/etkinlikler/ap-seminerleri-sinema-101-perdenin-otesine-bakmak/#respond Thu, 07 Mar 2024 18:17:59 +0000 https://www.acikpencere.com/?p=19253 Kalbinde sinemaya dair bir tutku taşıyan ve beyaz perdenin büyülü dünyasına derinlemesine bir bakış atmak isteyenleri ağırlamak üzere yola çıkıyoruz. İlk adımımızı, “Sinema 101: Perdenin Ötesine Bakmak” konferansıyla atmaya hazırlanıyoruz. Bu özel etkinlikte, saygıdeğer Editör/Yazar Abdullah Kasay eşliğinde sinemanın insanı duygusal bir serüvene sürükleyen, düşündüren ve hayal gücünü zenginleştiren sanatsal yönlerini keşfetmeye davetlisiniz.

Tarih: 8 Mart 2024
Saat: 20.00
Konuşmacı: Yazar/Editör Abdullah Kasay
Moderatör: Nurşen Çağlak

Başvuru için tıklayınız.

]]>
https://www.acikpencere.com/projeler/etkinlikler/ap-seminerleri-sinema-101-perdenin-otesine-bakmak/feed/ 0
AP Seminerleri: Ok, Tüfek ve At – 16. Yüzyıl Osmanlı Askeri Devrimi https://www.acikpencere.com/projeler/etkinlikler/ap-seminerleri-ok-tufek-ve-at-16-yuzyil-osmanli-askeri-devrimi/ https://www.acikpencere.com/projeler/etkinlikler/ap-seminerleri-ok-tufek-ve-at-16-yuzyil-osmanli-askeri-devrimi/#respond Thu, 07 Mar 2024 18:10:20 +0000 https://www.acikpencere.com/?p=19250 Şubat ayında genç düşünce ve araştırma dünyasına yepyeni bir pencere açıyoruz! “Açık Pencere Seminerleri” kapsamında, bu ayın konuğu değerli hocamız Doç. Dr. Özgür Kolçak olacak. Tarih tutkunları ve meraklı gençler için kaçırılmayacak bir etkinlik sizi bekliyor.

Bu seminerde, Osmanlı İmparatorluğu’nun 16. yüzyıldaki askeri evrimine/devrimine dair detaylı bir keşfe çıkacak ve bu zengin tarihi dönemi, Özgür Kolçak’ın son kitabı “Ok, Tüfek ve At” üzerinden keşfedeceğiz.

Geçmişten günümüze taşınan bu önemli ilişkileri daha yakından keşfetmek için bizimle birlikte olun! Birlikte tarih kokan bir sohbet için hepinizi bekliyoruz. Gelin, geçmişi keşfedin, geleceğe birlikte yürüyelim! ???? Kayıt olmak için profildeki linki kullanabilirsiniz! ✨

Katılım tamamen ücretsizdir. Google Meet üzerinden online olarak gerçekleşecek bu etkinliği kaçırmayın. Katılımın 100 kişinin üstüne çıkması durumunda etkinlik YouTube canlı yayını ile desteklenecektir.

TARİH: 17 ŞUBAT 2023
SAAT: 21.00
KONUM: GOOGLE MEET

]]>
https://www.acikpencere.com/projeler/etkinlikler/ap-seminerleri-ok-tufek-ve-at-16-yuzyil-osmanli-askeri-devrimi/feed/ 0
AP Seminerleri: Yeni Bir Dünya’nın Bidayeti: Aksa Tufanı https://www.acikpencere.com/projeler/etkinlikler/ap-seminerleri-yeni-bir-dunyanin-bidayeti-aksa-tufani/ https://www.acikpencere.com/projeler/etkinlikler/ap-seminerleri-yeni-bir-dunyanin-bidayeti-aksa-tufani/#respond Thu, 04 Jan 2024 07:09:25 +0000 https://www.acikpencere.com/?p=19176 Açık Pencere Seminerleri’nde Yeni Bir Buluşma:

Açık Pencere Seminerleri’nin Ocak ayındaki ilk konuğu, siyaset bilimci Doç. Dr. Abdulgani Bozkurt olacak. Bozkurt, 6 Ocak 2024 tarihinde saat 21.00’de gerçekleştireceği “Yeni Bir Dünya’nın Bidayeti: Aksa Tufanı” başlıklı konferansında, 2023 yılında İsrail ve Filistin arasında yaşanan ve devam eden Aksa Tufanı‘nın dünya sistemi üzerindeki etkilerini tartışacak.

Peki Aksa Tufan’ı Nedir?

2023 yılında Orta Doğu’yu sarsan ve dünyayı derinden etkileyen bir olay yaşandı: Aksa Tufanı Operasyonu. Hamas tarafından başlatılan operasyonlar, İsrail’in Doğu Kudüs’te Mescid-i Aksa’ya girişi kısıtlaması ve Filistinlilerin evlerini yıkması gibi eylemlerine tepki olarak gerçekleştirildi.

Saldırılarda, İsrail’in her yerindeki şehirlere binlerce roket atıldı. Roketler, İsrail’in kuzeyindeki Tel Aviv ve Haifa gibi büyük şehirlerini de hedef aldı. Bununla beraber dünyanın en büyük açık alan hapishanesi olan Gazze’nin etrafındaki karakollara eş zamanlı saldılar gerçekleştirildi.

İzzettin El-Kassam Tuğaylarının saldırısına karşılık, İsrail “Demir Kılıç” adı verilen bir askeri operasyonu başlattı. Operasyonda, İsrail ordusu, Gazze Şeridi’ndeki sivil, askeri ve dini birçok yeri hedef gözetmeksizin bombaladı. Ardından başlatılan kara harekatı hala devam etmektedir. İsrail’in saldırıları sonucunda binlerce çocuk ve sivil hayatını kaybetti.

Öte yandan uluslararası toplum, bu krizi durdurmak için çeşitli girişimlerde bulundu. Ancak yaşanan çatışmaların durdurulamaması/durdurulmaması uluslararası sistemin işlevsizliğini gözler önüne serdi. Dolayısıyla Aksa Tufanı, uluslararası sistemin yeniden şekillenmesine yol açabilir. Bu olay, uluslararası toplumun barış ve güvenlik için daha etkin bir rol oynaması gerektiğini gösterdi.

Katılım tamamen ücretsizdir. Google Meet üzerinden online olarak gerçekleşecek bu etkinliği kaçırmayın. Katılımın 100 kişinin üstüne çıkması durumunda etkinlik YouTube canlı yayını ile desteklenecektir.

Hemen Başvur!

]]>
https://www.acikpencere.com/projeler/etkinlikler/ap-seminerleri-yeni-bir-dunyanin-bidayeti-aksa-tufani/feed/ 0
AP Seni Bekliyor… https://www.acikpencere.com/projeler/etkinlikler/ap-seni-bekliyor/ https://www.acikpencere.com/projeler/etkinlikler/ap-seni-bekliyor/#respond Sun, 31 Dec 2023 12:14:35 +0000 https://www.acikpencere.com/?p=19050

Açık Pencere’nın yılda bir kere yapmış olduğu üye/ekip arkadaşı alım formuna hoşgeldiniz! 

Üye alım felsefemize ve kriterlerimize geçmecen önce Açık Pencere’yi bilmeyen veya daha detaylı tanımak isteyenler için kısaca Açık Pencere’yi tanıtalım. 

Gençliğin taze enerjisi ve coşkusuyla şekillenen dünyamızda, Açık Pencere, gençlerin vizyonlarını genişletmek, bilgiyle donatmak ve yeteneklerini en üst düzeye çıkarmak için bir köprü sunuyor. 2021 yılında bir grup gencin hayallerini gerçekleştirmek için bir araya gelmesiyle kurulan Açık Pencere, Türkiye’deki ilk ve tek Gençlik Düşünce ve Araştırma kuruluşudur. Gençlerin akademik ve kültürel açıdan gelişimini hedefleyen Açık Pencere, tamamen gençlerden oluşan bir ekip tarafından yönetilmektedir. Açık Pencere, Türkiye’nin dört bir yanından gençleri online ve yüz yüze eğitim ve etkinliklerle bir araya getirerek, onların ortak bir amaç etrafında buluşmasını ve birlikte büyümesini sağlamaktadır. Tamamen gönüllülerden oluşan ekip, düzenledikleri eğitimlerden ve etkinliklerden ücret almayarak, gençlerin bu fırsatlara erişimini kolaylaştırmayı amaçlamaktadır. 

Açık Pencere’nin üç temel birimi bulunmaktadır:

  • Bilimsel Araştırmalar Koordinatörlüğü
    • Tarih, Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Direktörlüğü
    • Sağlık, Doğa ve Mühendislik Direktörlüğü
  • Projeler Koordinatörlüğü
  • Kültür Sanat ve Eğlence Birimi

Bilimsel Araştırmalar Koordinatörlüğünde öğrenciler akademik yazılar yazarak sitede yayınlamakta ve akademik seminer, konferans ve eğitimler organize etmektedirler. Projeler Koordinatörlüğünde ise Erasmus+ başta olmak üzere çeşitli türlerdeki proje yazım eğitimi ve proje organize etme deneyimi kazanmaktadırlar. Şu an kurulma aşamasında olan Kültür Sanat ve Eğlence Birimi ise sinema izleme-eleştirme, edebi okuma ve yazım atölyeleri gibi çeşitli etkinlikler düzenleyecektir.

👀 Peki, Açık Pencere üye alımında nelere dikkat etmektedir??

Açık Pencere, ekibine yeni insanları dahil ederken üye sayısını arttırmaktan ziyade birbiriyle uyum içerisinde çalışacak ve ortak bir hedefe beraber yürüyebilecek yeni “arkadaşlar” edinmeyi amaçlamaktadır. Bu doğrultuda Bilimsel Araştırmalar Koordinatörlüğündeki her iki direktörlüğe maksimum 15’er kişi,  Kültür Sanat ve Eğlence Birimine ise maksimum 10 kişi alınacaktır.

Siz de bu ekibin bir parçası olup akademik, kültürel ve sosyal alanda çeşitli etkinlikler düzenleyerek kendinizi farklı alanlarda geliştirirken aynı zamanda birçok farklı öğrenci ve akademisyenle bağlantı kurabilirsiniz. Aşağıdaki formu doldurarak ekibimize başvuruda bulunabilirsiniz!📝✨

 

]]>
https://www.acikpencere.com/projeler/etkinlikler/ap-seni-bekliyor/feed/ 0
AP Seminerleri: Mustafa Alican ile Malazgirt Günlükleri https://www.acikpencere.com/projeler/etkinlikler/ap-seminerleri-mustafa-alican-ile-malazgirt-gunlukleri/ https://www.acikpencere.com/projeler/etkinlikler/ap-seminerleri-mustafa-alican-ile-malazgirt-gunlukleri/#respond Sun, 17 Dec 2023 10:46:05 +0000 https://www.acikpencere.com/?p=19000 Açık Pencere Seminerleri’nde unutulmaz bir buluşma için yeniden geri sayım başladı! 

Mustafa Alican ile Malazgirt Günlükleri etkinliğimize davetlisiniz!

Bu etkinliğimizde akademisyen, araştırmacı ve Malazgirt Savaşı alanında uzman olan Muş Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Alican, bizlerle olacak. Siz de tarih ve kültür meraklısı gençler olarak, Malazgirt Savaşı’nın izlerini sürmek ve gerçekleri keşfetmek için bu eşsiz etkinliği kaçırmayın!

Bu etkinlikte; Prof. Dr. Mustafa Alican’ın “Malazgirt Günlükleri” isimli eseri üzerinden, savaş alanındaki keşifleri, yerel halkla yapılan sohbetleri ve daha fazlasını içeren bir söyleşi bizi bekliyor.

Moderatörlüğünü Zehra Akarsu‘nun yapacağı etkinliğimize katılmak için hemen kaydolun ve bu derin tarihi yolculukta bizimle birlikte olun! ????

Tarih: 27 Aralık 2023
Saat: 21.00

]]>
https://www.acikpencere.com/projeler/etkinlikler/ap-seminerleri-mustafa-alican-ile-malazgirt-gunlukleri/feed/ 0
Akademik Pusula: Mevleviyet Nedir? https://www.acikpencere.com/projeler/akademik-pusulaa/akademik-pusula-mevleviyet-nedir/ https://www.acikpencere.com/projeler/akademik-pusulaa/akademik-pusula-mevleviyet-nedir/#respond Wed, 06 Dec 2023 09:58:36 +0000 https://www.acikpencere.com/?p=18955 Bugünkü kavramımız, mevleviyet. Mevleviyet, Osmanlı devletinde ikiye ayrılmış olan kadılık kurumunun yüksek ayağını ifade eder. Bazı muhit ve şehirlerin Osmanlı yönetimi nezdinde ayrı bir yeri olduğu için oralara hususu ve özel eğitimli kadılar atama usulü benimsenmiştir. Bu özel kadıların sayısı İmparatorluk topraklarıyla eş zamanlı olarak artmış veya azalmıştır. Meşhur mevlevilerin sırası ise biilad-ı hamse yani 5 şehir Edirne Şam, Bursa, Filibe ve Mısır, Haremeyn kadılığı (Mekke ve Medine) ve istanbul kadılı sayılabilir. Bu hafta akademik pusula da mevleviyet kavramını işledik. Bir sonraki bölümde görüşmek üzere.

]]>
https://www.acikpencere.com/projeler/akademik-pusulaa/akademik-pusula-mevleviyet-nedir/feed/ 0
AP Seminerleri: Diyabetli Hasta Eğitiminde Güncel Yaklaşımlar https://www.acikpencere.com/projeler/etkinlikler/ap-seminerler-diyabetli-hasta-egitiminde-guncel-yaklasimlar/ https://www.acikpencere.com/projeler/etkinlikler/ap-seminerler-diyabetli-hasta-egitiminde-guncel-yaklasimlar/#respond Fri, 01 Dec 2023 10:42:32 +0000 https://www.acikpencere.com/?p=18996 “Açık Pencere Seminerleri: Diyabetli Hasta Eğitiminde Güncel Yaklaşımlar” konulu etkinliğimiz, sağlık bilinci oluşturmayı ve bilgi paylaşımını desteklemeyi hedefleyen önemli bir etkinlikti. 4 Aralık Pazartesi günü saat 20.00’de online platformda gerçekleştirilen etkinlik, katılımcılar arasında büyük bir ilgi gördü.

Uzman Diyetisyen Mücahit Muslu‘nun konuşmacı olarak katıldığı etkinlikte, diyabetli hastaların eğitimi, yönetimi ve tedavi süreçleri üzerine güncel yaklaşımlar ele alındı. Diyabetin sağlık üzerindeki etkileri, hasta eğitiminin önemi ve etkili tedavi yöntemleri detaylı bir şekilde katılımcılara aktarıldı.

Online platform üzerinden gerçekleştirilen etkinlik, katılımcıların interaktif bir ortamda bilgi alışverişinde bulunmalarına olanak sağladı. Katılımcılar, konuşmacıyla etkileşime geçerek sorularını sorma fırsatı buldu ve diyabet konusundaki bilgi düzeylerini derinleştirdiler.

Etkinlik, sağlık konusundaki farkındalığı artırmak ve katılımcıların diyabet konusunda güncel ve etkili bilgiler edinmelerine olanak sağlamak amacıyla düzenlenmişti. Bu çerçevede, Açık Pencere Seminerleri’nin sağlık alanında farkındalık oluşturma hedefi doğrultusunda önemli bir adım atılmış oldu.

]]>
https://www.acikpencere.com/projeler/etkinlikler/ap-seminerler-diyabetli-hasta-egitiminde-guncel-yaklasimlar/feed/ 0
AP Seminerleri: Osmanlı-Safevi İlişkileri https://www.acikpencere.com/projeler/etkinlikler/ap-seminerler-osmanli-safevi-iliskileri/ https://www.acikpencere.com/projeler/etkinlikler/ap-seminerler-osmanli-safevi-iliskileri/#respond Fri, 20 Oct 2023 10:39:36 +0000 https://www.acikpencere.com/?p=18993 Açık Pencere Seminerleri: Osmanlı-Safevi İlişkileri” konulu etkinliğimiz, tarih meraklıları ve genç düşünürler arasında büyük ilgi uyandırdı. 27 Ekim Cuma günü saat 21.00’de Google Meet üzerinden online olarak gerçekleşen etkinlik, Osmanlı ve Safevi İmparatorlukları arasındaki ilişkilere odaklandı.

Doç. Dr. Murat Alanoğlu‘nun konuşmacı olarak katıldığı etkinlikte, Osmanlı-Safevi ilişkilerinin derinliklerine inildi. Bu ilişkilerin tarihsel, siyasi ve kültürel boyutları detaylı bir şekilde incelenerek, bu iki büyük imparatorluğun etkileşimleri ve bölgenin tarihindeki yansımaları katılımcılara aktarıldı.
Moderatör Zehra Akarsu’nun yönettiği etkinlik, katılımcıların interaktif bir şekilde soru sormasına ve konuşmacıyla etkileşime geçmesine olanak sağladı. Özellikle, Osmanlı-Safevi ilişkilerinin bölgenin tarihindeki önemini anlamak ve bu ilişkilerin Orta Doğu ve Anadolu’nun siyasi ve kültürel dinamiklerine nasıl yansıdığını keşfetmek isteyen gençlerin ilgisini çekti.

]]>
https://www.acikpencere.com/projeler/etkinlikler/ap-seminerler-osmanli-safevi-iliskileri/feed/ 0
AP Akademik Yazım Atölyesi https://www.acikpencere.com/projeler/etkinlikler/fsb-akademik-yazim-atolyesi/ https://www.acikpencere.com/projeler/etkinlikler/fsb-akademik-yazim-atolyesi/#respond Sat, 16 Sep 2023 10:36:42 +0000 https://www.acikpencere.com/?p=18990 Fen ve Sağlık Bilimlerine Yönelik Akademik Yazım Atölyesi Başlıyor!

Gençler, akademik yazma yeteneklerinizi geliştirmek için hazır mısınız?

Eğer Sağlık veya Fen Bilimleri senin ilgi alanındaysa ve yazmayı seviyorsan, bu fırsatı kaçırma! Açık Pencere Gençlik ve Düşünce Kuruluşu olarak senin için düzenlediğimiz “Fen ve Sağlık Bilimlerine Yönelik Akademik Yazım Atölyesi” başlıyor.

Neler öğreneceksin?

– Makale yazma için gerekli temel bilgi ve beceriler,
– Fen ve Sağlık Bilimleri alanlarına özgü yazım kuralları,
– Orijinal araştırma yapma ve literatür taraması,
– Mentör gözetiminde akademik makale yazım tecrübesi ve çok daha fazlası…

Tolga hocamızın öğrencilerle bire bir ilgileneceği ve eğitim boyunca bir tane akademik metin yazacağınız bu atölyeyi kaçırmayın. Katılımcılar atölyenin ilk 5 haftasında teorik eğitim alacak ardından edindikleri bilgi ve becerileri 2 haftalık boş zaman içerisinde bir akademik metine dünüştürecekleridir. Daha sonrasında bu metinler hocamız Tolga Mercantepe tarafından kontrol edilecek ve gerekli eleştiri ve yorumlar yapılacaktır. Başvurular 25 Eylüle kadar açık! Kayıt olmak için doğrudan profilimizdeki kayıt formunu doldurabilirsiniz. Daha detaylı ilgi almak için ise bize instagram DM atabilirsiniz. Kontenjanın kısıtlı olduğunu unutmayın!!!

Tarihler: 2 Ekim – 4 Aralık 2023 (Her Pazartesi ve Çarşamba)

Eğitmen:Doç. Dr. Tolga MERCANTEPE

Konum: Online (Google Meet) 

Ücret:Atölyemiz tamamiyle ücretsizdir.

Önemli Not: Kontenjan sınırlı olup katılan her katılımcı ve yazılan her makale ile hocamız tek tek ilgileneceği için programın ilk 5 haftalık sürecinde bir seferden daha fazla devamsızlık yapan arkadaşların makaleleri değerlendirilmeyecektir. Ancak bu arkadaşlar atölyeye devam edebilir ve derslerin sonuna kadar katılabilirler. Başarıyla yazılan makaleler Açık Pencere sitesinde yayınlanacaktır

]]>
https://www.acikpencere.com/projeler/etkinlikler/fsb-akademik-yazim-atolyesi/feed/ 0
Akademik Pusula: Cebelü Nedir? https://www.acikpencere.com/projeler/akademik-pusulaa/akademik-pusula-cebelu-nedir/ https://www.acikpencere.com/projeler/akademik-pusulaa/akademik-pusula-cebelu-nedir/#respond Mon, 11 Sep 2023 09:55:27 +0000 https://www.acikpencere.com/?p=18952 Bu hafta ele alacağımız kavramımız Cebelü. Moğol dilinde silah ve zırh anlamlarına gelen cebe kelimesinden türeyen Cebelü, kısaca Osmanlı Devleti içerisinde tımar sahiplerini sefere götürmekle yükümlü oldukları tam teçhizatlı ve ordu içerisinde azımsanmayacak bir nüfusa sahip süvari birliklerdir. Toprağı işleme hakkını elinde bulunduran tımar sahipleri buna mukabil olarak sefer sırasında savaşa gitmek ve yanlarında muayyen nispetle Cebeli götürmekle mükelleflerdi. Delik sahiplerinin cebeliği çıkarma mükellefiyetleri dirliklerinin gelirine göre değişmekteydi. İkinci Mehmet döneminde Fatih kanunnamesiyle standart hale getirilen cebeli miktarları bunun öncesinde dönemsel olarak da farklılık arz etmekteydi. Osmanlı Devleti oluşturulan bu askeri ve ekonomik yapı ile uzun süre asker tedariğinde ve toprak işletiminde sıkıntı çekmemiş, kendisini mühim bir dertten kurtarmıştır. ???????? Bu hafta akademik kutsalda ele aldığımız kavram Cebelü’ydi. Bir dahaki bölümde görüşmek üzere. ????????

]]>
https://www.acikpencere.com/projeler/akademik-pusulaa/akademik-pusula-cebelu-nedir/feed/ 0
AP Seminerleri: İklim Krizi ve Avrupa Yeşil Mutabakatı https://www.acikpencere.com/projeler/etkinlikler/ap-seminerleri-iklim-krizi-ve-avrupa-yesil-mutabakati/ https://www.acikpencere.com/projeler/etkinlikler/ap-seminerleri-iklim-krizi-ve-avrupa-yesil-mutabakati/#respond Fri, 08 Sep 2023 10:32:58 +0000 https://www.acikpencere.com/?p=18987 Açık Pencere Seminerleri: İklim Krizi ve Avrupa Yeşil Mutabakatı adlı etkinliğimiz, çevre bilincini artırmak ve iklim krizine dikkat çekmek amacıyla düzenlenmiş önemli bir etkinlikti. 15 Eylül Cuma günü saat 21.00’de gerçekleştirilen etkinlik, katılımcılar arasında büyük bir ilgiyle karşılandı.
Seminer, iklim krizi konusunda farkındalık oluşturmayı ve çözüm arayışlarını desteklemeyi amaçlıyordu. Kimyager ve Sürdürülebilir Yaşam Danışmanı Fatih Küçükuysal’ın konuşmacı olarak katıldığı etkinlik, Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın iklim krizine olan etkilerini ve gençlerin bu bağlamdaki rolünü ele aldı.

Konuşmacı, Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın iklim krizini nasıl ele aldığını, bu bağlamda ortaya konan hedefleri ve gençlerin bu süreçteki potansiyel rollerini detaylı bir şekilde katılımcılara aktardı. Ayrıca, sürdürülebilirlik konusunda pratik öneriler sunarak gençlerin bu alandaki etkinliklerini artırmalarına destek oldu.

Etkinlik, katılımcıların interaktif bir şekilde konuşmacıyla etkileşime geçebilmesine olanak sağlayarak, soru-cevap oturumları ve örneklerle desteklenmiş bir sunum şeklinde ilerledi. Katılımcılar, etkinlik boyunca çeşitli konuları tartışma fırsatı buldular ve iklim krizi konusundaki bilinçlerini derinleştirdiler.

]]>
https://www.acikpencere.com/projeler/etkinlikler/ap-seminerleri-iklim-krizi-ve-avrupa-yesil-mutabakati/feed/ 0
Film İzleme ve Okuma Atölyesi III  https://www.acikpencere.com/projeler/etkinlikler/film-izleme-ve-okuma-atolyesi-iii/ https://www.acikpencere.com/projeler/etkinlikler/film-izleme-ve-okuma-atolyesi-iii/#respond Wed, 26 Jul 2023 10:28:37 +0000 https://www.acikpencere.com/?p=18984 ????Açık Pencere’den Herkese Merhaba!!! ????

“Açık Pencere” ve “İstanbul Artistic Movement” olarak sizleri 29 Temmuz saat 18.00’de muhteşem bir etkinliğe davet ediyoruz: “Atölye Üsküdar”’da gerçekleştireceğimiz Film İzleme ve Okuma Atölyesi 3’e davetlisiniz!

Bu özel atölye etkinliğimizde birlikte “Nightcrawler” filmi üzerine Yazar Haris Şerif Bahadır ile keyifli bir sohbet gerçekleştireceğiz. “Nightcrawler”, yoğun gerilimi ve etkileyici hikayesiyle adeta izleyiciyi ekrana kilitleyen bir yapım! Gelmeden filmi izlemeyi unutmayın!!!

Etkinliğimize katılım ücretsizdir, sadece yerimizin sınırlı olduğunu unutmayın. Eğer sinema ve sanat dünyasına dair ilginç tartışmalar yapmak ve yeni insanlarla tanışmak istiyorsanız, kesinlikle kaçırmamanız gereken bir etkinlik! Kayıt formuna profildeki linkten ulaşabilirsiniz!!!

???? Etkinlik Yeri: Atölye Üsküdar, İstanbul
???? Tarih: 29 Temmuz
???? Saat: 18.00
????Kayıt Formu: Profilde

Unutulmaz bir film deneyimi ve sanat dolu bir akşam için hep birlikte “Atölye Üsküdar”’da buluşalım! Etkinlikle ilgilenen arkadaşlarınızı da yorumlara etiketlemeyi unutmayın ve birlikte harika bir zaman geçirelim! ????

]]>
https://www.acikpencere.com/projeler/etkinlikler/film-izleme-ve-okuma-atolyesi-iii/feed/ 0
Birlikte Okuma Seminerleri: Âkif Emre, İslâmcılık ve Eleştiri Kültürü https://www.acikpencere.com/projeler/etkinlikler/birlikte-okuma-seminerleri-akif-emre-islamcilik-ve-elestiri-kulturu/ https://www.acikpencere.com/projeler/etkinlikler/birlikte-okuma-seminerleri-akif-emre-islamcilik-ve-elestiri-kulturu/#respond Thu, 06 Jul 2023 10:26:36 +0000 https://www.acikpencere.com/?p=18981 Açık Pencere, yazar Hatice Ebrar AKBULUT ile “Birlikte Okuma Seminerleri: Âkif Emre, İslâmcılık ve Eleştiri Kültürü“ başlıklı seminerine davet ediyor. Bu seminerde, Âkif Emre’nin İslâmcılık ve eleştiri anlayışını keşfetmek için Ankara’da bir araya geliyor.

16 Temmuz 2023 tarihinde tek bir oturumda yüz yüze gerçekleştirilecek olan seminerimizde, Âkif Emre’nin edebiyat, şiir ve romanı düşünce zemininde ele alışına değinerek edebiyat ve düşünce ilişkisini konuşacağız. Kontenjanımız dolmadan hemen başvur. Detaylı bilgi ve başvuru için acikpencere.com internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz.

Unutmayın, adımlarınızla başlayacak olan bu yolculukta sizi bekleyen birçok keşif var!

]]>
https://www.acikpencere.com/projeler/etkinlikler/birlikte-okuma-seminerleri-akif-emre-islamcilik-ve-elestiri-kulturu/feed/ 0
AP Seminerleri: Sıfır Atık ve Sürdürülebilir Yaşamlar https://www.acikpencere.com/projeler/etkinlikler/ap-seminerler-sifir-atik-ve-surdurulebilir-yasamlar/ https://www.acikpencere.com/projeler/etkinlikler/ap-seminerler-sifir-atik-ve-surdurulebilir-yasamlar/#respond Thu, 15 Jun 2023 10:23:43 +0000 https://www.acikpencere.com/?p=18977 Açık Pencere Seminerleri: Sıfır Atık ve Sürdürülebilir Yaşam” başlıklı etkinliğimiz, çevre konularına duyarlılık oluşturmayı amaçlayan önemli bir adım olarak gerçekleşti. 22 Haziran’da, çevrimiçi platformda düzenlenen etkinlik, katılımcılar arasında büyük bir ilgi gördü.
Seminerde, çevre sorunlarına dikkat çekmek ve sürdürülebilir yaşam konusunda farkındalık yaratmak hedeflendi. Moderatörlüğünü Elif Gülsüde Damar’ın yaptığı etkinlikte, konuşmacı olarak Fatih Küçükuysal hocamız katılımcıları çevre dostu yaşam tarzları, sıfır atık ve bu konudaki pratik çözümler hakkında bilgilendirdi.

Etkinlik, çevre sorunlarının günümüzdeki önemine vurgu yaparak, sıfır atık ve sürdürülebilir yaşamın ne kadar kritik olduğunu katılımcılara aktardı. Konuşmacının sunumuyla beraber interaktif bir ortamda gerçekleşen etkinlik, katılımcıların sorularına cevaplarla ve örneklerle desteklenen bir şekilde ilerledi.

]]>
https://www.acikpencere.com/projeler/etkinlikler/ap-seminerler-sifir-atik-ve-surdurulebilir-yasamlar/feed/ 0
Akademik Pusula: Mülazemet Nedir? https://www.acikpencere.com/projeler/akademik-pusulaa/akademik-pusula-mulazemet-nedir/ https://www.acikpencere.com/projeler/akademik-pusulaa/akademik-pusula-mulazemet-nedir/#respond Wed, 07 Jun 2023 09:53:18 +0000 https://www.acikpencere.com/?p=18949 Bugünkü kavramımız mülazemet. Osmanlı İlmiye Sistemi’nde medrese mezunu olan gençlerin veya görev süresi biten kadın yahut müderrislerin bir sonraki görev zamanına kadar bekledikleri ve beklerken de kazasker dairelerinde kendilerini geliştirdikleri süreye verilen addır. Ve bu kavram günümüzdeki stajın karşılığıdır. Bu sistemin uygulamaya konmasının sebebi ise imparatorluk topraklarının genişlemesine bağlı olarak sayıları artan mezunlara meslek hayatına atılırken adil bir ortam sağlamakta. Bu terim aslen ilmiye özelinde kullanılmakla beraber Osmanlı’da askeri ve idari meslekler için de kullanılmıştır. Bu hafta akademik pusulada mülazemet kavramını inceledik. Bir sonraki bölümde görüşmek üzere..

]]>
https://www.acikpencere.com/projeler/akademik-pusulaa/akademik-pusula-mulazemet-nedir/feed/ 0
Birlikte Okuma Seminerleri: Yürüyüş Felsefesi https://www.acikpencere.com/projeler/etkinlikler/birlikte-okuma-seminerleri-yuruyus-felsefesi/ https://www.acikpencere.com/projeler/etkinlikler/birlikte-okuma-seminerleri-yuruyus-felsefesi/#respond Thu, 01 Jun 2023 10:19:40 +0000 https://www.acikpencere.com/?p=18974 Açık Pencere, yazar Hatice Ebrar AKBULUT ile sizleri “Birlikte Okuma Seminerleri: Yürüyüş Felsefesi” etkinliğimize davet ediyor. Bu etkinlikte, yürüyüşün derinliklerine inmek ve yolculuğun anlamlarını keşfetmek için Ankara’da bir araya geleceğiz.

Eğer siz de yürüyüşün anlamlarını keşfetmek ve düşüncelerinizi paylaşmak istiyorsanız, bizimle birlikte olun. Detaylı bilgi ve başvuru için acikpencere.com internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz.

Unutmayın, adımlarınızla başlayacak olan bu yolculukta sizi bekleyen birçok keşif var!

]]>
https://www.acikpencere.com/projeler/etkinlikler/birlikte-okuma-seminerleri-yuruyus-felsefesi/feed/ 0
Akademik Pusula: Güvenli Bölge Nedir? https://www.acikpencere.com/projeler/akademik-pusulaa/akademik-pusula-guvenli-bolge-nedir/ https://www.acikpencere.com/projeler/akademik-pusulaa/akademik-pusula-guvenli-bolge-nedir/#respond Tue, 30 May 2023 09:51:17 +0000 https://www.acikpencere.com/?p=18946 Güvende olmak, insanların var olduğu zamandan beri en önemli arayışlarından biri. Bu hafta güvenli bölgeye kavramını konuşacağız. Mülteci durumuna düşen insanların kendi ülkeleri içerisinde savaş veya zulüm tehlikesinden uzak, güvenli bir yer sağlayan ve bu yönüyle ülke dışına irticaya alternatif bir seçenek olarak tanımlanabilir. Güvenli bölge kavramı ilk kez 1991 yılında ortaya çıkmıştır. Güvenli bölge tarafsız askeri birliklerin bulunduğu insani yardım kuruluşlarının serbestçe hareket edebildiği sınırları belli uluslararası koruma altında bir alandır. Uluslararası hukukta güvenli bölge, insan hakları açısından siviller, muharip olmayanlar, yaralı ve sivil askerler için koruma sağlamaktadır. Akademik Pusula’da bu hafta “Güvenli Bölge” kavramını inceledik. Bir sonraki bölümde görüşmek üzere hoşça kalın.

]]>
https://www.acikpencere.com/projeler/akademik-pusulaa/akademik-pusula-guvenli-bolge-nedir/feed/ 0
Film İzleme ve Okuma Atölyesi II https://www.acikpencere.com/projeler/etkinlikler/film-izleme-ve-okuma-atolyesi-ii/ https://www.acikpencere.com/projeler/etkinlikler/film-izleme-ve-okuma-atolyesi-ii/#respond Mon, 29 May 2023 10:16:50 +0000 https://www.acikpencere.com/?p=18971

Açık Pencere Film İzleme ve Okuma Atölyesi II ????

Merhaba gençler! Sizleri Açık Pencere’nin düzenlediği heyecan dolu bir etkinliğe davet ediyoruz! Birlikte unutulmaz bir film deneyimi yaşamak ve ardından Nafiseh Laleh gibi usta bir çevirmen ve senaristle filmi değerlendirmek için hazır olun! Kaydolmak için profilimizi ziyaret edebilirsiniz!!

Filmimiz: “Summer 1993” ????

Yavaş yavaş yaz aylarına girdiğimi bu dönemde, “Summer 1993” ile duygusal bir yolculuğa çıkıyoruz. Bu etkileyici film, masumiyeti ve büyümeyi keşfetmek için gerçek bir serüvene atılan altı yaşındaki Frida’nın hikayesini anlatıyor. İspanyol yapım olan film, büyük bir kırsal alanda geçiyor ve Frida’nın ailesiyle birlikte yeni bir hayata uyum sağlama sürecini ele alıyor. Etkileyici oyunculuk performansları ve sıcacık atmosferiyle bu film, gençler arasında büyük bir beğeni toplamış durumda.

Tarih ve Saat: 4 Haziran Pazar
Saat: 17.00-18.40 Film Gösterimi
Saat: 19.00 20.00 Film Değerlendirmesi
Yer: Bağlarbaşı Kültür Merkezi Sinema Salonu

]]>
https://www.acikpencere.com/projeler/etkinlikler/film-izleme-ve-okuma-atolyesi-ii/feed/ 0
Akademik Pusula: Flori Nedir? https://www.acikpencere.com/projeler/akademik-pusulaa/akademik-pusula-flori-nedir/ https://www.acikpencere.com/projeler/akademik-pusulaa/akademik-pusula-flori-nedir/#respond Mon, 22 May 2023 09:48:32 +0000 https://www.acikpencere.com/?p=18943 Bu hafta ele alacağımız kavram “Flori”. Flori, İtalyanca florin kelimesinden gelmekte olan ve ilk defa Floransa’da basılan bir altın paradır. İlk başta gümüş olarak basılan para daha sonrasında altın olarak darp edilmiş, Floransa’yı ve dahi Avrupa’yı aşarak geniş bir kullanım alanına sahip olmuştur. Floransa merkezli olması hasebiyle paranın bir yüzünde Floransa’nın sembolü olan zambak motifi diğer yüzünde ise Vaftizci Yahya’nın resmi bulunmaktadır. Bu altın para İtalyan devletlerinin Türkmen beylikleriyle olan ticari münasebetleri dolayısıyla batı Anadolu’da geniş ölçüde kullanılmış ve ilk altın paranın darp edildiği Fatih dönemine kadar Osmanlı Devleti’nde en çok kullanılan altın para olmuştur. Zaman içerisinde Avrupa menşeli altın paraların genel adı haline gelen Flori kullanım alanını kaybetmiş ve eski önemini yitirmiştir. Akademik Pusula’da bu hafta Flori kavramını ele aldık. Bir dahaki bölümde görüşmek üzere!!

]]>
https://www.acikpencere.com/projeler/akademik-pusulaa/akademik-pusula-flori-nedir/feed/ 0
AP Seminerleri: Erasmus+ Projeleri 101 https://www.acikpencere.com/projeler/etkinlikler/ap-seminerler-erasmus-projeleri-101/ https://www.acikpencere.com/projeler/etkinlikler/ap-seminerler-erasmus-projeleri-101/#respond Sun, 21 May 2023 10:13:52 +0000 https://www.acikpencere.com/?p=18969 Haydi gençler, Açık Pencere* olarak Erasmus+’ın büyülü dünyasına yeni bir pencere açıyoruz! Sıkı durun, çünkü bu programda size Erasmus+ projesi yazmanın temel sırlarını öğreteceğiz.

Eğer yeni maceralar peşinde koşmak, farklı kültürleri keşfetmek ve dostluk köprüleri kurmak istiyorsanız, doğru adrestesiniz! Biz, Açık Pencere olarak, size bu fırsatları nasıl değerlendireceğinizi göstereceğiz.

Hayatınızın en heyecan verici serüvenine katılmak için hazır mısınız? Eğer cevabınız evetse, Açık Pencere’nin Erasmus+ eğitim programına katılmanızdan mutluluk duyarız! Birlikte sınırları aşalım, öğrenelim ve geleceğin dünyasını şekillendirelim!

Not: Açık Pencere’nin Erasmus+ eğitim programına katılmak için hemen başvuru yapabilirsiniz. Kayıt linki profilimizde sabit! Sizi bekliyoruz!

]]>
https://www.acikpencere.com/projeler/etkinlikler/ap-seminerler-erasmus-projeleri-101/feed/ 0
Yaşam Tarzımız Epigenetik Mekanizmamızı Nasıl Etkiliyor? https://www.acikpencere.com/arastirma-alanlari/yasam-bilimleri/yasam-tarzimiz-epigenetik-mekanizmamizi-nasil-etkiliyor/ Thu, 18 May 2023 09:11:16 +0000 https://www.acikpencere.com/?p=18925 Özet  

“Yaşam tarzı” kavramı beslenme, davranış, stres, fiziksel aktivite, çalışma alışkanlıkları, sigara ve alkol tüketimi gibi farklı faktörleri içermektedir. Genetik ötesi mekanizmaları ise epigenetik mekanizmalar sayesinde incelenebilmektedir. Artan kanıtlar, çevresel koşulların ve yaşam tarzı faktörlerinin, DNA metilasyonu ve mikroRNA ekspresyonu gibi epigenetik mekanizmaları etkileyebileceğini göstermektedir. Beslenme alışkanlıkları, obezite, fiziksel aktivite, sigara kullanımı, alkol tüketimi, çevresel kirleticiler, psikolojik stres ve gece vardiyalarında çalışma gibi epigenetik kalıpları değiştirebilecek çeşitli yaşam tarzı faktörleri tanımlanmıştır. Bu inceleme yaşam tarzı faktörlerinin hem DNA metilasyonu hem de mikroRNA ekspresyonunu hangi yönde etkilediğini incelemiştir. Burada, yaşam tarzı faktörlerinin epigenetik mekanizmalar yoluyla insan sağlığını etkileyebileceğini gösteren mevcut kanıtları gözden geçiriliyor.

Anahtar Kelimeler: Epigenetik, Yaşam Tarzı, DNA metilasyonu, MikroRNA

Abstract

The concept of “lifestyle” includes different factors such as behavior, nutrition, physical activity, work habits, stress level, smoking and alcohol consumption. Further genetics mechanisms can be studied through epigenetic mechanisms. Growing body of evidence, shows that environmental conditions and lifestyle factors can affect epigenetic mechanisms such as DNA methylation and microRNA expression. Various lifestyle factors have been identified that may alter epigenetic mechanism, for instance dietary habits, obesity, physical activity, smoking, alcohol consumption, environmental pollutants, psychological stress, and night shift work. This review examined how lifestyle factors affect both DNA methylation and microRNA expression. It also reviews the available evidence that lifestyle factors can affect human health through epigenetic mechanisms.

Keywords: Epgenetics, Lifestyle, DNA methylation, MicroRNA

 

]]>
İran ve Hint Kültürünün Kadim Birlikteliği https://www.acikpencere.com/arastirma-alanlari/beseri-bilimler/iran-ve-hint-kulturunun-kadim-birlikteligi/ https://www.acikpencere.com/arastirma-alanlari/beseri-bilimler/iran-ve-hint-kulturunun-kadim-birlikteligi/#respond Sat, 29 Apr 2023 18:29:20 +0000 https://www.acikpencere.com/?p=19138 Orta Doğu veyahut Ön Asya olarak ifade edilen coğrafî bölge, insanlık tarihinin başlangıcından itibaren farklı kavimlerin ve dinlerin merkezi olmuş ve dünya tarihi açısından her daim önemini korumuştur. İran da günümüzde birçok siyasi, dînî ve sosyal kargaşanın merkezi olan Orta Doğu coğrafyasının ana unsurlarındandır. Jeopolitik açıdan İran; Asya, Avrupa, Arap Yarımadası ve hatta Afrika arasında adeta bir köprü vazifesi görmektedir. Asırlar boyunca bu köprü aracılığıyla kavimler, dinler, kültürler ve diller dört bir yana yayılmış ve İran’ı bu çok yönlü hareketin merkezi haline getirmiştir. Dolayısıyla İran’ın, özellikle dînî ve kültürel açıdan bir hayli zengin bu ortamdan etkilenmesi işten bile değildir. Fakat her ne kadar İran toplumunun mezkur bölgede tesiri büyük ve geçmişi uzun olsa da, köken itibariyle İran ırkının ana yurdu Orta Doğu değildir. Tarihini tam olarak belirleyemediğimiz bir dönemde, Arya veya Aryan olarak isimlendirilen, Hint ve İran kavimlerini ihtiva eden ırkın çeşitli kolları Maveraünnehir’in kuzeyinde ve Hazar Denizi’nin çevresinde birlikte yaşamaktaydılar (Yıldırım, 2010, s. 10). Bilhassa filoloji sahasında ve dînî metinler üzerinde yapılan incelemeler bu iki kavmin atalarının bir olduğunu açık bir şekilde göstermektedir. Fakat ilerleyen süreçte, dînî olarak farklı inanışlar benimsedikleri dolayısıyla mı yoksa farklı coğrafyalara göç edip din, dil ve kültür olarak değişmeleri hasebiyle mi birbirlerinden uzaklaştıkları konusunda hâlen çeşitli görüşler vardır. Ancak bu ihtilafın ötesinde, akademi camiası iki kavmin göçlerden önce ortak bir dil ve dine sahip oldukları konusunda hemfikirdir.

]]>
https://www.acikpencere.com/arastirma-alanlari/beseri-bilimler/iran-ve-hint-kulturunun-kadim-birlikteligi/feed/ 0
AP Seminerleri: Uluslararası Hukukta İsnat ve Osmanlı Ermenileri İddiası https://www.acikpencere.com/projeler/etkinlikler/ap-seminerler-uluslararasi-hukukta-isnat-ve-osmanli-ermenileri-iddiasi/ https://www.acikpencere.com/projeler/etkinlikler/ap-seminerler-uluslararasi-hukukta-isnat-ve-osmanli-ermenileri-iddiasi/#respond Fri, 21 Apr 2023 10:11:55 +0000 https://www.acikpencere.com/?p=18966 “Osmanlı Ermenileri ve Uluslararası Hukuk” konulu etkinliğimiz, katılımcılar arasında büyük bir ilgiyle karşılandı. Tarih ve uluslararası ilişkiler disiplinlerini bir araya getiren bu konferans, Osmanlı Ermenileri meselesini uluslararası hukuk perspektifinden ele aldı.

Etkinlik, katılımcılara Osmanlı dönemindeki Ermeni iddialarını değerlendirirken temel alınan uluslararası hukuk metinlerini tanıtmayı ve bu iddiaların hukuki boyutunu incelemeyi amaçladı. Konferansta, Osmanlı Ermenileri meselesinin haksız fiil unsurları bağlamında nasıl değerlendirilebileceği, uluslararası hukukun perspektifinden detaylı bir şekilde ele alındı.

]]>
https://www.acikpencere.com/projeler/etkinlikler/ap-seminerler-uluslararasi-hukukta-isnat-ve-osmanli-ermenileri-iddiasi/feed/ 0
Ortaçağ Avrupası’nda Köylü Olmak https://www.acikpencere.com/arastirma-alanlari/beseri-bilimler/ortacag-avrupasinda-koylu-olmak/ https://www.acikpencere.com/arastirma-alanlari/beseri-bilimler/ortacag-avrupasinda-koylu-olmak/#respond Tue, 18 Apr 2023 09:04:33 +0000 https://www.acikpencere.com/?p=18921 Özet    

            Bu çalışmanın amacı Orta Çağ’da Avrupa nüfusunun çok büyük çoğunluğunu oluşturan köylülerin gündelik yaşamı hakkında genel bir çerçeve çizmektir. Orta Çağ Avrupası’nın tarih yazımında odak noktası genelde saraylar ve şehirler olmuştur. Dönemin kaynaklarında da kırsal yaşam ve köylülerin yaşam biçimi genelde göz ardı edilmiştir. Halbuki Feodal düzenin yapı taşı olan Malikâne sistemi ve yarattığı refah, bu köylülerin aheste emeklerinin üzerine kurulmuştur. Senyörün toprağında çalışmaktan ve malikânenin diğer işlerini yapmaktan arta kalan zamanlarda kendi küçük bahçelerinde çalışma fırsatı bulan köylüler, vergilerini hem emek hem de ürünle ödemektedir. Feodalizm hiyerarşisinde her ne kadar farklı sınıflara bölünmüş olsalar da, köylüler arasındaki bu sınıf farkları zamanla erimiş ve Orta Çağ’ın sonlarına gelirken tek bir üretici sosyal sınıfa dönüşme eğilimine girmiştir.

Anahtar Kelimeler: Avrupa orta çağı, feodalizm, feodal köylü, gündelik yaşam tarihi, lord, malikane sistemi, manoryalizm, senyör, serf.

Abstract

The aim of this study is to draw a general framework about the daily life of the peasants, who made up the vast majority of the European population in the Middle Ages. The focal point of medieval Europe’s historiography was generally palaces and cities. In the sources of the period, the rural life and the lifestyle of the villagers were generally ignored. However, the Manor system, which is the building block of the feudal order, and the wealth it created were built on the slow labor of these peasants. Those who have the opportunity to work in their own small gardens in their spare time from working on the land of the Master and doing other works in the Mansion, the villagers pay their taxes with both labor and produce. Although they were divided into different classes in the hierarchy of feudalism, these class differences among the peasants melted over time and tended to turn into a single productive social class towards the end of the Middle Ages.

Keywords: European middle ages, feudalism, feudal peasant, history of everyday life, lord, manor system, manorialism, Medieval Europe, lord, serf.

]]>
https://www.acikpencere.com/arastirma-alanlari/beseri-bilimler/ortacag-avrupasinda-koylu-olmak/feed/ 0
Aromaterapinin Stres, Anksiyete ve Uykusuzluk Üzerine Etkisi https://www.acikpencere.com/arastirma-alanlari/yasam-bilimleri/aromaterapinin-stres-anksiyete-ve-uykusuzluk-uzerine-etkisi/ https://www.acikpencere.com/arastirma-alanlari/yasam-bilimleri/aromaterapinin-stres-anksiyete-ve-uykusuzluk-uzerine-etkisi/#respond Thu, 13 Apr 2023 08:58:07 +0000 https://www.acikpencere.com/?p=18917 Özet 

            Günlük hayatın neredeyse her alanında stres deneyimlenmektedir. Stresin devamlı olarak yaşanması anksiyeteye neden olup bireyin sosyal yaşantısını fiziksel ve ruhsal sağlığını olumsuz olarak etkiler. Kronik olarak uykusuzluk problemi yaşayan kişilerin yanı sıra stres ve anksiyete problemleri de kişilerde uykusuzluk problemlerine yol açmaktadır. En yaygın tamamlayıcı ve destekleyici tedavi yöntemlerinden biri olan aromaterapi, yaygın olarak psikolojik ve fiziksel bozuklukların tedavisinde kullanılmaya başlanmıştır. Bu derleme aromaterapinin stres, anksiyete ve uykusuzluğun azaltılmasına yönelik etkinliğinin tartışılması amacı ile yazılmıştır. Bu bağlamda Google Scholar ve PubMed veri tabanlarından yararlanılarak çeşitli yayınlar derlenmiştir. Yapılan çalışmalar sonucunda aromaterapinin stres, anksiyete ve uykusuzluk üzerindeki olumlu etkisi gösterilmiştir.

Anahtar Kelimeler: Aromaterapi, uçucu yağ, anksiyete, stres, uykusuzluk.

Abstract

               Stress is experienced in almost every area of daily life. Constant stress causes anxiety and negatively affects the physical and mental health of the individual. In addition to people who suffer from chronic insomnia, stress and anxiety problems also lead to insomnia problems in people. Aromatherapy, one of the most common complementary and supportive treatment methods, has been widely used in the treatment of psychological and physical disorders. This review was written to discuss the effectiveness of aromatherapy in reducing stress, anxiety and insomnia. In this context, various publications have been compiled using Google Scholar and PubMed databases. As a result of the studies, the positive effect of aromatherapy on stress, anxiety and insomnia has been shown.

Keywords: Aromatherapy, essential oil, anxiety, stress, insomnia.

]]>
https://www.acikpencere.com/arastirma-alanlari/yasam-bilimleri/aromaterapinin-stres-anksiyete-ve-uykusuzluk-uzerine-etkisi/feed/ 0
Film İzleme ve Okuma Atölyesi I https://www.acikpencere.com/projeler/etkinlikler/film-izleme-ve-okuma-atolyesi-i/ https://www.acikpencere.com/projeler/etkinlikler/film-izleme-ve-okuma-atolyesi-i/#respond Wed, 12 Apr 2023 10:08:30 +0000 https://www.acikpencere.com/?p=18963 “Film İzleme ve Okuma” atölyesi başladı. İlk program 9 Nisan Pazar günü 17.30’da Atölye Üsküdar’da Tahran sinema tiyatro fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Abdolhossein Lale’nin anlatımı ile gerçekleşti.

Film, 40 yaşındaki Leyla’nın annesi, babası ve dört erkek kardeşi ile İran’ın ambargolar altındaki gergin atmosferinde büyük bir ekonomik kriz içine düştüğü durumunu konu edinir.

]]>
https://www.acikpencere.com/projeler/etkinlikler/film-izleme-ve-okuma-atolyesi-i/feed/ 0
Bitkisel Kaynaklı Besinlerin Gizemi: Fitokimyasallar https://www.acikpencere.com/arastirma-alanlari/yasam-bilimleri/bitkisel-kaynakli-besinlerin-gizemi-fitokimyasallar/ https://www.acikpencere.com/arastirma-alanlari/yasam-bilimleri/bitkisel-kaynakli-besinlerin-gizemi-fitokimyasallar/#respond Mon, 03 Apr 2023 08:53:14 +0000 https://www.acikpencere.com/?p=18913 Özet   

            Fitokimyasallar; bitkilerde doğal olarak bulunan, bitkilerin renk, koku ve savunma gibi özelliklerini sağlayan ve besin ögesi olarak sınıflandırılmayan biyolojik aktif bileşiklerdir. Meyveler, sebzeler, kuru baklagiller ve tahıllar gibi bitkisel kaynaklı besinlerde bulunmaktadır. Bitkilere faydalarının yanı sıra bitkisel kaynaklı besinlerin tüketimi yoluyla insanlara da birçok fayda sağlamaktadır. Oksidatif stres başta olmak üzere birçok çevresel faktörün etkisiyle çeşitli kanser türleri ve kronik hastalıkların görülme sıklığı artmıştır. Bu çalışma ile, sağlıklı beslenmede önemli bir yere sahip olan fitokimyasallar hakkında toplumun bilgi düzeyini ölçülmesi ve fitokimyasal içeren besinlerin tüketim sıklığının araştırılması amaçlanmıştır. 15–60 yaş aralığındaki 300 katılımcıya demografik özellikleri, fiziksel özellikleri, tüketim alışkanlıkları, fitokimyasallar hakkında bilgi düzeyleri ve fitokimyasal içeren besinleri tüketim sıklıkları hakkında sorular yöneltilmiştir. Anket çalışması katılımcılara sosyal iletişim kanalları üzerinden iletilip internet üzerinden uygulanmıştır. Çalışmada katılımcıların % 12,7’ sinin bazı günler hiç sebze tüketmediği, % 14,7’ sinin bazı günler hiç meyve tüketmediği, % 10,3’ ünün haftalık olarak hiçbir öğününde kuru baklagil tercih etmediği tespit edilmiştir. Tahıl tüketimi hakkındaki soruların bulgularına göre çalışmaya katılan bireylerin % 14’ ünün gün içinde hiç ekmek tüketmediği, % 11,7’ sinin ise hiç pilav ya da makarna tüketmediği sonucuna varılmıştır. Katılımcıların rehberlerdeki sağlıklı beslenme önerilerinde yer alan sebze ve meyve, kuru baklagil ve tahıl gruplarını yeterli düzeyde tüketmediği saptanmıştır. Hastalıkların önlenmesinde ve tedavi sürecinde biyolojik olarak aktif rol alan fitokimyasalların diyetle alınmaması kanser ve kronik hastalıkların artmasına sebep olabilecek önemli bir bulgudur. Ülkemizde toplumun sağlıklı beslenme ile ilgili bilinç düzeyi arttırılmalıdır. Fitokimyasal çeşitlerinin, sağlık ve beslenme üzerindeki etkilerinin anlaşılması için daha çok bilimsel çalışmaya ihtiyaç vardır.

Anahtar Kelimeler: Fitokimyasal, Beslenme, Meyveler ve Sebzeler, Tüketim sıklığı

Abstract

Phytochemicals are biologically active compounds that are naturally found in plants, provide the properties of plants such as color, odor and defense, and are not classified as nutrients. It is found in plant-based foods such as fruits, vegetables, legumes and grains. In addition to its benefits to plants, it also provides many benefits to humans through the consumption of plant-derived foods. The incidence of various cancer types and chronic diseases has increased with the effect of many environmental factors, especially oxidative stress. In this study, it was aimed to measure the knowledge level of the society about phytochemicals, which have an important place in healthy nutrition, and to investigate the consumption frequency of foods containing phytochemicals. 300 participants between the ages of 15 and 60 were asked questions about their demographic characteristics, physical characteristics, consumption habits, level of knowledge about phytochemicals and the frequency of consumption of foods containing phytochemicals. The survey study was conveyed to the participants through social communication channels and applied over the internet. In the study, it was determined that 12.7% of the participants did not consume any vegetables on some days, 14.7% did not consume any fruit on some days, and 10.3% did not prefer dried legumes in any of their meals on a weekly basis. According to the findings of the questions about grain consumption, it was concluded that 14% of the individuals participating in the study did not consume any bread during the day, and 11.7% did not consume any rice or pasta. It was determined that the participants did not consume the vegetables and fruits, legumes and cereals groups included in the healthy nutrition recommendations in the guidelines at a sufficient level. The lack of dietary intake of phytochemicals, which play a biologically active role in the prevention and treatment of diseases, is an important finding that may lead to an increase in cancer and chronic diseases. In our country, the awareness level of the society about healthy nutrition should be increased. More scientific studies are needed to understand the effects of phytochemical types on health and nutrition.

Keywords: Phytochemical, Nutrition, Fruits and Vegetables, Consumption Frequency

]]>
https://www.acikpencere.com/arastirma-alanlari/yasam-bilimleri/bitkisel-kaynakli-besinlerin-gizemi-fitokimyasallar/feed/ 0
Osmanlı Askeri Sistemi’nin Doğuşu ve Gelişimi https://www.acikpencere.com/arastirma-alanlari/beseri-bilimler/osmanli-askeri-sisteminin-dogusu-ve-gelisimi/ https://www.acikpencere.com/arastirma-alanlari/beseri-bilimler/osmanli-askeri-sisteminin-dogusu-ve-gelisimi/#respond Fri, 31 Mar 2023 08:47:24 +0000 https://www.acikpencere.com/?p=18909 Özet                                                                                                                                                               

         Buçalışmanın amacı, kısa bir Osmanlı Askeri Tarihi perspektifi oluşturmaktır. Askeri tarih yazımı, tarih yazımının başladığı en erken çağlarda kendine yer bulmuştur. Devletlerin askeri teşkilatlanması; güçler dengesi, savaşlar, fetihler, uluslararası arenada kabul görme çabası, bağımsızlık hareketleri, sömürge politikaları, ekonomi ve kültürel ilişkileri doğrudan etkilemiş ve etkilenmiştir. Osmanlı Devleti’nin kısa bir süre içinde elde ettiği başarılar, cihan devleti olmasında önemli gücün düzenli bir askeri teşkilatlanmanın olduğu aşikârdır. Sistemli ve çağın ötesinde kurulan bu müesseseyi anlamak ve yorumlayabilmek için bu çalışma zemininde tartışmaya açık hale getirilmiştir.

Anahtar Kelimeler: Yeniçeri Ocağı, Yaya ve Müsellemler, Akıncılar, Askeri Tarih, Tımarlı Sipahiler  

Abstract

The aim of this study is to create a brief perspective of Ottoman Military History. Military historiography found its place in the earliest times when historiography began. Military organization, balance of power, wars, conquests, efforts to be accepted in the international arena – valid for all ages – have directly affected and been affected by independence movements, colonial policies, economic and cultural relations. The successes of the Ottoman Empire in a short time and it is obvious that the important power in becoming a world state is a regular military organization. In order tofully grasp this systematic and well designed institution, which is ahead of its time,  it is going be scrutinized and subjeckt of this essay.

Keywords: Janissary Corps, Yaya and Müsellemler, Raiders, Military History, Fief Holders

]]>
https://www.acikpencere.com/arastirma-alanlari/beseri-bilimler/osmanli-askeri-sisteminin-dogusu-ve-gelisimi/feed/ 0
Kaşıntı Hissi Ve Moleküler Biyolojisi https://www.acikpencere.com/arastirma-alanlari/yasam-bilimleri/kasinti-hissi-ve-molekuler-biyolojisi/ https://www.acikpencere.com/arastirma-alanlari/yasam-bilimleri/kasinti-hissi-ve-molekuler-biyolojisi/#respond Thu, 23 Mar 2023 08:33:07 +0000 https://www.acikpencere.com/?p=18905 Özet

         Kaşıntı,günlük hayatta her birimizin en az bir kere tecrübe ettiği, hoş olmayan, yaşam kalitesine olumsuz etki eden bir histir. Pek çok hastalıkta belirti olarak görebileceğimiz kaşıntı, deride küçük kızarıklıklar ve bazen kabarcıklar ile kendini gösterir.Kaşıntı, deride bulunan sinir liflerimiz ile sinir sistemimiz arasındaki etkileşimden kaynaklanır. Genellikle dışarıdan uyaranlarla oluşan ve kısa süreli olanlarına akut; vücuttaki çeşitli sorunlar sonucu oluşan ve uzun sürenlere kronik kaşıntı denir. Histamin, opiyat, kannabinoidler gibi biyokimyasal sebepleri olabileceği gibi bazı bitkiler, sinek ısırması gibi vücudumuzda alerjik tepkiler oluşturabilecek diğer durumlar ya da sistemik, psikolojik sorunlar da bu hisse sebep olabilir. Kaşıntının uzun zaman vücutta ağrı ve acıyla çok benzer yolları izlediği düşünüldü, şimdilerde ise ikisini birbirinden ayıran noktaların çok daha fazla olduğu düşünülüyor. Bu benzerliğin kaşındıkça daha çok kaşınmak istemenin de bir açıklaması olabileceği öngörülüyor.

Anahtar Kelimeler: kaşıntı, pruritus, histamin, deri, serbest sinir uçları

Abstract

         Itching or pruritus, in scientific terminology, is an unpleasant feeling every person experiences at least once and negatively affects life quality. It can be seen as a symptom of many diseases and shows up on the skin with small red dots and bubbles. There are nerve fibers in the skin and itch originates from the interaction between these fibers and the neural system. Generally, if it is short-term and based on external stimulants is named acute if it is long-term and takes its source from internal problems is named chronic. Some biochemical substances such as histamine, opiate, cannabinoid, or allergic situations like being bitted by mosquitos, or systemic-psychologic problems can cause itching.

Keywords: itch, pruritus, histamine, skin, free nerve endings

]]>
https://www.acikpencere.com/arastirma-alanlari/yasam-bilimleri/kasinti-hissi-ve-molekuler-biyolojisi/feed/ 0
Depremzede Öğrencilere Akademik Destek https://www.acikpencere.com/projeler/etkinlikler/depremzede-ogrencilere-akademik-destek/ https://www.acikpencere.com/projeler/etkinlikler/depremzede-ogrencilere-akademik-destek/#respond Tue, 21 Feb 2023 10:52:52 +0000 https://www.acikpencere.com/?p=19019 Yaşadığımız deprem felaketinden hepimiz maddi ve manevi derinden etkilendik. Yaralarımızı en kısa süre içerisinde sarmak için gayret gösteriyoruz.


Bu yolda bizlerin de bir faydası olması amacıyla; depremzede “8. ve 12.sınıf” öğrencilerimize yönelik, onların sınavlarına yardımcı olabilmek, onlara bu yolculukta yoldaş olabilmek ve yaralarını bi nebze dahi olsa sarabilmek için bir platform oluşturma gayretindeyiz.
Oluşturduğumuz platformda “8. ve 12.sınıf” öğrencilerimize sınava hazırlık aşamasında arkadaşlık ve rehberlik etmek istiyoruz. Sizler de bu gönderiyi paylaşarak daha çok öğrenciye ulaşmamıza yardımcı olabilir, desteğinizi gösterebilirsiniz.
Başvuru formuna biyografimizden ulaşabilir ya da bize mesaj atabilirsiniz…

]]>
https://www.acikpencere.com/projeler/etkinlikler/depremzede-ogrencilere-akademik-destek/feed/ 0
Çeviri: Wittgenstein’da Dini ve Tarihsel ‘Zaman’ Anlatıları https://www.acikpencere.com/arastirma-alanlari/beseri-bilimler/ceviri-wittgensteinda-dini-ve-tarihsel-zaman-anlatilari/ https://www.acikpencere.com/arastirma-alanlari/beseri-bilimler/ceviri-wittgensteinda-dini-ve-tarihsel-zaman-anlatilari/#respond Tue, 24 Jan 2023 08:24:44 +0000 https://www.acikpencere.com/?p=18902 Özet

Bu makalenin amacı, öncelikle Wittgenstein’ın perspektifine yerleşerek, dini temelde zaman kavramını anlamaktır. Dini anlatılarda, zamanın içerisinde gerçekleşen olaylar bulunur. Bütün dini söylevlerde, tarihsel zamanın bir parçası olan durumlara rastlarız. Bütün dinler, tarihte belirli bir zamana ait olan hikayeler, olaylar ve eylemler bütününden oluşmaktadır. Bu sebeple, dinsel zeminde ortaya konan birçok ifade zamana atıfta bulunarak kullanılır; geçmiş, şimdi ve gelecek zaman. Peki dini bir zeminde meydana gelen bu olaylar, tarihsel gerçeklerle ne kadar örtüşür veya doğrulanabilir? Kullanılan bu dini ifadelerin anlamı nedir? Dini anlatılarda geçen olaylar ne ifade ederler? Bu olayların dini inancı olan bir kişiye ilettiği mesaj ile inancı olmayan birine ilettiği aynı mıdır? Diğer bir deyişle, ‘zaman’ kavramı tarihsel ve dini anlatılarda nasıl bir işlev görür? ‘Zaman’, bu çerçevelerin ikisinde de aynı anlama mı gelir, yoksa farklı bir anlam mı ifade etmektedir? Eğer işaret ettiği anlam aynıysa, o halde, bir kişi kendi dini anlatılarında geçen hikayeleri/efsaneleri nasıl olur da tarihsel zaman fikri bağlamında anlamlandırabilir? Yok eğer değilse, ‘zaman’ kavramı farklı anlamlara işaret ediyorsa, bu durumun felsefi açıklaması nasıl yapılır? Bu makalede, Wittgenstein’ın perspektifi öncelik alınarak, yukarıda bahsi geçen sorular üzerinde durulacaktır.

Abstract

This paper shall aim at understanding the concept of time in a religious framework, primarily from the perspective of Wittgenstein. In religious narratives, we find events happening in time. In every religious discourse, we come across events, which are captured in historical time. And many religious utterances were performed with reference to time – past, present and future. How far are these events, which happened in a religious setting, matched or corroborated with historical facts? What is the significance of these utterances? What do these events convey to us? Does it convey the same meaning to a believer and nonbeliever? In other words, how does the concept of ‘time’ function in historical and religious narratives? Do ‘time’ signify the same in both these frameworks or is it different? These are the issues we will focus on in our paper, primarily from Wittgenstein’s perspective.

]]>
https://www.acikpencere.com/arastirma-alanlari/beseri-bilimler/ceviri-wittgensteinda-dini-ve-tarihsel-zaman-anlatilari/feed/ 0
Türkiye’de Tıbbi Bitki Satışının Halk Sağlığı Açısından Güvenilirliği https://www.acikpencere.com/arastirma-alanlari/yasam-bilimleri/turkiyede-tibbi-bitki-satisinin-halk-sagligi-acisindan-guvenilirligi/ https://www.acikpencere.com/arastirma-alanlari/yasam-bilimleri/turkiyede-tibbi-bitki-satisinin-halk-sagligi-acisindan-guvenilirligi/#respond Sat, 21 Jan 2023 08:16:22 +0000 https://www.acikpencere.com/?p=18898 Özet

İnsanlık tarihi boyunca sağlık açısından önemli yer tutan tıbbi bitkiler; şifa verici, iyileştirici ve hastalık önleyici özellikleri nedeniyle önem arz etmektedir ve günümüzde de yaygın olarak kullanılmaktadır. Bu çalışmada Türkiye’de çeşitli satış yerlerinde satılan tıbbi bitkilerin halk sağlığı açısından güvenilirlik standartlarını karşılayıp karşılamadığının tartışılması amaçlanmıştır. Bu derlemede ele anılan yedi çalışma sonucunda Türkiye’de tıbbi bitki satışının halk sağlığı açısından başlıca farmakopeye uygunsuzluk olmak üzere pek çok nedenden ötürü güvenilir olmadığı görülmüştür. Bu problem tıbbi bitki satışının denetlenme mekanizmalarının güçlendirilmesi ve eczacıların tıbbi bitki piyasasına daha çok dahil edilmesiyle çözülebilir.

Anahtar Kelimeler: tıbbi bitki, bitkisel ilaç, aktar, farmasötik botanik, tıbbi bitki satışı, bitki çayı, drog, fitoterapi, farmakope, bitkisel drog, aromaterapi, halk sağlığı

Abstract

Medicinal plants have an important place in terms of health throughout human history. Medicinal plants are important because of their healing, curative and preventing properties, and they are still widely used today. In this study, it is aimed to discuss whether the medicinal plants sold in various shops in Turkiye meet the safety standards in terms of public health. As a result of the seven studies discussed in this review, it has been seen that the sale of medicinal plants in Turkey is not reliable in terms of public health for many reasons, mainly non-compliance with the Pharmacopoeia. This problem can be solved by strengthening the inspection mechanisms of the sale of medicinal plants and involving pharmacist’s roles more in the medicinal plant market.

Keywords: medicinal plant, herbal medicine, herbal shop, pharmaceutical botany, sale of medicinal plants, herbal tea, drug, phytotherapy, pharmacopoeia, herbal drug, aromatherapy, public health

]]>
https://www.acikpencere.com/arastirma-alanlari/yasam-bilimleri/turkiyede-tibbi-bitki-satisinin-halk-sagligi-acisindan-guvenilirligi/feed/ 0
Akademik Pusula: Önleyici Diplomasi Nedir? https://www.acikpencere.com/projeler/akademik-pusulaa/akademik-pusula-onleyici-diplomasi-nedir/ https://www.acikpencere.com/projeler/akademik-pusulaa/akademik-pusula-onleyici-diplomasi-nedir/#respond Sat, 07 Jan 2023 09:46:30 +0000 https://www.acikpencere.com/?p=18940 Diplomasinin temelinde devletler arası ilişkilerin barış içerisinde sürdürülmesi yer alır. Ancak uluslararası sistemin yapısı ve devletlerin çıkarları nedeniyle her zaman barışçıl ilişkiler sürdürmek mümkün değildir. Çatışmaların önüne geçmek ya da daha az zararla sona erdirmek için kullanılan bir yöntem; önleyici diplomasi! Bu hafta önleyici diplomasi kavramını konuşalım. Önleyici diplomasi, Boutros Gali tarafından “çatışması muhtemel taraflar arasında anlaşmazlıkların çıkmasını, taraflar arasında var olan uyuşmazlıkların çatışmaya tırmanmasını ve çıkmış olan çatışmaların yayılmasını önleyen mekanizmalardan oluşan diplomasi türü” olarak tanımlanmıştır. Önleyici diplomasi, çatışmaları önceden önlemesi, az maliyetli olması ve daha çok insanın hayatını kurtarması gibi nedenlerden dolayı taraflar arasında tercih edilen bir diplomasi türüdür. Önleyici diplomasi; “Zorlayıcı diplomasi, kurumsal teşvikler, iş birliği yönetimi ve sistematik transformasyon basamaklarından oluşur.”

]]>
https://www.acikpencere.com/projeler/akademik-pusulaa/akademik-pusula-onleyici-diplomasi-nedir/feed/ 0
Yedinci Yüzyıl İslam Toplumunun Fay Hatları https://www.acikpencere.com/arastirma-alanlari/yedinci-yuzyil-islam-toplumunun-fay-hatlari/ https://www.acikpencere.com/arastirma-alanlari/yedinci-yuzyil-islam-toplumunun-fay-hatlari/#respond Thu, 05 Jan 2023 08:08:23 +0000 https://www.acikpencere.com/?p=18893 Özet

Silm-(selm) kökünden türeyen ve teslim olmak, kurtuluşa ermek manasına gelen İslâm, Allah’ın Hz. Muhammed (s.a.v.) vasıtasıyla tüm insanlığa gönderdiği son dindir. İbrahimî dinlerden birisi olan İslâm, 610 yılında Mekke’de vahiy meleği Cebrail’in (as) Hz. Peygamber’e (s.a.v.) ilk vahyi getirmesi ile başlamıştır. Günümüzde dünya çapında en büyük dinlerden birisi olan İslâm’ın yaklaşık 1,8 milyar inananı bulunmaktadır. Yazıda, miladi yedinci yüzyılda meydana gelen gelişmeler, toplumun fay hatlarını dikkate alarak sosyal, kültürel ve siyasal vb. perspektiflerden değerlendirilecektir. Amacımız okuyucunun cahiliye dönemi öncesi ve sonrası toplumsal değişimleri algılamasına vesile olmaktır. Öncelikle yedinci yüzyıl İslam dünyası ve onu çevreleyen fiziki coğrafya üzerinde durulacak ardından bu yüzyılda meydana gelen siyasi ve kültürel gelişmeler aktarılacaktır.

Anahtar Kelimeler: Fay Hatları, Toplum, Hz. Muhammed (sav), Cahiliyye, İslam.

Abstract

Islam, which derives from the root silm-(selm) and means surrender and attaining salvation, is the name of Allah’s Prophet. It is the last religion that he sent to all humanity through Muhammad. Islam, one of the Abrahamic religions, was sent to the Prophet by the angel of revelation Gabriel in 610 in Mecca. It started with the first revelation to the Prophet. Today, Islam, one of the largest religions in the world, has approximately 1.8 billion followers.In the article, the developments that took place in the seventh century AD, taking into account the fault lines of the society, social, cultural and political etc. perspectives will be evaluated. Our aim is to enable the reader to perceive the social changes before and after the period of ignorance. First of all, the seventh century Islamic world and the physical geography surrounding it will be emphasized, and then the political and cultural developments that took place in this century will be conveyed.

Keywords: Fault Lines, Society, Hz. Muhammad (pbuh), Jahiliyyah, Islam.

]]>
https://www.acikpencere.com/arastirma-alanlari/yedinci-yuzyil-islam-toplumunun-fay-hatlari/feed/ 0
Akademik Pusula: İnsan Genom Projesi Nedir? https://www.acikpencere.com/projeler/akademik-pusulaa/akademik-pusula-insan-genom-projesi-nedir/ https://www.acikpencere.com/projeler/akademik-pusulaa/akademik-pusula-insan-genom-projesi-nedir/#respond Mon, 02 Jan 2023 09:44:06 +0000 https://www.acikpencere.com/?p=18937 Bu hafta insanlık tarihindeki en büyük keşiflerden biri olan İnsan Genom Projesi’nden bahsedeceğiz. İnsan vücudundaki kalıtsal bilginin tamamına ‘’genom’’ adı verilmektedir.1990 ile 2003 yılları arasında yürütülen İnsan Genom Projesi farklı ülke ve kurumların iş birliğiyle yürütülen en büyük biyolojik araştırma projesidir. Projenin amacı DNA’mızı oluşturan baz çiftlerini belirlemek, insan genomunun tüm genlerini fiziksel ve işlevsel açıdan tanımlamak ve gen haritasını çıkararak genetik yapıyı belirleyen şifreleri çözümlemektir. Bir insan inşa etmek için kullanılan bu şablona insanın genetik talimat kitabı da diyebiliriz. İnsan Genom Projesi sonucunda insan genlerinin 21.300 kadarı ortaya çıkarılmıştır. Bu araştırmayla hastalıkların genetik sebepleri saptanarak son derece etkili teşhis ve tedavi yöntemleri geliştirilebilir ve insanların bireysel genetik yapılarına göre sağlık ihtiyaçlarının daha iyi anlaşılması sağlanabilir.

]]>
https://www.acikpencere.com/projeler/akademik-pusulaa/akademik-pusula-insan-genom-projesi-nedir/feed/ 0
İbn Haldun’un ve Emile Durkheim’ın Toplum Açıklamalarının Karşılaştırılması https://www.acikpencere.com/arastirma-alanlari/beseri-bilimler/ibn-haldunun-ve-emile-durkheimin-toplum-aciklamalarinin-karsilastirilmasi/ Tue, 27 Dec 2022 06:48:25 +0000 https://www.acikpencere.com/?p=18768 Öz: Bu çalışmanın amacı, İbn Haldun’un Bedevi-Hadari toplum ayrımı ile Emile Durkheim’ın Organik ve Mekanik toplum tanımı başta olmak üzere iki düşünürün toplum üzerine ifadelerinin yan yana getirilmesi, bu yolla karşılaştırılmalarına katkı sağlamaktır. Dönem olarak önce gelmesi ve günümüz sosyoloji biliminin metotlarını tam olarak paylaşmaması dolayısıyla ilkin İbn Haldun’un toplum bilimi alanında genel yargılarından bahsetmek, düşünce biçimini anlamak açısından faydalı olacaktır. Ardından iki düşünürün metotları karşılaştırılacak ve toplum tipi ayrımları başta olmak üzere karşılıklı alıntılarla okura çapraz okuma deneyimi sunulmaya çalışılacaktır. En nihayetinde metnin ulaşacağı yargı, iki düşünürün ortaya koyduğu ifadelerin yadsınamaz ölçüde benzerlikler taşıdığıdır.

Anahtar Sözcükler: İbn Haldun, Emile Durkheim, Toplum Teorileri, Bedevi-Hadari Toplum, Organik-Mekanik Toplum

Comparison of Ibn Khaldun’s Bedvi-Hadari and Emile Durkheim’s Organic-Mechanical Society Explanations

Abstract: The aim of this study is to bring together the statements of Ibn Khaldun and Emile Durkheim on society, especially Ibn Khaldun’s Bedevi-Hadari society distinction and Durkheim’s definition of Organic and Mechanical society, and to contribute to their comparison in this way. Since he comes first as a period and does not fully share the methods of today’s sociology, it will be useful to talk about Ibn Khaldun’s general judgments in the field of social science first in order to understand his way of thinking. Then, the methods of the two thinkers will be compared and the cross-reading experience will be presented to the reader with mutual quotations, especially on the distinctions of society type. The judgment which the text will reveal is that; the statements put forward by the two thinkers bear undeniable similarities.

Key Words: Ibn Khaldun, Emile Durkheim, Society Theories, Bedevi-Hadari Society, Organic-Mechanical Society

]]>
AP Seminerleri: Osmanlı’da Tatlı Kültürü https://www.acikpencere.com/projeler/etkinlikler/ap-seminerler-osmanlida-tatli-kulturu/ https://www.acikpencere.com/projeler/etkinlikler/ap-seminerler-osmanlida-tatli-kulturu/#respond Wed, 21 Dec 2022 10:04:43 +0000 https://www.acikpencere.com/?p=18961 “Osmanlı’da Tatlı Kültürü” başlıklı Açık Pencere Seminerl, 25 Aralık günü gerçekleştirildi. Saat 17.30’da, konuyla ilgili derin bilgisiyle tanınan Uzman Tarihçi Yasin Saygılı’nın rehberliğinde Taksim Mephisto Cafe’de düzenlediğimiz bu özel etkinlik, katılımcıların ilgisini çekti.

Yasin Saygılı Hoca, Osmanlı İmparatorluğu’nda tatlıların toplumsal ve kültürel rolünü derinlemesine ele aldı. Etkinlik boyunca, Osmanlı insanlarının tatlılarla olan ilişkisini anlamak ve tarihi lezzetlerin toplum üzerindeki etkilerini keşfetmek amacıyla katılımcılar ile keyifli bir sohbet gerçekleştirildi. Aynı zamanda en önemli Osmanlı tatlılarından olan lokum ikramının gerçekleştiği etkinlik böylece son buldu.

]]>
https://www.acikpencere.com/projeler/etkinlikler/ap-seminerler-osmanlida-tatli-kulturu/feed/ 0
Akademik Pusula: Anakronizm Nedir? https://www.acikpencere.com/projeler/akademik-pusulaa/akademik-pusula-anakronizm-nedir/ https://www.acikpencere.com/projeler/akademik-pusulaa/akademik-pusula-anakronizm-nedir/#respond Tue, 20 Dec 2022 09:41:35 +0000 https://www.acikpencere.com/?p=18934 Akademik Pusula’da bu hafta anakronizm kavramını ele alacağız. Anakronizm basitçe tarih yanılgısı şeklinde açıklanabilecek, Türkçe’ye Fransızca’dan geçmiş olan bir terimdir. Anakronizm kişi, nesne veya olayların kendi gerçek zaman ve mekanlarından kopartılıp farklı bir zamana oturtularak değerlendirilmesidir. Bu değerlendirmeler yanlış anlaşılmalara veya değerlendirmelere neden olabilir çünkü tarihi olaylar ve kişiler kendi mensup oldukları zamanın dışına çıkartıldıklarında anlamlarını ve özlerini kaybetmektedirler. Tarihçilerin bugünden hareketle geçmiş olayları değerlendirmeleri ve bu değerlendirmelerde günümüz algı ve değerlerini kullanmaları tarihçilikte yapılan en meşhur anakronizmlerdendir. Osmanlı Devletin’deki kardeş katli meselesi de bu anakronizmlerin en meşhur örneklerindendir. Günümüz algısıyla düşündüğümüzde vahşi ve barbarca gelen bu olay, 1400lü yıllarda dünyanın hemen hemen her yerinde var olan ve devletlerin devamlılığında vazgeçilmez bir unsur olara görülen bir uygulamaydı. Akademik Pusula’da bu hafta “anakronizm” kavramını ele aldık Önümüzdeki Bölüm görüşmek üzere.

]]>
https://www.acikpencere.com/projeler/akademik-pusulaa/akademik-pusula-anakronizm-nedir/feed/ 0
Üçüncü Nesil Biyoyakıt Mikroalglerden Transesterifikasyon Yöntemi İle Biyodizel Eldesi https://www.acikpencere.com/arastirma-alanlari/yasam-bilimleri/biyoyakit-mikroalglerden-transesterifikasyon-yontemi/ Sat, 03 Dec 2022 13:35:43 +0000 https://www.acikpencere.com/?p=8278 ÖZET 

Enerji, her zaman insanlık tarihinin en önemli konularından biri olmuştur. Enerjiye olan talep, Dünya nüfusunun da hızla artmasıyla paralel bir şekilde artış göstermektedir. Günümüzde enerji ihtiyacının %80’i fosil yakıtlardan karşılanmaktadır. Ülkeler, artan iklim krizi ve fosil yakıt depo rezervlerindeki azalma ile alternatif enerji kaynaklarına yönelmiş durumdadır. Yenilenebilir enerji kaynaklarından biri olan biyodizelin üretiminde hammaddenin büyük çoğunluğunun tarım ürünü olması biyodizel üretiminde çeşitli kısıtlamalar meydana getirmektedir. Son zamanlarda bu kısıtlamaları ortadan kaldırabilmek için biyodizel üretiminde tarım ürünleri kullanmak yerine farklı alternatifler geliştirilmeye yönelik çalışmalar devam etmektedir. Bu çalışmalar neticesinde üçüncü nesil biyoyakıt olan mikroalglerin de biyodizel üretiminde kullanılabileceği görülmektedir. Biyodizel üretiminde kullanılan çeşitli yöntemler arasında mikroalglerin biyokütle lipit üretiminin yüksek olması ve aynı zamanda çevre dostu olması dikkat çekmektedir.

Anahtar Kelimeler: mikroalg, biyodizel, yenilenebilir enerji, üçüncü nesil biyoyakıt

ABSTRACT

Energy has always been one of the most important issues in human history. The demand for energy is increasing in parallel with the rapid increase in the world population. Today, 80% of energy needs are met from fossil fuels. Countries have turned to alternative energy sources with the increasing climate crisis and the decrease in fossil fuel storage reserves. The fact that the majority of the raw material in the production of biodiesel, which is one of the renewable energy sources, is agricultural product, creates various restrictions in biodiesel production. In order to eliminate these restrictions, studies have been continuing to develop different alternatives instead of using agricultural products in biodiesel production. As a result of these studies, it is seen that microalgae, which is a third-generation biofuel, can also be used in biodiesel production. Among the various methods used in biodiesel production, the high biomass lipid production of microalgae and its environmental friendliness are noteworthy. 

Keywords: microalgae, biodiesel, renewable energy, third generation biofuel

GİRİŞ

Günümüzde iklim ve enerji krizi, küresel bir problem halini almış bulunmaktadır. Küresel ölçekte kullanılmakta olan fosil yakıtlar her geçen gün atmosfere salınmakta olan karbondioksit oranını arttırarak küresel ısınmayı tetiklemekle beraber iklim ve enerji krizi sorununu da günden güne derinleştirmektedir. Karbon salınımını azaltmak için fosil yakıtların yerine yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımına yönelmek gerekmektedir.

Yenilenebilir enerji türleri güneş, rüzgâr, jeotermal, hidroelektrik, biyokütle, dalga, gelgit ve hidrojen enerjisi olarak sınıflandırılabilir. Ham petrol fiyatlarının ve küresel ısınmanın her geçen gün daha büyük bir boyuta ulaşması ile biyokütle enerjisine verilen önem de artmaktadır. Yenilenebilir enerji kaynakları sınıfında yer alan biyokütle enerjisi, fosil kaynaklara iyi bir alternatiftir. Biyokütle enerjisinin alt başlıklarından biri de biyodizeldir. 

“Biyo” kelimesi,yakıtın canlı kaynaklı (hayvansal ve bitkisel yağlar) olduğunu; “dizel” ise motorlu dizel taşıtlarda kullanımını ifade etmektedir (Özdemir&Mutlubaş.2016). Biyodizel ham maddesi; yağlı tohum bitkileri (kolza, ayçiçeği, aspir, soya…), hayvansal yağlar veya atık yağlardır. Biyodizel,diğer yenilenebilir enerji kaynaklarına nazaran üretiminin daha az maliyetli olması ve kolay olmasından kaynaklı olarak her geçen gün daha da yaygınlaşmaktadır.  

Biyokütle enerjisi ile elde edilen biyoyakıtların sıvı formunda olan şekli biyodizeli, ilk olarak Rudolf Diesel kullanmıştır. Biyodizel genel olarak tarımsal ürünlerin atıklarından ve bitkisel yağlardan elde edilir. Diesel, ilk olarak fıstık yağını kullanarak biyodizel eldesi üretmiştir (Knothe ve diğerleri, 2005). 

Motorlu dizel taşıtlarda biyodizel kullanımı için özellikle iki alanda çalışmalar yapılmaktadır. Bunlardan ilki kaliteli yakıt üretebilmek amacıyla yakıt özelliklerinin iyileştirilmesi; ikinci alan ise motor tipi değişikliğidir. Kaliteli yakıt üretimi için biyodizel üretiminde kullanılacak yağların viskozitelerinin azaltılması gerekmektedir. Viskozitelerin azaltılmasında kimyasal yöntemler kullanılmaktadır. Kullanılan kimyasal yöntemler; seyreltme, mikroemülsiyon oluşturma, piroliz ve transesterifikasyon (iç ester değişim reaksiyonu) ‘dur. 

Bu dört yöntemin içerisinde en yaygın olarak kullanılan transesterifikasyondur. “Transesterifikasyon yöntemi, trigliserit molekülünün alkol ve baz ile reaksiyona girerek, yağ esterleri ve gliserin oluşum süreci olarak tanımlanır.” (Özdemir&Mutlubaş.2016). Biyodizel üretimi bu yöntem ile gerçekleştirilir. Ayrıca petrolden elde edilen dizelin kalitesinin arttırmak amacıyla da belli oranlarda dizel-biyodizel karışımı yapılabilmektedir.

B20-(%20 Biyodizel-%80 Dizel) 

B40-(%40 Biyodizel-%60 Dizel) 

B60-(%60 Biyodizel-%40 Dizel) 

B80-(%80 Biyodizel-%20 Dizel) 

B100-(%100 Biyodizel)

Bu işlemin yapılmasındaki amaçlardan biri karbon salınımını düşürmektir.

Mikroalglerden Biyodizel Üretimi

Üçüncü nesil biyoyakıt grubunda yer alan mikroalglerden biyodizel üretme çalışmaları günümüzde hızla artış göstermektedir. Dünya’da yaklaşık olarak elli bine yakın mikroalg türü bulunmaktadır (Frac,2010). Mikroalgler, biyodizel üretiminde kullanılan diğer tarımsal ürünlere göre daha üstün özelliklere sahiptir. 

 Yağlı bitkilerden 5-30 kat daha fazla hızda büyüyebilirler (Teo,2014). Basit hücre yapısına sahip mikroalgler; içerdikleri yüksek lipit oranı ile (%80) gıda dışı biyoyakıt için iyi bir örnektir (Um,2019).  Potansiyel enerjiyi bünyelerinde tutma özelliğine sahiptirler ve fotosentez ile bir yılda ürettikleri biyokütle,Dünya’da üretilen biyokütlenin %40’ına denk gelmektedir (Cheng vd.2013). Üretilen bu biyokütleyi biyodizele dönüştürmek mümkündür. Aşağıda bazı bitki ve mikroalglerin yağ verimi (L/ha) ve gereksinim duyulan arazi alanları (Mha) karşılaştırılmıştır.

Biyodizelin Üretim Aşamaları

Mikroalglerden biyodizel üretimi için çeşitli yöntemler vardır. Öncelikle çevrede var olan mikroalglerden örnek alınır. Alınan örnekler seyreltme yöntemi veya tek hücre izolasyonu yöntemi ile izolasyona tabii tutulur. Daha sonra mikroalglerin moleküler ve morfolojik analizleri yapılır. Yetiştirme ve hasat prosedürüne uygun bir şekilde yetiştirilip, hasat edilen mikroalgler; transesterifikasyon ve lipit ekstraksiyonu işlemlerinden geçerek biyodizel üretilir. Mikroalglerden biyodizel üretim aşamaları şematik diyagramı aşağıda verilmiştir.

Transesterifikasyon Yöntemi ile Mikroalglerden Biyodizel Üretimi

Hasat edilen mikroalglerden çıkarılan yağlar yüksek viskoziteye sahip olduğu için direkt olarak biyodizel formunda kullanılamaz. Yüksek viskozitenin düşürülebilmesi için transesterifikasyon yöntemi kullanılır. Uygun katalizörler seçilerek trigliseritler alkol ile tepkimeye girer. Bu tepkimede genellikle hem verimli hem de ucuz olmasından kaynaklı olarak metanol kullanılır. 

Üç metanol molekülü, üç yağ asidi uygun bir katalizör yardımıyla tepkimeye girerek tepkime sonucunda bir molekül gliserol ve bir molekül biyodizel açığa çıkar. Bu tepkimede atık ürün ise gliseroldür. Atık ürün gliserol kozmetik endüstrisinde veya farmasötik olarak kullanılabilir. Tepkime üç aşamada gerçekleşir. İlk aşamada trigliseritler önce digliserite daha sonra monogliserite dönüştürülür. Son ürünler ise üç yağ mol asidi metil ester ve bir mol gliseroldür. Biyodizel üretimi için altı mol metanol ile bir mol gliserit tepkimeye sokulur. Bu aşama ile biyodizel üretilir ve verimliliği de %95’in üzerine çıkarılmaya çalışılır. (Frac ve ark.,2010). 

SONUÇ VE ÖNERİLER 

Günden güne artan enerji ihtiyacı ve talebi ile fosil yakıt rezervlerinin de tükeniyor olması her geçen gün yenilenebilir enerji kaynakları arayışını da arttırıyor. Dünya küresel ısınmanın tehditi altındayken yapılan önemli çalışmalardan biri de sera gazı emisyonlarını minimize etmektir. Bu doğrultuda yenilenebilir enerji kaynaklarından olan biyodizel ön plana çıkmaktadır.

Mikroalglerden biyodizel eldesi üretmek için kullanılan transesterifikasyon yöntemi birçok avantaj sağlamakla birlikte mikroalglerin yetiştirilmesinden hasadına kadar olan süreçlerin maliyetinin yüksek olması sebebiyle ticari boyutta biyodizel üretimine geçişte zorluklar yaşanmaya devam etmektedir.

Bu makalede yalnızca mikroalglerden transesterifikasyon yöntemi ile biyodizel üretimi tekniklerine kuramsal temelde yer verilmiştir. Biyodizel üretimi ile ilgili farklı teknik ve yöntemler olup, hepsinin birlikte incelendiği bir makale yazılabilir.

 

 

KAYNAKÇA 

  • Cheng, R., Ma, R., Li, K., Rong, H., Lin, X., Wang, Z., Yang, S., Ma, Y., 2012. Agrobacterium tumefaciens mediated transformation of marine microalgae Schizochytrium, Microbiological Research, 167, pp. 179– 186
  • Frac, M., Tys, S.J., Tys, J., 2010. “Microalgae for biofuels production and environmental applications”: A review. , African Journal of Biotechnology, 9 (54), pp. 9227-9236.
  • Knothe G., Van Gerpen Jon, Krahl Jon Van. The biodiesel handbook. AOCS Publication; 2005.
  • Onay, M., 2015. Bio-fuel production from microalgae.
  • Özdemir, Zafer., Ö., Mutlubaş, H. (2016). Biyodizel Üretim Yöntemleri ve Çevresel Etkileri. Kirklareli University Journal of Engineering and Science 2. 129-143
  • Teo, C. L., Idris, A., 2014. Rapid alkali catalyzed transesterification of microalgae lipids to biodiesel using simultaneous cooling and microwave heating and its optimization, Bioresource Technology, 174, pp. 311–315.
  • Um, B. H., Kim, Y. S., 2009. Review: a chance for Korea to advance algal-biodiesel technology J. Ind. Eng. Chem., 15 , pp. 1–7. 
]]>
Modern Mimarlıkta 5 İlke Ve Villa Savoye https://www.acikpencere.com/arastirma-alanlari/beseri-bilimler/modern-mimarlikta-5-ilke-ve-villa-savoye/ Sun, 20 Nov 2022 14:57:22 +0000 https://www.acikpencere.com/?p=8130 Özet

19 yy. Endüstri devrimi sonrası değişen yaşam biçimleri ve yeni kent ihtiyaçlarına cevap olarak yeni dünyanın yeni mimarlığı felsefesiyle modern mimarlık akımı doğmuştur. Mimarlar süsleme ve tarihçiliği reddedip ekonomik ve seri yapım teknikleriyle, işlev öncelikli yeni Üslup ve biçim arayışlarına girmiştir. Bu arayışların öncülerinden olan La Corbusier ‘’Ev, yaşamak için bir makinedir’’ aforizması ve ‘Yeni bir mimarlığa doğru 5 ilke’ manifestosu modern mimarlığın genel hatlarını çizmiştir. 5 ilke; ‘Pilotiler, yatay bant pencereler, serbest cephe, serbest plan ve çatı bahçesi’ şeklindedir. Farklı çalışmaları olsa da genelde konut yapılarında çalışan Le Corbusier’in en ünlü yapılarından biri olan Villa Savoye bu akımın mihenk taşlarındandır. Le Corbusier’in modern mimarlığın karşılığı olarak yaptığı Villa savoye 5 ilkenin karşılığının somut bir örneği olarak modern mimarlıkta önemli bir yer kaplamaktadır. Bu çalışma Villa Savoye’nin 5 ilkeye nasıl uyduğunun ve yapının mimarlık tarihi içerisindeki yeri ve öneminin değerlendirilmesi konusu üzerinden kaleme alınmıştır.

Anahtar kelimeler: le corbusier, villa savoye, modernizm, modern mimarlık

Giriş

İnsanoğlu tarih boyunca çevreye uyum sağlarken aynı zamanda çevresini etkileyen, değiştiren, biçimlendiren kültürel toplumsal bir varlıktır. İnsan içinde yaşadığı mekânı; bulunduğu zamana, kültüre ve coğrafyaya bağlı olarak şekillendirir. Bu nedenle mimarlık ürünü yapıldığı çağı, coğrafyayı ve kültürü yansıtır.

Tarihte 19. Yüzyıl, insan yaşamına yön veren dönüm noktalarındandır. Sanayi devrimiyle makineleşme çağının başlaması ve seri üretime geçilmesi; fabrikaların olduğu kentlerde işçi ihtiyacını doğurmuş, bununla birlikte köyden kente göçler yaşanmaya başlanmıştır. Kentlerin artan nüfus sorununa çözüm bulmak ve yeni çağın dinamiklerini ifade etmek adına tasarımcılar, tasarımlarına farklı çözümler ve düşünceler aramış, bu şekilde çeşitli sanat, düşünce ve mimarlık akımları ortaya çıkmıştır. Bulundukları dönemin sosyal, siyasi ve ekonomik gelişmeleri,akımların ilkelerinin belirlenmesinde etkili olmuştur. Bu değişimler ve yeni biçim arayışları ‘modern’ olarak adlandırılan yeni bir mimarlık akımının ortaya çıkmasına neden olmuştur. Modern felsefenin temel göstergesi akıl ve bilginin teknolojiyle birlikte kullanımıdır.

TDK’ye göre modern; “ Çağdaş (bugün )”anlamına gelirken, modernizm, çağdaşlaşma akımı olarak tanımlanır. Modern mimarlık sıklıkla çağdaş mimarlık (bugünkü dönem) anlamında kullanılsa da modern mimarlık 20 yy. modernizm akımını ifade eden özel bir anlam taşır.

Modern tanımı kavram olarak “eski“ ile “yeni“ arasındaki geçişi ifade etmektedir.Bu durum gelişmiş toplumların hayat tarzlarına yansımasının yanı sıra çoğunlukla bilim, kültür ve sanat alanlarında etkin olmuştur. Modernliğe asıl önem kazandıran özelliği, kendisinden önceki her türlü geleneksel sistemden tümüyle farklı bir strüktür oluşturması ve benzersiz olmasıdır (Kahya, 2017).

20 yüzyılın mimarlık anlayışını yansıtan modern mimarlığın kesin tarihlerde başlangıç ve sonunun olmamasına rağmen 1900-1925 yılları arası erken modernizm, 1925-1940 yılları arasında ise modernizm dönemi olarak kabul edilir.  Türkiye’de ise bu akımın etkilerini Osmanlı’nın son dönemlerinde görmeye başlarken, Cumhuriyetle birlikte etkisini arttırarak devam eder (Bektaş, 2022).

Bu çalışmada modern mimarlık akımının öncülerinden Le Corbusier’in tasarladığı Villa Savoye’nin modern mimarlığın 5 ilkesi üzerinden mimarlıktaki yeri ve anlamının incelenmesi amaçlanmıştır.

Modern Mimarlık ve Le Corbusier

1750’lerde sanayi devrimi ile başlayan yaşama biçimi, ilişkileri, kentleşme, yeni ve büyük boyutlu yapı tiplerine duyulan gereksinim ve teknolojinin gelişmesi; eskinin dış cephe bezemeleri, süsleme ve tarihçiliğinden uzaklaşıp ekonomik ve seri yapım teknikleriyle  işlevin önceliklendirildiği ‘modern’ olarak adlandırılan yeni bir mimarlık arayışına kapı araladı. Teknolojinin gelişmesi yeni yapı malzemeleri ile yeni yapım tekniklerinin bulunmasına sebep olurken, yeni malzemeler ve hızlı üretim modern mimarinin hızla yayılmasına sebep olmuştur.

İsviçre doğumlu Fransız asıllı asıl ismi Charles-Edouard Jeanneret-Fris olan Le Corbusier 20. yüzyılın önemli mimarlarındandır. Mimarlık ile ilgili yazılı ve uygulamalı eserler bırakmıştır. Le Corbusier Bir Mimarlığa Doğru kitabında yaşadığı dönem ile ilgili, “Modern toplum gerçekten her şeyi yeniden gözden geçirme durumundadır; makine her şeyi altüst etti, gelişim yüzyıl içinde yıldırım gibi bir hız kazandı; süregelen alışkanlıklarımızın, araçlarımızın, çalışmalarımızın üzerine bir daha hiç açılmamak üzere bir perde kapandı; önümüzde engin bir alan açılmakta ve tüm dünya gücünü buraya seferber etmektedir.” demektedir. Bu sözlerden de anlaşılacağı üzere Le Corbusier; tüm dünyanın bu yenilik arayışı içerisinde bir şeyler keşfetmekte olduğunu düşündüğü gibi, kendisi de yaşadığı dönem sürekli bir arayış ve yenilik içerisindedir. Bu değişikliklerle birlikte insanların yaşam alanlarında da farklılaşma arayışına girme istekleri kaçınılmaz olmalıdır. Bu yaklaşım o güne kadar süregelen tasarım standartlarının da belirli açılardan tekrar ele alınmasını gerektirecektir. Standartlar mantığın, çözümlemenin ve ayrıntılı bir incelemenin sonucunda açığa çıkmalı ve ortaya iyi konmuş bir sorunu temel almalıdır. “Mimarlık plastik buluş, düşünsel kurgu, üst düzeyde matematiktir.” Corbusier’e göre standartlar ekonomik ve toplumsal bir gereksinimdir, bir standartın belirlenmesi, o konuda işlevsel ve akla yatkın tüm olasılıkların ayrıntılı olarak incelenip; işlevini en iyi yerine getirebilecek olanın, en verimli olanın, araç -gereç, el emeği, malzeme, sözcük, biçim, renk ve ses bakımından en az iş gerektiren tipin çıkarılmasıdır (Bektaş, 2022).

Le Corbusier’in modern mimarlık ilkeleri ve karşılıkları şu şekildedir:

İlke 1: Pilotis: Bina kütlesini zeminden yükselten pilotiler (Kahya, 2017).

Yerden kopma, bir yapının yere temas etmeden belli elemanlar ile yerden koparılmasıdır. Zemin katı kamusal a bırakma imkânı tanır. Yapıyı zeminin nem ve rutubetinden koparır.

İlke 2: Serbest Plan: Mekânı bölen duvarların taşıyıcı kolonlardan ayrı tasarlanabilmesi mümkün olan planlama sistemi (Kahya, 2017).

Diğer adıyla açık plan anlayışı, tasarlanan yapının plan şemasında az sayıda bölücü olması ve iç mekanların arasında geçişleri engellemeyen bölücüler kullanılmasıdır. Bu şekilde taşıyıcı duvar olmamasının avantajı olarak duvarların taşıyıcıdan bağımsız tasarlanan bilmesidir.

İlke 3: Serbest Cephe: Serbest plan şemasının dikey düzlemde cepheye yansıyan hali (Kahya, 2017).

Serbest Cephe Anlayışı, yapın cephesinin esnek ve taşıyıcılardan bağımız tasarlanmasıdır. Betonarme sistemini potansiyellerini kullanmak adına cepheyi taşıyıcıdan bağımsız tasarlamayı amaçlar. Burada hem eskinin açıklık geçme durumuna bağlı olarak cephe tasarlanmasına karşı yeni betonarme sistemde taşıyıcıdan bağımsız açıklık açabilme potansiyelini kullanır ve eskiyi bu şekilde eleştirir.

İlke 4: Yatay ve uzun bant pencereler (Kahya, 2017).

Yatay geniş yırtıklar, yapının cephe kısmında bulunana açıklıkların yatay ve uzunlamasına olması ayrıca yapının geçirgenliğidir. Gene betonarmenin açıklık açabilme kısıtına karşı gelebilmesinin daha doğrusu bugünün malzemesinin potansiyellerini kullanabilmek adına bugünün malzemesi ve sisteminin potansiyellerini kullanarak yüceltilmesi anlamını da taşır.

İlke 5: Çatı bahçesi: yapının zeminde kapladığı alan geri kazanılır (Kahya, 2017).

Çatı bahçesi, yapının çatı kısmının ek bir mekân olarak değerlendirilmesi ve bahçe olarak kullanılmasıdır. Çatı bahçeleri kent içinde zemindeki parselden kaybedilen alanı tekrar kazanmak için ve betonu nemli tutarak daha fazla çalışmasını önlemek adına çatının bir kısmını toprak ile örtülüp bitkilendirme yapılabilmesidir.

La Corbusier farklı yapı türleri eserleri olsa da genelde konut yapıları üzerine yoğunlaşmıştır. Modern mimarlık manifestosunun karşılığı olarak hayata geçirdiği eseri Villa Savoye ’dir.

Villa Savoye

Villa Savoye Paris’in 33 km dışında Poissy adlı bir kasabada yapımına 1929 yılında başlanmış, 1931 yılında tamamlanmıştır. Le Corbusier modern mimarlığın ilk ürünlerinden olan bu yapı için; “Bu villa müşterileri için önyargı, antik veya modern algılardan tamamen uzak, son derece sade ve yalın tasarlandı.” şeklinde ifade kullanmıştır. Bu tasarım anlayışı, Villa Savoye ’un en büyük karakteristik özelliklerinden biridir. Villa Savoye, klasik mimarlığın gerekli olan değerleri ile makine çağının bir paradigması şeklinde ‘Mimarlığın Beş İlkesi’ olarak ortaya konulan ilkeleri sağlayacak şekilde inşa edilmiş bir yapıdır (Özcan; Ürük, 2019).

Le Corbusier, Villa Savoye’u anlatırken havada asılı duran yatay yırtıklarla delinmiş bir kutu şeklinde ifade eder. Havada asılı durarak yerle temas etmeme fikrini iç mekâna da taşımıştır. Böylece Villla savoye‘da le Corbusier’in tasarıma bütüncül yaklaşım anlayışını da görürüz.

     
Şekil 1: Villa Savoye, Poissy, Fransa, 1929          Şekil 2: Villa Savoye spiral merdiven

Modernizm anlayışına uygun basit ve yalın kütle kurgusuna sahip yapının kütle kurgusu; yerden koparılıp havada duran Kare bir kütlenin pilotiler  üzerine oturtulması şeklindedir.

Pilotiler(kolonlar) arası mesafe rampa ve garaj açıklığına uygun bir şekilde 5 metredir. Yapının düşey sirkülasyonunu planın merkezinde yer alan ve zeminden 1. kata çıkan az eğimli rampayla spiral bir merdiven sağlamaktadır. Rampa katlar arası sürekliliği sağlarken sirkülasyonda esneklik sağlamaktadır Ayrıca heykelsi bir görüntü yakalamak için özellikle spiral merdiven tercih eden le Corbusier bu şekilde yaşanacak alanları da arttırmıştır.

 

Yapıda taşıyıcı görevi gören pilotileri duvarların arasına saklamak yerine bir tasarım girdisi olarak özellikle açıkta bırakılmış ve duvarlarının taşıyıcıdan bağımsız bir şekilde tasarlanmasına imkân tanımıştır. Bu sayede serbest plan çözümlemesi yapmıştır.

Yapının cephesi, pilotiler aksından taşırılarak taşıyıcıdan bağımsız açıklık geçebilme imkânı kazanmıştır. Bu sayede yapının cephe kurgusu taşıyıcıdan bağımsız tasarlanıp serbest cephe olarak nitelenmiştir.

Taşıyıcı kısıtı olmaksızın yapı boyunca devam eden yatay bant pencereler pilotiler üzerinde duran kütlenin düşeyliğini vurgularken, içerden dışarıya bakan kesintisiz bir manzara seyri ve doğal ışığın yapının merkezine kadar nüfuz edebilmesini sağlar. Bu sayede iç mekânın dışarıyla güçlü bir ilişkisi sağlanmış olur. Pencereler yatay kayar sisteme sahipken, çerçeveleri cephe yüzeyinden dış kenardan montelidir. Bu şekilde Durağan kütlenin en az girinti ile kesintisiz sade görünümü zedelenmemiştir.

Yapıda çatı bahçesi ile teras arasında olan kesintisiz rampa katlar arasındaki sürekliliği sağlarken, terasın oturma alanı ile birleştirilmesi doğa ile iç içe olmasını sağlamıştır. Le Corbusier’e göre yaşama alanlarının toprağın neminden korunması ve geniş açıda manzara seyri vermesi nedeniyle zeminden yükseltilmesi gerekmektedir. Le Corbusier Savoye ailesiyle yapının ilk görüşmelerinde, aileyi daha kolay yapılacağını söyleyerek zor ikna ettiği düz çatısındaki terası bir dış oda gibi tasarlar.

Yapının planlarına baktığımızda; mutfak ve servis odalarını kuzey doğu cephesine, yatak odaları güney doğu cephesine, salon batı cephesine, teras ise güney batı cephesine bakacak şekilde konumlandırılmıştır. Malzeme olarak genelde beton, cam ve metal kullanılmıştır (Kahya, 2017).

Villa Savoye; Pürizm ’in başyapıt örneklerindendir. Cephesinde ve iç mekânında da pürizm akımının etkilerini taşır. Bembeyaz bir kütleden oluşan cephe, pilotiler sayesinde yükseltildiği için uzaktan bakıldığında havada süzülüyormuş hissi yaşatırken, Birbiri içerisine giren iç mekanlarının yanında sadece giriş alanı yapının dış görünüşüne tezat olarak ziyaretçiye heykelsi bir atmosfer yaşatır(Kan, 2020).

Villa Savoye UNESCO tarafından Dünya Miras Listesi’ne eklenmiştir.

Sonuç:

İnsanlık süregeldiği tüm zamanlarda içinde bulunduğu mekânı; yaşadığı çağa, coğrafya ve kültüre göre şekillendirme eğilimindedir. Endüstri devrimi sonrası, makineleşme ve seri üretimin getirdiği yeni yaşam biçimleri ,yeni ihtiyaçlar, akıl ve bilginin teknolojiyle birlikte kullanımının verdiği potansiyeller modern olarak adlandırılan yeni dünyanın yeni yaşamı anlayışını yaygınlaştırılmış ve modern mimarlığın doğmasına ön ayak olmuştur.

Modernizmin şekillenmesinde yeni üretim biçimleri ile tüm toplumu içine alan değişim ve biçim arayışları etkili olmuştur. Fransız bir mimar olan le corbusier bu yeni arayışta çok etkili bir isim olmuş ve modern mimarlığın temsilcileri arasında yer almıştır. ‘Ev yaşamak için bir makinedir’ aforizması onun mimarlık felsefesini gösterirken, 1926 da ortaya çıkardığı ‘yeni bir mimarlığa doğru 5 ilke’ manifestosu modern mimarlığın biçimlenmesinin en önemli etkenlerindendir.

“Pilotilerle Yerden kopma, açık plan , serbest cephe,  yatay geniş bant açıklıklar ve çatı bahçesi“ olan bu 5 ilkenin Villa Savoye ’daki karşılığı şöyledir: Ana kütle pilotiler ile yükseltilip zeminde ek mekân bırakılırken, açık plan anlayışı ile mekanlar minimum bölücü kullanılarak ayrılmıştır. Bu kararlarla modernizmin işlev öncelikli tasarım anlayışını da ifade edildiğini görürüz. Serbest cephe anlayışıyla yapının tüm cepheleri geçirgen, serbest olarak tasarlanırken, yatay geniş bant açıklık anlayışıyla da yapı dört bir taraftan yatay ve uzun pencerelerle açılmıştır. Bu karalarla betonarme sistemin tüm potansiyellerini en yalın şekilde ortaya koyması amaçlanmıştır. Eskinin kemer ve eğrisel strüktürlerle açıklık geçmesine karşı yeni taşıyıcı sistemi yöntemlerini olabildiğine düz ve sade şekilde ifade etmek istenmiştir. Çatı bahçesi anlayışıyla yapının çatı kısmı bir bahçeye döndürülmüş ve yaşama alanı olarak tasarlanmıştır. İşlev ve alandan kazanma adına verilmiş olan bu kararda da gene modernizm anlayışının tasarım girdilerine yansıması ifade edilmiştir.

Le Corbusier’in 5 ilkenin tamamına uyan bu tasarımında doğal malzeme tercih etmesiyle modernizmin standartlaşmış sabit malzemeleri tercih etmemiş ve çevre yapılar ile uyumu uygun değildir. Geri kalan tüm özellikleri ile 5 ilkeye uyduğundan modernizmin temsil eden yapılardan biridir. Bir nevi modern mimarlığı ifade etmek için yapılmış bir yapıdır. Modernizmin simge yapılarından oluşu ona sanat eseri özelliği katar bugün UNESCO Dünya Miras Listesi’nde yer almaktadır.

 

Kaynakça

]]>
Osmanlı’da Kahvehane Kültürü ve Yarattığı Toplumsal Etkiler https://www.acikpencere.com/arastirma-alanlari/beseri-bilimler/osmanlida-kahvehane-kulturu-ve-yarattigi-toplumsal-etkiler/ https://www.acikpencere.com/arastirma-alanlari/beseri-bilimler/osmanlida-kahvehane-kulturu-ve-yarattigi-toplumsal-etkiler/#respond Tue, 15 Nov 2022 10:08:46 +0000 https://www.acikpencere.com/?p=19168 Özet

Kahve, Etiyopya’dan çıkıp önce Sufîler aracılığıyla İslam dünyasına yayıldığı düşünülen, daha sonra da dünyanın her köşesine ulaşan bir içecek olmasının yanında aslında bundan çok daha fazlasıdır. Kahve ve kahve tüketiminin bir sonucu olarak ortaya çıkan kahvehaneler, çeşitli coğrafyaların sosyal hayatında çok mühim değişikliklere sebep olmuştur. Kahvehane kültüründen önce sosyal alanı cami ve çarşılardan ibaret olan Osmanlı toplumu, kahvehanelerin yaygınlaşmasıyla adeta seküler bir kamusal alan kazanmıştır. Din, etnisite ve sosyal statü fark etmeksizin bir araya gelen grupların karşılıklı etkilişimine sahne olan kahvehaneler, bir anlamda Osmanlı toplumunun sosyal mobilitesini de arttırmıştır. Her ne kadar yasaklar ve engellemelerle karşılaşsa da, toplum tarafından benimsenen kahvehaneler bütün bu zorlukları aşarak legal kimliğine kavuşmuş ve günümüze kadar ulaşmıştır. Bu makale; kahvehane kültürünün Osmanlı toplumu üzerindeki etkilerini inceleyerek, sebep olduğu köklü değişiklikleri gözler önüne serecektir.

Anahtar Kelimeler: Kahvehane, Kahve, Kamusal Alan, Cafe, Osmanlı, Sekülerleşme

Abstract

Coffee is a beverage that is thought to have originated in Ethiopia and spread to the Islamic world first through Sufis and then to every corner of the world, but it is much more than that. Coffee houses, which emerged as a result of coffee and coffee consumption, have caused significant changes in the social life of various geographies. Ottoman society, whose social space before the coffeehouse culture consisted of mosques and bazaars, gained a secular public space with the spread of coffeehouses. The coffeehouses, which witnessed the mutual interaction of groups coming together regardless of religion, ethnicity and social status, in a sense increased the social mobility of Ottoman society. Even though they faced prohibitions and restrictions, coffeehouses, which were adopted by the society, overcame all these difficulties, gained their legal identity and have survived to the present day. This article will analyse the effects of the coffeehouse culture on Ottoman society and reveal the radical changes it caused.

Keywords: Coffeehouse, Coffee, Public Space, Cafe, Ottoman, Secularisation

]]>
https://www.acikpencere.com/arastirma-alanlari/beseri-bilimler/osmanlida-kahvehane-kulturu-ve-yarattigi-toplumsal-etkiler/feed/ 0
Akademik Pusula: Tutumlar Nedir? https://www.acikpencere.com/projeler/akademik-pusulaa/akademik-pusula-tutumlar-nedir/ https://www.acikpencere.com/projeler/akademik-pusulaa/akademik-pusula-tutumlar-nedir/#respond Tue, 15 Nov 2022 09:38:48 +0000 https://www.acikpencere.com/?p=18931 Bugün tutumlardan bahsedeceğiz. Tutumlar bireysel olarak ele alınıp ölçülürler. Ancak çok sayıda bireyin tutumu ölçüldüğünde bir grup tutumundan söz edilebilir. Tutumlarla ilgili olarak çeşitli deneyler ortaya koyulmuştur. Yapılan bu deneylerden bir tanesi Amerikadadır. Amerikanın çeşitli kentlerindeki restoranlara mektuplar yazılarak Asya kökenli br çiftin rezervasyon yapmak istedikleri belirtilmiştir. Bu insanların restoranlara kabul edilip edilmeyecekleri sorulmuş çoğunda red cevabı alınmıştır. Araştırmacılar daha sonra batılı üst sınıf giysiler giyinmiş olan Asya kökenli bir çift ile birlikte mektupla başvuruda bulundukları lokantalara girmiş ve Asyalı çift mektuplarda red cevabı aldıkları restoranların birçoğunda yemeklerini yiyebilmişlerdir. Bu araştırma insanların tutumlarını biliyor olmanın onların davranışlarını belirlemek için yeterli olmadığını ortaya koymuş ve araştırmacılar insanların hangi koşul ve durumlarda tutumları ile tutarlı davranışlar sergileyecekleri sorusunu yöneltmişlerdir. Bu hafta tutumlardan bahsettik, tekrar görüşmek üzere.

]]>
https://www.acikpencere.com/projeler/akademik-pusulaa/akademik-pusula-tutumlar-nedir/feed/ 0
Akademik Pusula: Kazasker Nedir? https://www.acikpencere.com/projeler/akademik-pusulaa/kazasker-nedir/ https://www.acikpencere.com/projeler/akademik-pusulaa/kazasker-nedir/#respond Mon, 07 Nov 2022 09:09:12 +0000 https://www.acikpencere.com/?p=7941 Bugünkü kavramımız Kazaskerlik. Kazaskerlik kuruluşu ikinci halife Hazreti Ömer zamanına dayanan asli görevi adından da anlaşılacağı üzere askeri ve yüksek seviyeli davalara bakmak olan, Osmanlı adli sisteminde ise bir kimsenin yükselebileceği en yüksek mertebenin ismidir. İsminde asker olmasını sebebi, sultan sefere çıktığında ordu arasındaki davalara bakması için yanında onu götürmesindendir. Osmanlı Devleti’nde resmi olarak bu kurumun kurulması 1. Murat zamanına tekabül etmekle beraber, kurumsal kimliğini Fatih Sultan Mehmet zamanında kazanmış ve Rumeli mertebesi daha yüksek olmak üzere, Rumeli ve Anadolu Kazaskerliği olarak ikiye ayrılmıştır. Görevleri arasında cinayet, hırsızlık ve idam gibi çok ciddi davalara bakmak, savaş zamanı ordu içerisindeki davaları görmek ve diğer şehirlere ve kazalara kadı atamak sayılabilir. Bu hafta Akademik Pusula’da kazasker kavramını inceledik. Bir sonraki bölümde görüşmek üzere.

]]>
https://www.acikpencere.com/projeler/akademik-pusulaa/kazasker-nedir/feed/ 0
Akademik Pusula: İnsani Müdahale Nedir? https://www.acikpencere.com/projeler/akademik-pusulaa/insani-mudahale-nedir/ https://www.acikpencere.com/projeler/akademik-pusulaa/insani-mudahale-nedir/#comments Sun, 31 Jul 2022 11:03:42 +0000 https://www.acikpencere.com/?p=7072 Kuvvet kullanma? Askeri müdahale? Uluslararası ilişkilere ilişkin bir metin okuduğunuzda karşılaşacağınız olası kavramlardan bazıları. Bilindiği üzere uluslararası alandan meşru bir sebep olmadığı sürece kuvvet kullanmak yasaktır. Peki insani müdahale nedir?

Özellikle Soğuk Savaş sonrasında günümüzdeki anlamıyla şekillenen insani müdahale kavramı “bir devletin başka bir devlete karşı, buradaki geniş çaplı insan hakları ihlallerini önlemek için kuvvet kullanmasıdır (Keskin,1998, s.125)”.

Uluslararası ilişkilerde uyuşmazlıkların çözümünde barışçıl yollara öncelik verilmesi gereklidir. Güç kullanımı da içeren insani müdahale insani krizlerin sonlandırılması ve ortaya çıkması muhtemel çatışmaların önlenmesi için gerçekleştirilebilir.

Bir devlet vatandaşlarını soykırım, etnik temizlik, savaş suçları ve insanlığa karşı suçlardan dolayı koruyamıyor veya korumada isteksiz davranıyorsa BM Güvenlik Konseyi kararıyla insani müdahale gerçekleştirmek mümkündür. Ancak insani müdahale kavramı amacı dışında kullanılmamalı, “devletlerin iç işlerine karışmama” prensibi dikkate alınmalıdır.

Video için tıklayınız!

]]>
https://www.acikpencere.com/projeler/akademik-pusulaa/insani-mudahale-nedir/feed/ 1
Akademik Pusula: Luminol Nedir? https://www.acikpencere.com/projeler/akademik-pusulaa/luminol-nedir/ https://www.acikpencere.com/projeler/akademik-pusulaa/luminol-nedir/#respond Sun, 24 Jul 2022 11:33:00 +0000 https://www.acikpencere.com/?p=6950 Adli bilimciler tarafından 1942’de, kan gibi oksitleyici bir maddeye temas ettiğinde lüminesansa yani ışıldamaya neden olan luminol maddesi keşfedildi. Bu madde sayesinde olay yeri inceleme ekipleri suç mahalindeki kan detaylarını çabucak ortaya çıkarabiliyor. Luminol o kadar hassas bir madde ki, milyonda bir oranında seyreltilmiş kanı bile tespit edebilir. Uzun yıllar geçse de, kan parçacıklarının yüzeye tutunabilmesi sayesinde eski suçların aydınlatılmasında luminol testinden yararlanılmaktadır. Hemoglobindeki demirle tepkimeye giren sıvı kimyasalların karbon, hidrojen, oksijen ve azot içeren luminol tozuyla karıştırılmasıyla elde edilen ‘’kemilüminesans’’ sayesinde kanın döküldüğü yer ve kan lekeleri incelenerek suçun işlenişi, cesedin taşınıp taşınmadığı ve failin olay yerinden nasıl ayrıldığı anlaşılabilir.

Video için tıklayınız!
]]>
https://www.acikpencere.com/projeler/akademik-pusulaa/luminol-nedir/feed/ 0
Akademik Pusula: Devşirme Nedir? https://www.acikpencere.com/projeler/akademik-pusulaa/devsirme-nedir/ https://www.acikpencere.com/projeler/akademik-pusulaa/devsirme-nedir/#respond Sun, 17 Jul 2022 08:35:27 +0000 https://www.acikpencere.com/?p=6928 Devşirme, Osmanlı Devleti’nde çeşitli hizmetlerde kullanılmak amacıyla Hristiyan tebaadan 8-20 yaş aralığındaki çocukların belirli kaideler çerçevesinde seçilmesidir. I. Murad döneminde pençik ismi ile gayrimüslim savaş esirlerinden faydalanılarak benzer bir işleme başvuran Osmanlı, zaman içerisinde asker ihtiyacının artması ve fetihlerin azalması sonucu devşirme yoluna başvurmuştur. Birçok açıdan orijinallik arz eden bu usulün Çelebi Mehmed zamanında başladığı, ancak oğlu II. Murad devrinde kanunlaştığı anlaşılmaktadır. Kanuna göre annesiz, babasız, ailenin tek oğlu, aşırı uzun veya kısa olan çocuklar alınmaz; ailenin fiziken ve zihnen sağlıklı çocuklar seçilirdi. Uzun yıllar başarılı bir şekilde işleyen bu sistem içerisinden çıkan devşirmeler arasında Rüstem Paşa, Sokullu Mehmet Paşa, Pargalı İbrahim Paşa gibi devletin en üst kademelerine yükselen kişiler de bulunmaktadır.

Video için tıklayınız!

 

]]>
https://www.acikpencere.com/projeler/akademik-pusulaa/devsirme-nedir/feed/ 0
Akademik Pusula: Devletler Arası Tanıma Nedir? https://www.acikpencere.com/projeler/akademik-pusulaa/devletler-arasi-tanima-nedir/ https://www.acikpencere.com/projeler/akademik-pusulaa/devletler-arasi-tanima-nedir/#respond Sun, 03 Jul 2022 11:35:08 +0000 https://www.acikpencere.com/?p=6484 Akademik Pusula’dan herkese merhaba! Uluslararası Hukukun önemli isimlerinden biri olan Hans Kelsen göre devletler arası tanıma “biri siyasi, diğeri de hukuki olmak üzere iki farklı unsurun bir araya gelmesiyle oluşmaktadır. Siyasi tanıma, diplomatik ilişki kurmakla vücut bulur ve bu olguda tanıyan devlet, tanınan devlet ile ilişki kurma iradesini belirlemiş olur. Kelsen’e göre, “hukuki tanıma tanınan topluluğa hukuki varlık kazandırır.” Yani “hukuki anlamda var olma,” uluslararası bağlamda hukuki tanımayı getirir. Bir topluluğu hukuki bağlamda devlet olarak tanımak, o topluluğun devlet olarak varlığını uluslararası hukuk çerçevesinde kabul etmek anlamına gelir (Mackelm, 2008). Uluslararası Hukukta de facto, de jure, açık ve zimni tanıma türleri bulunmaktadır.

Video için tıklayınız!
]]>
https://www.acikpencere.com/projeler/akademik-pusulaa/devletler-arasi-tanima-nedir/feed/ 0
Akademik Pusula: Kök Hücre Nedir? https://www.acikpencere.com/projeler/akademik-pusulaa/kok-hucre-nedir/ https://www.acikpencere.com/projeler/akademik-pusulaa/kok-hucre-nedir/#comments Sat, 25 Jun 2022 21:19:50 +0000 https://www.acikpencere.com/?p=6352 Bu hafta sağlık alanında en ümit vadeden tedavi yöntemlerinden biri olan kök hücreden bahsedeceğiz. Sürekli olarak bölünebilen ve çeşitli hücre veya doku türlerine dönüşme yeteneğine sahip olan hücrelere kök hücre denilmektedir. İnsan vücudunda yaklaşık 200 farklı türde hücre bulunur. Bu hücrelerin her biri kök hücrelerin farklılaşmasıyla oluşmuştur. Yaraların onarılmasında ve yeni hücrelerin oluşturulmasında kök hücreler görev alır. 1 ila 3 günlük embriyolardan elde edilen her kök hücre ayrı bir birey oluşturabilirken, 5 ila 14 günlük embriyolardan elde edilen kök hücreler 200’den fazla farklı tür hücreye dönüşebilmektedir. Elbette yetişkinlerde de kök hücre bulunmaktadır fakat dönüşebilme yeteneği embriyonik kök hücrelere göre daha kısıtlıdır. Kök hücre araştırmaları sayesinde gelecekte zarar gören doku ve organları onarabilir, hatta yeni hücreler, dokular ve organlar oluşturmak için kök hücrelerden yararlanabiliriz.

Video için tıklayınız!
]]>
https://www.acikpencere.com/projeler/akademik-pusulaa/kok-hucre-nedir/feed/ 1
Güneysu Bilim Köyü https://www.acikpencere.com/projeler/etkinlikler/guneysu-bilim-koyu/ Mon, 20 Jun 2022 12:25:22 +0000 https://www.acikpencere.com/?p=6117 Projenin Adı: Güneysu Bilim Köyü

Proje Tarihleri: 25 Temmuz – 7 Ağustos 2022

Proje Yürütücüsü: Açık Pencere Gençlik Düşünce ve Araştırma Kuruluşu

Son Başvuru Tarihi: 13 Temmuz 2022

Projenin Amacı:

Projenin temel gerekçesi; genel itibarla doğa ve insana dair konuları işleyen bilim dallarında öğrenim gören bireylerin, esasen pratik anlamda tabiata ve insana karşı uzak bir mesafeden yaklaştığı varsayımıdır. Geçmiş yıllardan bugüne kadar bahsi geçen disiplinlere yapılan en büyük eleştiri de zikredilen mesafedir. Bu bağlamda yapılan literatür taraması sonucunda ulaşılan bilgilere göre; problem olarak adlandırılan bu olgunun çözülmesi için bireylerin doğa ve insana yakınlaşabileceği fiziki çevre yaratılması gerektiği kanaatine ulaşılmıştır. Alt yapı itibarıyla gerekli imkanlara sahip olan Rize şehrinin Güneysu ilçesi bu ihtiyaçlara cevap verebilecek niteliktedir. Bu çerçevede proje planlanmış ve Ağustos 2021 yılında hayata geçirilerek tatbik edilmiştir. Değişen ve gelişen dünya ekosistemi içerisinde bilimsel eğitimi destekleme gayesi çerçevesinden hareketle oluşturacağımız “Bilim Köyü”, aslı itibariyle hayatı “anlamlandırma” gerekçesiyle okullarda öğretilen soyutlaştırılmış bilimi, somutlaştırmak maksadıyla oluşturulmuştur.

a) Türkiye’de bulunan ve doğa bilimleri alanlarında eğitim gören lisans öğrencilerinin, bilimsel eğitim amaçlı; Tıp, Mühendislik, Sağlık Bilimleri, Diş Hekimliği, Matematik, Fizik, Kimya, Biyoloji, Beslenme ve Diyetetik, Mimarlık, Moleküler Biyoloji ve Genetik, Eczacılık bölümleri kapsayan çalıştaylar, dersler, seminerler ve deneyler düzenleyerek “Geçmiş ile Geleceğe” bir köprü vazifesi görecek ve nitelikli nesiller yetiştirilmesine katkı sağlamak,

b) Gençlerin analitik düşüncesine öncülük edecek olan pozitif bilimlerin gerçek hayat ile entegrasyonunu sağlamak.

c) Bireylerin eğitim hayatları boyunca çeşitli disiplinlerden aldıkları dersleri doğa şartlarında uygulayabilmeleri adına eğitimler ve fırsatlar vermek.

d) Bireylerin çalışma yaptıkları veya öğrenim gördükleri alanlarda sunum yaparak, bu faaliyet bağlamında tecrübe kazanmalarını sağlamak.

e) Bireyler tarafından yapılan çalışmalarla disiplinler arası ortamın oluşmasına imkân sağlamak ve karşılıklı olarak bilgi akışının sağlanması.

f) Bireylerin öğrenim süreçleri boyunca gördükleri ve zaman içerisinde yeterliliklerini kaybettikleri temel bilgilerin analizini yapmak, elde edilen sonuçlar neticesinde bireylerin eksiklerini kapatmak.

e) Faaliyetin gerçekleştirildiği alanın işlevsellik kazanmasını sağlamak.

f) Proje kapsamında veriler oluşturmak, ileriki dönemde elde edilen veriler neticesinde kapsamlı yeni projeler oluşturmak.

• Müfredata sığmayan bilimsel içerikli konuları işlemek, bazı konuların ayrıntılarına girebilmek, derinine inmek,

• Öğrencilerin Türkiye’nin ve dünyanın çeşitli ülkelerindeki değerli akademisyenlerden ders almalarına olanak sağlamak,

• Gençlerin birbirleriyle tanışmalarına, araştırma gruplarının oluşmasına, iş birliğine olanak tanımak için,

• Taşra-büyük şehir ve Doğu-Batı ayrımını en aza indirgemek,

• Gençlerin önemli akademisyenlerle bir arada yaşamalarını, onların yaşam ve varoluş biçimini, hayata bakışını görebilmeleri ve gereken sonuçları çıkarabilmeleri,

• Bilenin bilmeyene anlatabilmesi, anlatırken daha iyi öğrenebilmesi,

• Öğrencilerin yaz tatillerini değerlendirmek, geleceğin meslektaşları arasında dostlukların kurulması,

Amaçları çerçevesinde hareket edilmektedir.

Projenin Uygulanacağı Yer:

Bilimsel perspektifle hareketle pozitif bilimlerin gerçek hayatla entegrasyon sürecini hem teorik hemde pratik olarak tatbikini, Rize’nin Güneysu ilçesinde bulunan Handüzü Yaylası’nda gerçekleştirilecektir. Yeşilin her tonunun hâkim olduğu Doğu Karadeniz’in güzide bir ilçesinde doğa ile iç içe kurulacak olan sınıflar ile pozitif bir ortam oluşturulması hedeflenmektedir.

Projenin uygulanacağı yer rastgele bir seçim değildir. Proje katılımcılarının ve eğitimci kadronun ulaşım kolaylığı ile oluşturulmaya çalışılan ekosistemin bir köy mantalitesinden hareketle dizayn edilmesi görüşüne binaen bu alan seçilmiştir. Eğitimler açık ve kapalı ortamda iki şekilde sunulacaktır. Açık Havada Eğitim (AHE) out-door (dışarıda / açık alanda) ya da out-of-doors (açık havada) terimlerini kullanmıştır (Quay ve Seaman) Donaldson ve Donaldson (1958) tarafından öne sürülen önemli tanımlardan biri şu şekildedir: “Açık hava eğitimi dışarıda, dışarı hakkında ve dışarıya yönelik eğitimdir”. Bu tanımlamadan yola çıkarak özellikle Astronomi eğitimleri, organik tarım uygulamaları, sürdürülebilir çevresel faktörlerin farkındalığı ile gıda zehirlenmeleri (bal vs.) pratik yöntemlerle tespiti gibi eğitimler doğa ile birebir olarak gerçekleştirilecektir.

Beklenen Sonuçlar: 

Yeni dünya ekosistemine ayak uyduran, nitelikli, düşünen ve üreten bir gençlik inşasına pozitif yönden katkı ile Türkiye’de bilimsel anlayışa yeni bir soluk olabilmek en önemli hedefler arasındadır. Bilim Köyü projesiyle, erdemli, donanımlı, yenilikçi, bilimsel alandaki gelişmeleri yakından takip eden, özgün fikirler üretebilen ve çözüm odaklı bireylere ortak çalışma alanı sunulacaktır. Yaşam Bilimleri alanında var olan veya olabilecek sorunların bilimsel cevabının arandığı; Sağlık, Mühendislik, Kimya, Fizik, Biyoloji gibi Doğal Bilim alanlarında yapılan ortak çalışmalarla ulusal ve uluslararası bilgi havuzundan faydalanarak vizyon sahibi bir kadronun oluşmasına ön ayaklık etme gayreti içerisindeyiz. Sonuçlar etkinlik başında ön test sonunda ise son test yapılarak ölçülerek Z raporu hazırlanacaktır. Hazırlanan rapor ise eğitimde karar alıcı mecralara bir politika önerisi olarak sunulacaktır.

Kimler ve Hangi Alanlardaki Öğrenciler Başvurabilir?

Güneysu Bilim Köyü Projesi, yalnızca Yaşam Bilimleri alanlarından öğrencileri projeye dahil etmektedir: Tıp, Mühendislik, Sağlık Bilimleri, Diş Hekimliği, Matematik, Fizik, Kimya, Biyoloji, Beslenme ve Diyetetik, Mimarlık, Moleküler Biyoloji ve Genetik, Eczacılık gibi Yaşam Bilimleri çerçevesinde olan bölümlerde eğitim gören, lisans öğrenimine devam eden ve 18-25 yaş aralığında olan her genç başvuru yapabilir. Ayrıca lisans eğitimini son bir yıl içerisinde tamamlamış ve herhangi bir yerde öğrenci olmayan kişiler de başvurulabilir. Güneysu Bilim Köyü Projesi katılımcılarının araştırmaya ve öğrenmeye yönelik derin bir ilgi ve yüksek bir motivasyonu olması gerekmektedir.

Katılım Koşulları:

  • Yaşam Bilimleri ( Tıp, Mühendislik, Sağlık Bilimleri, Diş Hekimliği, Matematik, Fizik, Kimya, Biyoloji, Beslenme ve Diyetetik, Mimarlık, Moleküler Biyoloji ve Genetik, Eczacılık vb.) alanlarında eğtim gören lisans öğrencisi olan yahut son bir yıl içerisinde tamamlamış ve herhangi bir yerde öğrenci olmayan kişiler.
  • Ağırlıklı not ortalamasının en az 2.5/4 olması.
  • Bilimsel çalışmalara karşı yüksek motivasyonlu ve meraklı olmak.

Proje Ücretli midir?

Güneysu Bilim Köyü Projesi’nde, Rize iline ulaşım hariç katılımcıların tüm iaşe giderleri tarafımızca karşılanacaktır.

Güneysu Bilim Köyü Eğitim ve Eğitimci Başlıkları

Bilim Köyü Metaforu Dr. Enis DOKO
Scientific Research Methods Doç. Dr. Tolga MERCANTEPE
Verilerin; Analizi, İşlenmesi Ve Görselleştirilmesi Emre YAZICI
Düşünmenin İnşası: Bilimin Tarihi Dr. Galip ÇAĞ
CRISPR Ve Laboratuvarda Robotik Teknolojiler Dr. Cihan TAŞTAN
Kentsel Tasarım Eğitimi Dr. Arife Eymen KARABULUT
Farmakoloji ve Toksikoloji Bilim Alanında Güncel Konular Prof. Dr. Ali BİLGİLİ
Sürdürülebilirlik Ve İklim Değişikliği *
Radyasyon Ve Küresel Isınmada Nükleer Enerjinin Rolü Doç. Dr. Serdar DİZMAN
Fonksiyonel Gıda Üretimi Ve Gıda Biyoteknolojisi Can KAYACILAR
Zararlı Yazılımlar Ve Küresel Tehditler Savunma Yöntemleri Burcu YARAR
Yapay Zekanın Geleceği Ve Makine Öğrenmesi Ömer CENGİZ
Zeka Oyunları Stratejisi Ferhat ÇALAPKULU
Klinik Simülasyon Merkezi *
Haberleşme Uydularının Çalışma Prensipleri Aydın ZAİM
Not: Açık Pencere, Güneysu Bilim Köyü Projesi’nin eğitim programında; konuların, eğitimcilerin ve içeriklerin değiştirilme hakkını saklı tutar.

 

Proje Uygulama ve Konaklama Yeri:

© 2022 | GÜNEYSU BİLİM KÖYÜ PROJESİ
© 2022 | GÜNEYSU BİLİM KÖYÜ PROJESİ

2022 Güneysu Bilim Köyü Başvuruları Kapanmıştır

İlginiz için teşekkür eder, yepyeni projelerimizden haberdar olabilmeniz için bizleri sosyal medya hesaplarımızdan takip etmenizi dileriz.

Instagram     Facebook     Twitter     Linkedin     YouTube

 

SPONSORLAR
KARALİ Çay

 

MEDYA KURULUŞLARI

 

BİLİM KÖYÜ PROJESİ | © 2022 | TÜM HAKLARI SAKLIDIR

]]>
Akademik Pusula: Vakanivüs Nedir? https://www.acikpencere.com/projeler/akademik-pusulaa/vakanivus-nedir/ https://www.acikpencere.com/projeler/akademik-pusulaa/vakanivus-nedir/#respond Sun, 19 Jun 2022 15:02:12 +0000 https://www.acikpencere.com/?p=6135 Akademik Pusula’nın bu bölümünde vakanüvis kelimesini ele alacağız. Arapça “vaka” yani olay ile Farsça “nüvis” yani yazıcı kelimelerinin bir araya gelmesiyle oluşturulan vakanüvis kelimesi Osmanlı Devletinde resmi olarak tarih yazan görevlilere verilen isimdir. Önceleri vekāyi’nüvîs şeklinde kullanılmış olan kelime zamanla vakanüvis şeklinde kullanılmaya başlanmıştır. Tarih yazıcılığı kurumu Osmanlıda çok öncelere dayansa da vakanüvislik ismiyle ortaya çıkması ve sisteme oturması 1700’lü yıllarda ünlü vakanüvis Naima ile olmuştur. Osmanlı vakanüvisliği ilmi anlayışı ve yazım tekniği bakımından İslam tarih yazıcılığı geleceğine büyük ölçüde bağlı kalıştır. Bununla beraber vakanüvisler sadece kendi dönemlerinin tarihini yazmakla kalmamış kendilerinden önceki zamanları da farklı kaynaklar kullanarak aktarmışlardır. Yazılmış olan bu vakanameler günümüz Osmanlı tarihi yazımında arşiv belgeleriyle beraber başvurulan birinci derecede önemli kaynaklardır.
Akademik pusulanın bu bölümünde vakanüvis kelimesini ele aldık. Önümüzdeki bölüm görüşmek üzere.

Video için tıklayınız!

 

]]>
https://www.acikpencere.com/projeler/akademik-pusulaa/vakanivus-nedir/feed/ 0
Akademik Pusula: Sosyal Hızlandırma Nedir? https://www.acikpencere.com/projeler/akademik-pusulaa/sosyal-hizlandirma-nedir/ https://www.acikpencere.com/projeler/akademik-pusulaa/sosyal-hizlandirma-nedir/#respond Sun, 12 Jun 2022 12:33:42 +0000 https://www.acikpencere.com/?p=6099 İlk olarak Norman Triplett tarafından ortaya atılan kavram Allport tarafından sosyal hızlandırma olarak literatüre geçmiştir. Norman Triplett 1898 senesinde bisiklet yarışçılarıyla yaptığı bir çalışmada yarışmacıların izleyiciler tarafından izlendikleri yarışmalarda daha iyi performans gösterdiklerini gözlemlemiştir. Bu gözleminin ardından bu durumu araştırmak için çocukların yer aldığı bir makara sarma deneyi gerçekleştirmiştir ve bu deney sonucunda kişilerin toplu halde performans sergilerken tek başına olduklarından daha iyi performans sergilediklerini gözlemlemiştir. Ancak daha sonraki çalışmalarda sosyal hızlandırmanın daha aşina duygularda ve daha aşina olunan görevlerde performansları artırırken, zor ve kompleks olan görevlerde ise performans düşürücü bir etkisinin olduğu görülmüştür. 

Video için tıklayınız!
]]>
https://www.acikpencere.com/projeler/akademik-pusulaa/sosyal-hizlandirma-nedir/feed/ 0
Vücudumuzun Moleküler Muhafızları: Bağışıklık Sistemi https://www.acikpencere.com/arastirma-alanlari/yasam-bilimleri/vucudumuzun-molekuler-muhafizlari-bagisiklik-sistemi/ https://www.acikpencere.com/arastirma-alanlari/yasam-bilimleri/vucudumuzun-molekuler-muhafizlari-bagisiklik-sistemi/#respond Thu, 07 Apr 2022 08:19:15 +0000 https://www.acikpencere.com/?p=5987 İnsanlar hayatları boyunca ağır ve hafif birçok hastalık geçirir. İyileşme sürecinde vücudumuz büyük bir savaş verir. Vücudumuzda bulunan bu savunma sistemi nasıl işler? Bağışıklık nasıl kazanılır? Vücut kendine saldırır mı? Bu yazımızda bağışıklık sistemini oluşturan mekanizmayı tanıyarak sağlığımızı etkileyen tehditlere karşı vücudumuzun kendini nasıl koruduğunu ele alacak ve bağışıklığı etkileyen temel konulara değineceğiz.

Bağışıklık Nedir, Mikropları Nasıl Tanır?

Vücudumuzun iç ortamı; bakteri, mantar, virüs gibi mikroorganizmaların yaşamsal faaliyetlerini devam ettirmeleri için oldukça uygun bir ortamdır. Çünkü mikroorganizmalara ihtiyaç duydukları korumayı, ısıyı ve besini sağladığı gibi bir yerden başka bir yere gitmelerini de kolaylaştırır. Bu sebepten canlılar patojen dediğimiz hastalığa sebep olan etkenlere ya da zararsız ama vücuda yabancı hücrelere karşı bir savunma sistemi geliştirmiştir. Bu sisteme bağışıklık sistemi denir. Bağışıklık sisteminin vücudu savunabilmesi için vücuda ait olmayan şeyleri tanıyabilmesi gerekir. Bunun için görevlendirilen reseptör moleküller yabancı organizmanın veya hücrenin moleküllerine bağlanarak yabancı olup olmadığının anlaşılmasını sağlar. Yabancı moleküle bağlanan reseptörler vücudun savunma sistemini harekete geçirerek karşı tepki oluşturur.Doğal bağışıklık ve kazanılmış bağışıklık olmak üzere bu tepkiyi sağlayan iki tür bağışıklık vardır.

Doğal Bağışıklık

Doğal bağışıklık vücudumuzun mikropları soysal olarak tanıdıkları, anlık ve kısa süreli korumadır. Az sayıda reseptör kullanarak birçok patojenin sahip olduğu ortak özellikleri tanır.

Savunma sisteminin ilk hattında vücut bir yabancıyla karşılaşırsa ilk olarak doğal bağışıklık hızlı bir şekilde devreye girmektedir. Bu aşamada deri, göz, ağız, burun gibi yapılar ve salgılarıyla patojenin vücut içerisine sızmasına engel olunur. Eğer patojen içeri sızarsa savunmanın ikinci hattı devreye girer ve o mikroba özel olmayan, genel bir savaş başlatılır. Fagositik hücreler, doğal katil hücreler, antimikrobiyal proteinler, yüksek ateş ve yangısal tepki ile savunma yapılır. Fagositik hücreler patojeni yiyerek yok eden hücrelerdir. Doğal katil hücreler enfekte olan hücreleri ve kanser hücrelerini fark ederek bunların yok edilmesi için reseptörler salgılar. Bu hücreler doku ve organ nakillerinde vücudun nakli reddetmesine sebep olabilmektedir.Antimikrobiyal proteinler yani interferonlar enfekte olmuş hücrelerden ve bazı akyuvarlardan üretilir ve çevresindeki hücrelere sızarak patojenin bu hücrelerde çoğalmasını engelleyen maddelerin üretilmesini sağlar. Böylece grip gibi enfeksiyonların vücuda yayılmasına engel olur. Ayrıca fagositoz hücrelerini uyararak mikropların yok edilmesine yardımcı olur.38,5 – 39°C ateş orta düzeydedir ve mikropların çoğalmasını durdurarak, interferonlar ve fagositik hücrelerin daha etkili çalışmasını sağlayarak savunmaya yardımcı olur. Fakat 40 – 43°C yüksek ateş vücuttaki enzim yapısını bozarak vücuda zarar verir. Yangısal tepki canlı dokunun zedelenmeye karşı verdiği şişkinlik, ağrı, kızarıklık, sıcaklık artışı gibi tepkilerdir. Örneğin elimize kıymık battığında hissettiğimiz rahatsızlık yangısal bir tepkidir. Derimizde bir kesik oluştuğunda ve mikrop kaptığında bölgedeki kılcal kan damarları genişler ve kan miktarı artırılarak histamin salgılanır. Histamin sayesinde kılcal damarların geçirgenliği artar ve akyuvarlar damarlardan çıkarak mikropları etkisiz hale getirir.

Doğal bağışıklığın tüm bu savunma yöntemlerine rağmen, çeşitli adaptasyonlar geliştirmiş olan bazı patojenler fagositik hücrelerden kaçma yeteneğine sahiptir. Bazı bakteriler dışındaki kapsül sayesinde tanınmaktan ve fagositik hücreler tarafından yok edilmekten korunmaktadır. Lizozom enzimiyle yok edilmek için konakçı hücre içerisine alınan bazı bakteriler ise (ör. Tüberküloz (Verem)) parçalanmaya direnir ve doğal bağışıklıktan saklanarak çoğalır ve gelişir. Bunlar gibi, patojenlerin vücutta gizlenmesine yardımcı olan mekanizmalar bazı mikropları ve mantarları önemli tehditler haline getirmektedir. Dünya çapında her yıl Verem sebebiyle bir milyondan fazla kişi ölmektedir.

Kazanılmış Bağışıklık

Kazanılmış/ edinilmiş bağışıklıkta vücut daha önce tanıştığı yabancıya ona özgü reseptörleri ile saldırır. Patojene maruz kalınarak geliştirilir ve bu sayede patojenlerin belirli moleküllerinin özel bölümlerini tanıyabileceği bir reseptör kataloğu oluşturur. Doğal bağışıklığa kıyasla daha yavaş tepki gösterir ve birinci ve ikinci savunma hattını geçen mikroplarla humoral (sıvısal) ve hücresel olarak savaşır. Bu savaşta lenfosit adı verilen bağışıklık sistemi hücreleri kullanılır. Lenfositler sadece patojenleri değil, yukarıda bahsettiğimiz doğal katil hücreler gibi, kanser hücrelerini ve nakledilmiş olan doku veya organları da yok etmeye çalışır. Vücudumuzdaki her hücre gibi, lenfositler de kemik iliğinde bulunan kök hücrelerin farklılaşması ile oluşmaktadır. Kazanılmış bağışıklıkta savaşçı olarak B ve T lenfositleri kullanılır ve bu lenfositler yabancı maddelere karşı savunma proteinleri oluşturur. Bu yabancı maddelere antijen, savunma proteinlerine ise antikor adı verilir. Antikorlar reseptörleri sayesinde, karşılaştıkları karşılıklı uyuma sahip antijenleri tanırlar.

Vücutta ilk kez bir antijenle karşılaşan B ve T lenfositlerinden uyumlu olanlar çoğalmaya başlar. Bunların bir kısmı kısa ömürlü tepkilere sahip plazma hücrelerine dönüşür ve bu hücrelerin oluşturduğu tepkiye birincil bağışıklık denir. Bir kısmı da uzun ömürlü hafıza (bellek) hücrelerine dönüşür. Bellek hücrelerinin daha sonra aynı antijenle karşılaştığında oluşturduğu tepkiye ise ikincil bağışıklık denir. Bu bağışıklıkta tepki daha güçlü ve kısa sürede verilir çünkü hastalık etkeni daha önceden bellek hücreleri tarafından tanınmıştır. Tepkiler humoral (sıvısal) ve hücresel olarak iki şekilde gerçekleşir. Humoral savunmada oluşturulan antikorlar kana karışarak dolaşım yoluyla diğer hücrelere yayılırken, bellek hücrelerine dönüşen B-lenfositleri aynı mikropla tekrar karşılaştığında o mikrobu yok eder. Böylece bir kere geçirdiğimiz bazı hastalıkları bir daha geçirmeyiz. Humoral savunma, tifo ve difteri gibi hastalıklara karşı en etkili savunma yöntemidir. Hücresel savunma ise T-lenfositlerinin antijene doğrudan müdahale etmesiyle gerçekleşmektedir.

Bağışıklık Nasıl Kazanılır?

Doğal bağışıklık kalıtımsal yolla, türe ve ırka özgü olarak doğuştan gelen vücut direncidir. Bazı hayvanları etkileyen hastalıklar (ör. Sığır Vebası, Tavuk Kolerası) insanları etkilemezken, bizler için ölümcül ya da ağır hastalıklar olan çocuk felci, kızamık, frengi ve kabakulak gibi hastalıklar hayvanları etkilemez.

Kazanılmış bağışıklık ise aktif ve pasif olarak iki şekilde kazanılabilir. Aktif bağışıklık hastalığı geçirerek veya aşıyla oluşur. Hastalığı atlatsak bile bağışıklık maddeleri vücudumuzda kalabilir. Böylece tekrar aynı hastalığa yakalandığımızda savaşacak antikorlarımız hazır olur; ya hasta olmayız ya da çok hafif atlatırız. Örneğin bir kere kızamık olan birisi bir daha olmaz. Bağışıklığın aşı ile kazanılması ise hastalığa sebep olan mikroorganizmaların hastalık yapan etkenleri ya azaltılarak ya da tamamen ortadan kaldırılarak veya onların antijenlerini içeren sıvının vücuda verilmesi ile oluşur. Böylece vücut verilen toksini/ antijeni ağır hasta olmadan tanır, ona özel antikor üretir ve karşılaştığı zaman daha hızlı tepki vererek ortadan kaldırır. Aşı sağlıklı bireye uygulanır ve etkisini geç gösterse de uzun sürelidir.

Pasif bağışıklık, başka canlının vücudunda üretilen antikorların hastaya hazır olarak verilmesiyle oluşur. Pasif bağışıklık iki şekilde oluşmaktadır. Bunlardan biri serumla diğeri ise anne sütü ve plasenta iledir. Serum belirli bir enfeksiyona karşı; koyun, at, sığır gibi hayvanların kanından elde edilen antikorları içeren sıvıdır. Serum hasta bireye verilir ve verilen antikor kadar bağışıklık sağlar. Hafıza hücrelerinin oluşumunu sağlamadığından etkisi kısa sürer; bu sebepten aynı antijene ikinci kez yakalandığımızda daha güçlü cevap veremeyiz. (Bir not olarak eklemek gerekir ki, antibiyotikler bağışıklık sağlamaz ve bakterileri öldürerek tedavi eder.) Pasif bağışıklığı kazandıran diğer yol ise anne karnından ve anne sütünden, annenin antikorlarının bebeğe geçmesi ile olur.

Otoimmün hastalıklar dediğimiz bağışıklık sistemi hastalıklarında kişi kendi sağlıklı vücut hücrelerini yabancı olarak algılayarak karşı antikorlar üretir ve kendisine saldırır. Örneğin, otoimmün hücreler Tip 1 diyabette insülin üreten pankreas hücrelerine, MS hastalığında nöronların miyelin kılıflarına zarar vermektedir.

Alerji ise vücudun alerjen maddelere karşı anormal tepkiler vermesidir. Bu maddelere karşı salgılanan antikorlar mast hücrelerine bağlanır ve artan histamin salgısı ile vücutta rahatsızlık veren belirtilere sebep olur. Belirtileri ortadan kaldırmak için antihistamin içeren ilaçlar kullanılır.

 

Kaynakça

]]>
https://www.acikpencere.com/arastirma-alanlari/yasam-bilimleri/vucudumuzun-molekuler-muhafizlari-bagisiklik-sistemi/feed/ 0
Bir Medeniyet Tartışması: Türkiye’nin Değişen Batı Algısı https://www.acikpencere.com/arastirma-alanlari/beseri-bilimler/bir-medeniyet-tartismasi-turkiyenin-degisen-bati-algisi/ https://www.acikpencere.com/arastirma-alanlari/beseri-bilimler/bir-medeniyet-tartismasi-turkiyenin-degisen-bati-algisi/#comments Thu, 31 Mar 2022 14:29:07 +0000 https://www.acikpencere.com/?p=5931 Türkiye’de Batı tartışmaları, Osmanlı Devleti’nin gerileme dönemi itibariyle başlamış, Cumhuriyetten sonra ise yoğunlaşarak artmıştır. Tartışmaların temelinde ise Batı’nın; askeri, ekonomik, teknolojik ve siyasi alanlarda gitgide yükselen eğilimini nasıl başardığı sorusudur. Batı tartışmaları, geneli itibariyle ülkede süregelen istikrarsızlıklara çözüm bulma kaygısı tarafından şekil almıştır. Gayet tabiidir ki Batı tartışmaları aslı itibariyle tek taraflı bir “anlaşılma” sürecidir. Nitekim bu anlaşılma süreci, Batı’ya karşı zihinlerde bulunan görüşlerin bir nevi “evrimleşmesi” olarak da görülebilmektedir.

Batı dünyasının gerçekleştirdiği gelişimin anlamlandırılması süreci, 19’uncu yüzyılın başlarından günümüze kadar ülkemiz insanlarını meşgul etmektedir. Batı’nın yükselen eğiliminin anlaşılmaya çalışılması, en geniş bağlamda dünya genelinde kaç tür medeniyetin olduğu meselesi, tartışmaların başlangıç noktasıdır. Bu çerçevede tartışmalar, üç ana başlığa bölünebilmektedir.

İlk yaklaşım, dünya üzerinde “tek medeniyet” anlayışıdır. Bu anlayış, baskın olarak Batı medeniyeti ekseninde şekillenmektedir. Batılı aydınlardan, Andre Gide ve Ernest Renan gibi isimlerin “dünya üzerinde bulunan tek medeniyet, Batı medeniyetidir.” sözleri gerek Osmanlı’da gerekse de günümüzde bazı aydınlar tarafından destek görmüştür. Bu görüşe destek sağlayan ve en önemli savunucusu ise Osmanlı’daki “Batılıcılık” hareketlerinin önemli liderlerinden ve İctihad isimli dergi çıkaran Abdullah Cevdet’tir. Abdullah Cevdet’e göre tek bir medeniyet vardır ve bunu iyisiyle kötüsüyle, tatlısıyla acısıyla almamız gerekmektedir. Aksi durumda ise Batı tarafından işgal edilmemizin kaçınılmaz olduğunu söylemektedir (BÜLBÜL, Said Halim Paşa/Bir Devlet Adamı ve Siyasal Düşünür Olarak, 2016).

Bariz bir şekilde tezahür eden ikinci yaklaşımsa, “medeniyet”i, beşeri anlayışın tüm unsurlarını içeren tek bir başlığa indirgememektir. Yani medeniyetin çeşitleri olduğu anlayışıdır. Yine dönemin önde gelen Batıcı düşünürlerinden Celâl Nuri’ye göre iki çeşit medeniyet vardır. Bunlar; medeniyet-i sınaiye(sanayi) ve medeniyet-i hakikiye (İLERİ, 1915, s. 25). Bu görüşe göre sanayi medeniyetinin tek kaynağı Batı’dır ve bundan başka medeniyet yoktur. Medeniyet-i hakikiye açısından ise Batı’nın ahlâk bakımından eksik olduğunu ve diğer milletlere zulmettiğini belirten Celâl Nuri, Japonya’nın Batı’dan sanayi medeniyetini aldığı ancak kendilerinin de medeniyet-i hakikilerini koruduklarının altını çizmiştir.  O’na göre“medeniyet-i hakikide ‘bu nokta-i nazardan’, şark, âlem-i İslâm, Çin ve Japonya hiç şüphesiz Avrupa’nın fevkindedir. … Binaenaleyh medeniyet-i hakikiyemizi terk etmek, Avrupa medeniyet-i gayr-i sınaiyesini temessül etmek şöyle dursun ahlâk ve tabayiimizi alâ halihi muhafaza etmeliyiz. Onların yine kendi dairelerinde mazhar-ı feyz-i tekâmül olmasına bakmalıyız” (İLERİ, 1915, s. 30).

Üçüncü yaklaşım ise “çoğul medeniyet”tir. Bu anlayışa göre, “medeniyet” kavramı, kültür yahut hars kavramından soyutlanarak yalnızca bir “teknik ilerleme”yle kısıtlanamaz. Yani “çoğul medeniyet” yaklaşımıdır. Medeniyetin geniş bir anlam dünyasının var olduğu çoğul medeniyet yaklaşımı, günümüzde de diğer yaklaşımlara göre daha fazla benimsendiği söylenebilmektedir. Samuel P. Huntington’un dünya üzerinde “yedi veya sekiz” (KUMRU, 2018) medeniyetin var olduğu görüşü de çoğul medeniyet yaklaşımının kabul edilebilirliğini teyit etmektedir.

Cemil Meriç’e göre medeniyet tekil bir olgu değil, çoğuldur. Meriç, İbn-i Haldun’un tabiriyle medeniyet kelimesi yerine “umran” kavramını önerir. Umran en geniş anlamıyla “içtimai hayat”tır ve kültür ve medeniyeti birlikte içermektedir (MERİÇ, 2015, s. 88). Cemil Meriç, Batı medeniyetinin evrensel bir niteliğinin olmadığını, yalnızca bir medeniyetten ibaret olduğunun altını çizmektedir. Roma ve Yunan medeniyetlerinin ise Avrupa değil, Akdeniz medeniyetleri olduğu görüşünü savunmaktadır. Kendisini insanlık tarihinin merkezi konumuna yerleştiren Avrupa, zamanı çağlara bölerek ayırmaktadır. Oysa her büyük medeniyetin ayrı bir eski çağı, ortaçağı ve yeniçağı vardır (MERİÇ, 2015, s. 114). Cemil Meriç bu çerçevede insanlık tarihinin ortak birikimini tek bir medeniyete indirgemeyerek farklı medeniyetlerin varlığına vurgu yapmaktadır.

Üç Muamma adlı eserin yazarı olan Haşim Nahit ise birbirlerinden farklı coğrafyalarda yaşayan ve farklı olan toplumların medeniyetleri birbirlerine uymadığı görüşünü savunmaktadır.

Batı medeniyeti tartışmalarının başladığı Osmanlı döneminden Cumhuriyet dönemine kadar birçok aydınların Batı’ya ilişkin değerlendirmelerinde ciddi düzeyde farklılıkların olduğunu görmekteyiz. Abdullah Cevdet için Batı medeniyeti, “gülü ve dikeni ile alınması gereken tek bir medeniyet” olarak ortaya atılmışken Mehmet Âkif içinse “medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar” benzetmesine muhatap olmuştur.

Batı’dan Ne Alınmalı? Sorunsalı

Batı’nın yükselen konumundan dolayı ortaya çıkan Batı medeniyeti tartışmalarında Batı’nın, maddi-manevi gelişmişlik özelinde sınıflandırılması yalnızca ideolojik bir bakışla değil aslında Batıdan ne alınması gerektiğiyle de alakalı olan bir sorunsaldır.

Yukarıda da medeniyet tartışmaları ekseninde gerçekleşen farklı yaklaşımları ele aldık. Meşrutiyet dönemi Batı tartışmalarında iki ana temel ve farklı yaklaşımın somutlaştığı görülmektedir. Bunlardan ilki her türlü “Avrupai” kurum, anlayış ve değerlerin bütüncül olarak “Batılaşma”sı; ikincisiyse İslâmcıların başını çektiği ve bazı Türkçülerin yanı sıra diğer farklı ideolojik tercihlere sahip birçok aydının da katıldığı, Batı’nın teknolojik gelişiminden yararlanıp kültürel alanlardaysa kendi has değerlerimize sahip çıkmayı öngören imtiyazlı “modernleşme” anlayışıdır.

Batılaşmayı öngören yaklaşım, “medeniyet”i her ne koşulda ve nedende olursa olsun bölen, ayıran yahut sınıflandıran bir bakışa karşıdır. Nitekim bu görüşte Batı, parçalanamaz bir bütündür (HANİOĞLU, 1985). Meşrutiyet dönemi İslamcılık görüşü, Batıcılıkla görüşünün tam karşısındadır. İslamcılar Batı’nın ekonomik, teknolojik ve sanayi alanlarında ki başarısını takdir etmekle beraber, kültürel ve yaşam tarzı özelindeyse de yoğun bir şekilde eleştirmektedirler. İslamcı düşünceyi savunanların önemli düşünürlerinde biri olan Said Halim Paşa’ya göre tüm hatlarıyla Batılaşma, ülkeyi anarşizme götüreceğini söylemektedir. Bu minvalde ne kadar Batılaşırsak, o kadar felaketimiz büyük olacaktır (PAŞA, 1920, s. 75).  Ancak Said Halim Paşa bununla birlikte Batı’dan yararlanılması gerektiğini kaçınılmaz olduğunun altını çizmektedir. Lakin bu yararlanma,fiili açıdan realiteden yoksundur. Nitekim yararlanılması öngörülen medeniyetin unsurlarını kendi medeniyetine de uydurarak tatbik etmekle mümkündür.

Türkiye’de deneysel sosyal psikolojik çalışmalarıyla tanına Mümtaz Turhan’a göre; Batı’ya ilişkin yaklaşımda, maddi-kültürel ayrımı konusunda Türkçülerde İslamcılardan çok farklı görüşlere sahip değildir. Her iki akım da Avrupa’dan yalnızca ilim ve tekniğin alınması ile yetinilmesi konusunda ortak bir vizyona sahiptir (TURHAN, 2015, s. 244).  Bu yaklaşımda fiili açıdan realiteden yoksun kalmıştır. Çünkü ortaya çıkan Osmanlıcılık, İslamcılık ve Türkçülük akımlarında, Cumhuriyet döneminin yönetici elitlerin Türkçülüğü resmi bir görüş haline getirmesi, doğal olarak diğer görüşlerin sona ermesine sebebiyet vermiştir. O dönemden itibaren izlenilen “moderneleşme” programı, “Batılaşma” özelinde gerçekleşmiştir.Batı’nın yalnızca ilim ve fenninin alınması görüşü dışında “medeni ve modern bir ulus” anlayışı çerçevesinde “Batılı yaşam biçimi”ne has kültürel formlarda aktarılmıştır. “Modernleşeme” tanımının, “Batılaşma”yla entegrasyonu söz konusu olmuştur.

Cumhuriyet Dönemi İtibariyle Batı Algısı

Bu dönem geçmiş dönemlerin aksine Batı, olumlu ve olumsuz yönleri özelinde sınıflandırılmamıştır. Ülkede çare olarak “Modernleşme” başlığı adı altında “Batılaşma” düşüncesi her alanda ağırlık kazanmıştır. Geleneksel kurum, kuruluş ve değerler lav edilerek, toplumun gündelik hayatında köklü entegrasyon sürecine girilmiştir. Değişim gösteren kültürel değişimler gitgide radikal bir “Batılaşma”ya evrilmiştir. Sancılı olarak geçen “Batılaşma” sürecindeyse, “Batı” algısı da yönetici elitlerin “Modernleşme” programının toplumsal açıdan yansımalarında değişiklik göstermektedir (BÜLBÜL, ÖZİPEK, & KALIN, Cumhuriyet’ten Günümüze: Karışık Duyguların Belirlediği Batı Algısı, 2008). Cumhuriyet dönemi itibariyle Batı algısı, siyasi, kültürel ve konjonktürel boyutlarıyla farklılaşması, toplumsal kutuplaşmanın hareket noktasını kesinleştirmiştir.

Birinci Dünya Savaşı süreciyle beraber yaşanan kayıplar, Sevr Antlaşması, gerçekleşen işgalin ardından Yunanistan özelinde Batıya karşı verilen Kurtuluş Savaşı, toplumun Batı algısını şekillendiren yakın tarihi unsurladır. Toplumun işgaller sürecinde yaşadığı acılar ilgili hatıralarda ve zihinlerde önemli bir yerdedir. Bu süreçte özellikle Kurtuluş Savaşı’nda devlet, ulusal kimlik oluşturmada bu birikimden yararlanmıştır. Siyasal anlamda “Batı”, toplumsal hafızada; “zalim, işgalci, kötü niyetli ve tehlikeli” olarak kaydedilmiştir.

Kurulan yeni devletteki elitlerle şekillenen toplumsal bilinç, medeniyet ve kültür bağlamında anlamına karşılık gelmiş, “Batı” ise yukarıda ki anlama karşın olumlu bir nitelik taşımaktadır. Nitekim “Batı”ya, “muasır medeniyet”in beşiği anlamı verilmeye çalışılmıştır. Geçmiş dönemlerde olumlu-olumsuz bağlamda değerlendirilen “Batı”, artık bir bütün olarak tüm hatlarıyla kabul edilerek bir devlet politikası haline evirilmiştir. Bu evrimleşme neticesinde “Batı”lı bir toplum statüsü için bu değişime engel niteliğinde olan yahut algılanan geleneksel her türlü kurum ve değerler adeta devlet eliyle endoktrinasyon uygulamalarıyla tasfiye edilmiştir. Gerçekleşen endoktrinasyon uygulamalar, “Radikal Batılaşma” olarak da adlandırılan bu sürecin iki temel yansımalarından bahsedilebilir.İlki toplum özelinde gerçekleşen tepkinin bir ürünü olan içe kapanma ve reddediş şeklindeki tutumlardır. İkincisi ise “modernleşme” programının yürütülme biçimi, tersi niteliğinde aykırı bir tutumla Batı’dan kopartıcı etkisinin varlığından söz edilebilir (BÜLBÜL, ÖZİPEK, & KALIN, Cumhuriyet’ten Günümüze: Karışık Duyguların Belirlediği Batı Algısı, 2008).[1]

Cumhuriyet dönemi itibariyle toplumda değişimlere uğrayan Batı algısı, yalnızca devletin uygulamaları perspektifinde şekillenmemiştir. Uluslararası konjoktür nedenleriyle de Batı’yla tesis edilen ilişkilerin etkisinde oldukça büyüktür. İkinci Dünya Savaşıyla birlikte tek kutuptan, çift kutuba dönüşen küresel sistemde Türkiye, Batıya daha da yakınlaşmıştır. İlerleyen yıllarda 2000’lere gelindiğinde Türkiye, AB ile bütünleşme çalışmaları ciddi manada dönüm noktasıdır. Türkiye, AB’nin tam üyelik için sunduğu “Kopenhag Kriterleri”ni koşulsuz bir şekilde tamamına yakınını ivedilikle tamamlamıştır. Türkiye’nin AB’ye karşı tutumu “gülü ve dikeni ile alınması gereken tek bir medeniyet” anlayışıyla hareket etmiştir. Ancak AB,Türkiye’ye yönelik uygulamış olduğu politikası ciddi manada farklılaşmış ve aynı zamanda Fransa ve Almanya devletlerinin başını çektiği “tam üyelik” sözleri, yerini “imtiyazlı ortaklığa” bırakmıştır. Hatta o dönemde birçok Batılı lider ve dini otorite liderleri, “Türkiye’nin Avrupa’ya ait olmadığı” ve arada “din ve kültür farkı” olduğu söylemleriyle Türkiye ötekileştirilmiştir. Bu ötekileştirmede ise kuşkusuz Türkiye, toplumu itibariyle Batıya karşı olumsuz bir karşılığı olmuştur.

Türkiye’de, Ekim-2006 ve Haziran-2007 tarihlerinde gerçekleştirilen bir kamuoyu araştırmasında Türk toplumuna yöneltilen, “Günümüzde Batı neyi ifade ediyor?” sorusuna ilişkin olarak katılımcıların kendi ifadeleri ve öne çıkardıkları kavramlar, olumludan olumsuza şu şekilde özetlenebilmektedir:

“Medeniyet”, “uygarlık”, “sanayi, teknoloji ve kültürel olarak gelişmişlik”, “özgürlük ve insan hakları”, “demokrasi”, “rahatlık”, “yaşam standartları”, “modern yaşam”, “sosyal hakları ve güvenceleri oturmuş bir sistem”, “eğitim düzeyinin yüksekliği”, “iş-çalışma”, “çalışma disiplini”, “eğlence”, “tatil”, “kanunların oturduğu, güçlünün güçsüzü ezmediği bir düzen”, “farklı gelenekleri, kültürleri olan ülkeler”, “farklı bir kültür”, “gelişmiş ama sorunlu”, “medeni görünen ama medeni olmayan bir topluluk”, “kendi benliğini kaybetmiş, sadece çıkar ilişkileri üzerine kurulmuş bir sömürü düzeni”, “kendi menfaatleri için her şeyi yapabilen bir topluluk”, “dejenere olmuş bir ülke”, “Haçlı Seferleri”, “Batı’nın bombaları”, “sömürgecilik” “ikiyüzlülük”, “kapitalist düzen”, “esir kampı”, “ukalalık”, “soğukluk”, “kayıtsızlık”, “hiçbir şey”(BÜLBÜL, ÖZİPEK, & KALIN, 2008).

Sonuç

Sonuç itibariyle Türkiye’de, “Batı”cı anlayış ile “Batı” karşıtı olarak çift kutuplu bir anlayışın varlığından söz edebiliriz. Türkiye’nin “Batı”ya karşı hayranlık düzeyinde ki bakış açısının, AB’nin Türkiye’yi kültürel bağlamda dışlayıcı politikasına binaen oldukça gereksiz olduğunun teyidi niteliğindedir. Avrupa’da yaşayan birçok insanın dini, kültürel ve ırki nedenlerden ötürü ayrımcılıkla karşı karşıya kalındığı gerçeği gözler önündedir. Ancak Batı’nın sosyal meseleler haricinde ekonomik ve teknolojik alanlardaki başarısını da hiçbir surette göz ardı edilmemesi esastır. Bu nedenle “iyisiyle kötüsüyle Batılaşmalıyız” söz ve söylemleri nasıl abesse, “biz Batılaşamayız” söz ve sözlemleri de abestir. Nitekim “Batılaşmak” kavramı, ülkemizde uygulanan anlayışın tam tersine, ekonomik, teknolojik ve de sanayi açısından gelişimi öngören bir anlam bütününe hitap etmektedir.

 

 

Kaynakça

  • ARSLAN BİLGİN. F. (2020). Ziya Gökalp ve Batı Algısı, Medeniyet ve Toplum Dergisi , 4 (1) , 100-112 .           Retrieved from https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/1172461
  • Avrupa’da değişmeyen ben ve ‘öteki Türkiye’ algısı. (2020, Şubat 29). Intell4: https://www.intell4.com/avrupada-degismeyen-ben-ve-oteki-turkiye-algisi-haber-184483 adresinden alındı
  • BÜLBÜL, K. (2016). Said Halim Paşa/Bir Devlet Adamı ve Siyasal Düşünür Olarak. Ankara: Tezkire Yayınları.
  • BÜLBÜL, K., ÖZİPEK, B. B., & KALIN, İ. (2008). Cumhuriyet’ten Günümüze: Karışık Duyguların Belirlediği Batı Algısı. Ankara: SETA Yayınları.
  • HANİOĞLU, M. Ş. (1985). Tanzimattan Cumhuriyete Türkiye Ansiklopedisi. “Batıcılık”. İstanbul, Fatih, Türkiye: İletişim Yayınları.
  • HUNTİNGTON, S. P. (1993). The Clash of Civilizations?, Foreign Affairs, Summer; Aynı makale için bkz: https://www.foreignaffairs.com/articles/united-states/1993-06-01/clash-civilizations , E.T. Ekim 2021
  • İLERİ, C. N. (1915). İttihad-ı İslam. İslamın Mazisi, Hali, İstikbali. İstanbul: Yeni Osmanlı Matbaas.
  • KUMRU, C. (2018). Huntıngton’ın “Medeniyetler Çatışması” Üzerine Değerlendirmeler. Ulakbilge Sosyal Bilimler Dergisi, 603-614.
  • MERİÇ, C. (2015). Umrandan Uygarlığa. İstanbul: İletişim Yayıncılık.
  • PAŞA, S. H. (1920). İslâmda Teşkilât-ı Siyâsiye. Sebîlü’r-Reşâd, 75.
  • TURHAN, M. (2015). Kültür Değişmeleri. İstanbul: Altınordu Yayınları.
  • https://www.unaoc.org/repository/report.htm , E.T. Ekim 2021

[1] Bu yaklaşıma göre, kendisini Batılı toplumlarla aynı “İbrahimi” gelenek içinde tanımlayan geleneksel/Osmanlı tarih kavrayışının resmi düzeyde terk edilerek yerine tarihi Orta Asya’dan başlatan “Türk tarih tezi”nin ikame edilmesi, aslında felsefi ve sembolik anlamda Batılı toplumlarla ortak bağın da kopması anlamına gelmiştir.

 

]]>
https://www.acikpencere.com/arastirma-alanlari/beseri-bilimler/bir-medeniyet-tartismasi-turkiyenin-degisen-bati-algisi/feed/ 3
Academic Writing Workshop https://www.acikpencere.com/projeler/etkinlikler/academic-writing-workshop/ https://www.acikpencere.com/projeler/etkinlikler/academic-writing-workshop/#comments Sat, 16 Oct 2021 08:13:07 +0000 https://www.acikpencere.com/?p=3520 Name of the project: Academic Writing Workshop

Duration of The Project: 5 weeks/2 Hours in a Week / Online

Application Deadline: 19 November 2021

Project Coordinator: Zaher Alrashed

Experienced ESL Instructor with a demonstrated history of working in the higher education industry. Skilled in English as a Second Language (ESL), Secondary Education, Classroom Management, Lesson Planning, and Educational Technology. Strong education professional with a CELTA focused in ELT from University of Cambridge.

 

 

Project Stakeholder: Ibn Haldun University

Purpose of the Project: To ensure that undergraduate, graduate and doctoral students, who aim for an academic career gain competence in writing and presenting articles and express their own views in a clear, academic and original way, to take courses from experts and to have practical writing and presentation experience.

Project Goal: Increasing the production of professional academic studies by experiencing research and writing techniques; increasing the academic writing skills of undergraduate, graduate and doctoral students and to contribute to the academic literature. To gain skills where they can use a critical perspective, present and discuss their ideas effectively by using various sources. It is to enable them to put forward an original product by using the basic and term meanings of the words, away from metaphors and artistic expressions. At the same time, it is to offer supporting gains such as reading and summarizing sources, collecting data, interpreting and analyzing findings.

Criteria for Applying: Those who want to participate in the English academic writing workshop must be undergraduate, graduate or doctoral students and have to know English at B1 level.

Click to apply!

]]>
https://www.acikpencere.com/projeler/etkinlikler/academic-writing-workshop/feed/ 1
Güneysu Bilim Köyü 2021 https://www.acikpencere.com/projeler/etkinlikler/bilim-koyu-2021/ https://www.acikpencere.com/projeler/etkinlikler/bilim-koyu-2021/#respond Mon, 19 Jul 2021 17:05:24 +0000 https://www.acikpencere.com/?p=3195 Doğa bilimleriyle ilgileniyor, güncel teknoloji ile çalışmak istiyor, mükemmel bir bilimsel ortamda öğrenmek istiyor ve Türkiye’nin her yerinden benzer düşünen insanlarla tanışmak istiyorsan Güneysu Bilim Kampına hemen başvur!

Projenin Adı: Güneysu Bilim Köyü/Kampı

Projenin Süresi: 2 hafta (15 gün)

Proje Tarihleri: 30 Ağustos – 10 Eylül 2021

Son Başvuru Tarihi: 15 Ağustos 2021

Projenin Uygulanacağı Yer/Yerler: Bilimsel perspektifle hareketle pozitif bilimlerin gerçek hayatla entegrasyon sürecinde sunulacak özel ortamlı 12 kişilik sınıfta yalnızca teori eğitimleri değil, verilen teori eğitimlerin deneysel sürecini de işleteceğiz. Rize’nin Güneysu ilçesinde gerçekleşecek eğitimler, birçok farklı mekanlarda işlenecek. Yeşilin her tonunun hakim olduğu Doğu Karadeniz’in güzide bir ilçesinde doğa ile iç içe kurulacak olan sınıflar ile pozitif bir ortam oluşturulması hedeflenmektedir. Yöresel mimari ile modern bir şekilde inşa edilen ana tesiste birçok imkan tek bir merkezde gençlerin inisiyatifine sunulacaktır.

Proje Paydaşları: Güneysu İlim Öğrenenlere Yardım Vakfı ve Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi

Projenin Gerekçelendirilmesi: Değişen ve gelişen dünya ekosistemi içerisinde bilimsel eğitimi destekleme gayesi çerçevesinden hareketle oluşturacağımız “Bilim Köyü”, aslı itibariyle hayatı “anlamlandırma” gerekçesiyle okullarda öğrenilen soyutlaştırılmış bilimi, somutlaştırmak maksadıyla oluşturulmuştur.

Hedef Grup ve Özellikleri: Türkiye’de bulunan ve yaşam bilimleri alanları ile entegre tüm lisans eğtimi gören bilime ve öğrenmeye meraklı her genç hedef kitlemiz arasındadır.

Beklenen Sonuçlar: Yeni dünya ekosistemine ayak uyduran, nitelikli, düşünen ve üreten bir gençlik inşasına pozitif yönden katkı ile Türkiye’de bilimsel anlayışa yeni bir soluk olabilmek en önemli hedefler arasındadır. Bilim Köyü projesiyle, erdemli, donanımlı, yenilikçi, bilimsel alandaki gelişmeleri yakından takip eden, özgün fikirler üretebilen ve çözüm odaklı bireylere ortak çalışma alanı sunulacaktır. Yaşam Bilimleri alanında var olan veya olabilecek sorunların bilimsel cevabının arandığı; Sağlık, Mühendislik, Kimya, Fizik, Biyoloji gibi Doğal Bilim alanlarında yapılan ortak çalışmalarla ulusal ve uluslararası bilgi havuzundan faydalanarak vizyoner bir kadronun oluşmasına ön ayaklık etme gayreti içerisindeyiz. 

Katılım Koşulları:

  • Yaşam Bilimleri ( Mühendislik, Tıp, Fizik, Kimya vb.) alanlarında eğtim gören lisans öğrencisi olmak.
  • Ağırlıklı not ortalamasının en az 2.5/4 olması.
  • Herhangi bir yüz kızartıcı bir suç işlememiş olmak.
  • Bilimsel çalışmalara karşı meraklı olmak.

Not: Güneysu Bilim Köyü/Kampı projesi sınırlı kontenjan ile katılımcılar başarı sırasına göre mülakat usulüyle seçilecektir. Başvuru formunda belirtilen soruların cevapları en önemli seçim kriteridir. Kampa ulaşım hariç konaklama, yemek ve geziler tamamen ücretsiz olacaktır. 

Projenin Uygulanacağı Tesis:

2021 Yılı Yaz Dönemi Başvuruları Sona Ermiştir

]]>
https://www.acikpencere.com/projeler/etkinlikler/bilim-koyu-2021/feed/ 0