Akademi – Açık Pencere https://www.acikpencere.com Gençlik Düşünce ve Araştırma Kuruluşu Thu, 28 Mar 2024 11:35:16 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.5.2 https://www.acikpencere.com/wp-content/uploads/2020/12/cropped-kullanici-32x32.png Akademi – Açık Pencere https://www.acikpencere.com 32 32 Bitkisel Kaynaklı Besinlerin Gizemi: Fitokimyasallar https://www.acikpencere.com/arastirma-alanlari/yasam-bilimleri/bitkisel-kaynakli-besinlerin-gizemi-fitokimyasallar/ https://www.acikpencere.com/arastirma-alanlari/yasam-bilimleri/bitkisel-kaynakli-besinlerin-gizemi-fitokimyasallar/#respond Mon, 03 Apr 2023 08:53:14 +0000 https://www.acikpencere.com/?p=18913 Özet   

            Fitokimyasallar; bitkilerde doğal olarak bulunan, bitkilerin renk, koku ve savunma gibi özelliklerini sağlayan ve besin ögesi olarak sınıflandırılmayan biyolojik aktif bileşiklerdir. Meyveler, sebzeler, kuru baklagiller ve tahıllar gibi bitkisel kaynaklı besinlerde bulunmaktadır. Bitkilere faydalarının yanı sıra bitkisel kaynaklı besinlerin tüketimi yoluyla insanlara da birçok fayda sağlamaktadır. Oksidatif stres başta olmak üzere birçok çevresel faktörün etkisiyle çeşitli kanser türleri ve kronik hastalıkların görülme sıklığı artmıştır. Bu çalışma ile, sağlıklı beslenmede önemli bir yere sahip olan fitokimyasallar hakkında toplumun bilgi düzeyini ölçülmesi ve fitokimyasal içeren besinlerin tüketim sıklığının araştırılması amaçlanmıştır. 15–60 yaş aralığındaki 300 katılımcıya demografik özellikleri, fiziksel özellikleri, tüketim alışkanlıkları, fitokimyasallar hakkında bilgi düzeyleri ve fitokimyasal içeren besinleri tüketim sıklıkları hakkında sorular yöneltilmiştir. Anket çalışması katılımcılara sosyal iletişim kanalları üzerinden iletilip internet üzerinden uygulanmıştır. Çalışmada katılımcıların % 12,7’ sinin bazı günler hiç sebze tüketmediği, % 14,7’ sinin bazı günler hiç meyve tüketmediği, % 10,3’ ünün haftalık olarak hiçbir öğününde kuru baklagil tercih etmediği tespit edilmiştir. Tahıl tüketimi hakkındaki soruların bulgularına göre çalışmaya katılan bireylerin % 14’ ünün gün içinde hiç ekmek tüketmediği, % 11,7’ sinin ise hiç pilav ya da makarna tüketmediği sonucuna varılmıştır. Katılımcıların rehberlerdeki sağlıklı beslenme önerilerinde yer alan sebze ve meyve, kuru baklagil ve tahıl gruplarını yeterli düzeyde tüketmediği saptanmıştır. Hastalıkların önlenmesinde ve tedavi sürecinde biyolojik olarak aktif rol alan fitokimyasalların diyetle alınmaması kanser ve kronik hastalıkların artmasına sebep olabilecek önemli bir bulgudur. Ülkemizde toplumun sağlıklı beslenme ile ilgili bilinç düzeyi arttırılmalıdır. Fitokimyasal çeşitlerinin, sağlık ve beslenme üzerindeki etkilerinin anlaşılması için daha çok bilimsel çalışmaya ihtiyaç vardır.

Anahtar Kelimeler: Fitokimyasal, Beslenme, Meyveler ve Sebzeler, Tüketim sıklığı

Abstract

Phytochemicals are biologically active compounds that are naturally found in plants, provide the properties of plants such as color, odor and defense, and are not classified as nutrients. It is found in plant-based foods such as fruits, vegetables, legumes and grains. In addition to its benefits to plants, it also provides many benefits to humans through the consumption of plant-derived foods. The incidence of various cancer types and chronic diseases has increased with the effect of many environmental factors, especially oxidative stress. In this study, it was aimed to measure the knowledge level of the society about phytochemicals, which have an important place in healthy nutrition, and to investigate the consumption frequency of foods containing phytochemicals. 300 participants between the ages of 15 and 60 were asked questions about their demographic characteristics, physical characteristics, consumption habits, level of knowledge about phytochemicals and the frequency of consumption of foods containing phytochemicals. The survey study was conveyed to the participants through social communication channels and applied over the internet. In the study, it was determined that 12.7% of the participants did not consume any vegetables on some days, 14.7% did not consume any fruit on some days, and 10.3% did not prefer dried legumes in any of their meals on a weekly basis. According to the findings of the questions about grain consumption, it was concluded that 14% of the individuals participating in the study did not consume any bread during the day, and 11.7% did not consume any rice or pasta. It was determined that the participants did not consume the vegetables and fruits, legumes and cereals groups included in the healthy nutrition recommendations in the guidelines at a sufficient level. The lack of dietary intake of phytochemicals, which play a biologically active role in the prevention and treatment of diseases, is an important finding that may lead to an increase in cancer and chronic diseases. In our country, the awareness level of the society about healthy nutrition should be increased. More scientific studies are needed to understand the effects of phytochemical types on health and nutrition.

Keywords: Phytochemical, Nutrition, Fruits and Vegetables, Consumption Frequency

]]>
https://www.acikpencere.com/arastirma-alanlari/yasam-bilimleri/bitkisel-kaynakli-besinlerin-gizemi-fitokimyasallar/feed/ 0
İbn Haldun’un ve Emile Durkheim’ın Toplum Açıklamalarının Karşılaştırılması https://www.acikpencere.com/arastirma-alanlari/beseri-bilimler/ibn-haldunun-ve-emile-durkheimin-toplum-aciklamalarinin-karsilastirilmasi/ Tue, 27 Dec 2022 06:48:25 +0000 https://www.acikpencere.com/?p=18768 Öz: Bu çalışmanın amacı, İbn Haldun’un Bedevi-Hadari toplum ayrımı ile Emile Durkheim’ın Organik ve Mekanik toplum tanımı başta olmak üzere iki düşünürün toplum üzerine ifadelerinin yan yana getirilmesi, bu yolla karşılaştırılmalarına katkı sağlamaktır. Dönem olarak önce gelmesi ve günümüz sosyoloji biliminin metotlarını tam olarak paylaşmaması dolayısıyla ilkin İbn Haldun’un toplum bilimi alanında genel yargılarından bahsetmek, düşünce biçimini anlamak açısından faydalı olacaktır. Ardından iki düşünürün metotları karşılaştırılacak ve toplum tipi ayrımları başta olmak üzere karşılıklı alıntılarla okura çapraz okuma deneyimi sunulmaya çalışılacaktır. En nihayetinde metnin ulaşacağı yargı, iki düşünürün ortaya koyduğu ifadelerin yadsınamaz ölçüde benzerlikler taşıdığıdır.

Anahtar Sözcükler: İbn Haldun, Emile Durkheim, Toplum Teorileri, Bedevi-Hadari Toplum, Organik-Mekanik Toplum

Comparison of Ibn Khaldun’s Bedvi-Hadari and Emile Durkheim’s Organic-Mechanical Society Explanations

Abstract: The aim of this study is to bring together the statements of Ibn Khaldun and Emile Durkheim on society, especially Ibn Khaldun’s Bedevi-Hadari society distinction and Durkheim’s definition of Organic and Mechanical society, and to contribute to their comparison in this way. Since he comes first as a period and does not fully share the methods of today’s sociology, it will be useful to talk about Ibn Khaldun’s general judgments in the field of social science first in order to understand his way of thinking. Then, the methods of the two thinkers will be compared and the cross-reading experience will be presented to the reader with mutual quotations, especially on the distinctions of society type. The judgment which the text will reveal is that; the statements put forward by the two thinkers bear undeniable similarities.

Key Words: Ibn Khaldun, Emile Durkheim, Society Theories, Bedevi-Hadari Society, Organic-Mechanical Society

]]>
Alzheimer Tipi Demans https://www.acikpencere.com/arastirma-alanlari/beseri-bilimler/alzheimer-tipi-demans/ https://www.acikpencere.com/arastirma-alanlari/beseri-bilimler/alzheimer-tipi-demans/#comments Thu, 24 Mar 2022 07:00:14 +0000 https://www.acikpencere.com/?p=5951 Son dönemlerdeki teknolojik gelişmeler neticesinde bir çok hastalığın tedavisinin kolaylaşması, dünya nüfusunun giderek yaşlanmasına ve nörodejeneratif patolojilerin prevalansında artışa neden olmakta, bu durum ortaya çıkan bireysel ve toplumsal yükü azaltabilecek yeni terapötik yaklaşımların geliştirilmesini gerekli kılmaktadır (Sanches ve ark.,2021).

Dünya genelinde 2019 yılında 57,4 milyon kişinin demansla yaşadığı, bu sayının 2030’da 83,2 milyona, 2050’de 152,8 milyona ulaşacağı tahmin edilmektedir. (GBD 2019 Dementia Forecasting Collaborators, 2022) TÜİK(2021) verilerine göre ise Alzheimer hastalığından hayatını kaybeden yaşlıların sayısı 2019’da 13 bin 498’e yükselmiştir. En sık görülen demans türü olan Alzheimer hastalığı hem Türkiye hem de dünya için toplumun bütününü ilgilendiren önemli bir sağlık sorunudur (Tutuk,Bal,Doğan,Demir ve Tümer,2021).

Demans

Demans; bellek, dil, yürütücü ve görsel-uzaysal işlevler, kişilik ve davranış örüntülerinde düşüşle karakterize klinik bir sendromdur. (Weller ve Budson, 2018) Bu alanlardaki bozukluklar hastaların günlük yaşam aktivitelerine devam etmesini zorlaştırmaktadır.(Aydemir ve Kısa, 2001) Demans ,klinik olarak farklı şekillerde ortaya çıkabilir. Bunlardan bazıları şu şekildedir; Alzheimer hastalığı, Lewy Cisimcikli demans, Frontotemporal demans, Vasküler demans, Diğer ender demanslar vs. (Döndü, 2014)

Alzheimer

Hastalığa ismini veren Dr.Alois ,Alzheimer’ın Frankfurt’daki akıl hastanesinde tanıştığı Auguste Deter’in semptomlarını tanımladığı olgu sunumu, hastalığın ilk nöropsikolojik profilini ortaya koymuştur. (Bondi, Edmonds ve Salmon,2017)  Alzheimer en sık karşılaşılan demans türü olarak tüm demans vakalarının %50-70’ini oluşturan (Selekler, 2010) ve yavaş ilerleyen nörodejeneratif bir hastalıktır. (Breijyeh ve Karaman, 2020). Nörodejeneratif hastalıklar, MSS’de hücre kaybı veya hasarlı hücre varlığı ile ortaya çıkar. Hücre tipine ve bulunduğu bölgeye bağlı olarak bu hasar veya kayıplar psikolojik ve davranışsal düzeyde bozukluklara neden olur.(Özpak, Pazarbaşı ve Keser, 2017).

Alzheimer için risk faktörleri şu şekilde sıralanabilir; Down sendromu, ileri yaş, genetik, cinsiyet(kadınlarda erkeklere oranla daha fazla görülmektedir),eğitim düzeyi, sigara kullanımı, diyabet, radyasyon, depresyon, kafa travması.(Şat, 2020; Uslu, 2018;)

Alzheimer tipi demansta bilişsel bozulma üç temel evrede gerçekleşir;

  • Erken evre; unutkanlık, kelimeleri hatırlayamama, yeni şeyler öğrenmede güçlük, sosyal davranışlar ve karar vermede bozukluklar ile seyreder.
  • Orta evrede; günlük işlevselliği etkileyen belirtiler, kaybolma, motor yetilerde bozukluk ve davranış problemleri gözlenir.
  • İleri evrede ise; hasta bakım verene tam bağımlı hale gelir, mesane ve bağırsak kontrolünde bozulma, farkındalık halinde kayıp ,konuşmada veya basit emirleri uygulamada zorluklar yaşanır. (Özbabalık ve Hussein 2017)

Alzheimer’da senil amioid plaklar (SP), nörofibriler yumak (NFY) oluşumu, sinaps ve nöron kaybı beyinde belirgin atrofi gibi patolojik bulgular gözlenmektedir.(İldem, 2021) Hastalığın en önemli histopatolojik belirtisi özellikle amigdala, hipokampus ve neokortekste görülen senil plak oluşumlarıdır.(Öztürk ve Karan, 2009) Meydana gelen bu bozulmalar davranışta değişikliklerin yanı sıra duygu durumda da değişikliklere neden olmaktadır. Beyindeki hücrelerin ölümü ve hücreler arası iletişimde görev alan nörotransmitterlerden biri olan asetilkolinin salgılanmasındaki azalma bu belirtilerin ortaya çıkmasında etkilidir. (Adalı, Yirün, Koçer Gümüşel,Erkekoğlu,2020)

Tanı ve Tedavi

Demansın değerlendirilmesinde; aileden, arkadaştan veya bakıcıdan alınan biliş ve işleve odaklanan tıbbi öykü, ayakta tedavi veya yatak başı bilişsel muayene, gerekirse nöropsikolojik testler göz önünde bulundurulur. (Arvanitakis, Shah ve Bennett,2019) Nöropsikolojik testler sağlıklı yaşlanma sırasındaki bilişsel değişiklikleri erken evre Alzheimer tipi demanstaki bilişsel değişikliklerden ayırt etmede önemli işleve sahiptir.(Can ve  Karakaş, 2005) 1975 yılında Folstein ve arkadaşları tarafından geliştirilen Mini Mental Durum Değerlendirme (MMSE) Testi demans taramalarında hala en sık kullanılan testtir.(Yücel,2019)

Alzheimer hastalığında, farmakolojik tedavilerde gözlemlenen yan etkilerin olmaması, yaşam kalitesini artırması ve semptomları azaltması sebebiyle farmakolojik olmayan yaklaşımlardan yararlanılmaktadır (Keleş ve Özalevli, 2018). Bu yaklaşımlardan bazıları aşağıda sıralanmıştır.

  1. Müzik Terapisi:

    Müzik terapisi, yetkili profesyoneller tarafından terapötik bir ilişki içinde belirli hedefler doğrultusunda klinik ve kanıta dayalı olarak uygulanmaktadır ve genellikle herhangi bir yan etkisi olmaması sebebiyle demans hastalarında semptomları tedavi etmese de  azaltması amacıyla alternatif bir yöntem olarak tavsiye edilmektedir. (Soufineyestani, Khan ve Sufineyestani, 2021) Müzik terapisinin kaygı, depresyon gibi davranışsal semptomlarda azalmaya sebep olduğu gözlenmektedir.(Popa ve ark.,2021)

  2. Sanat Terapisi:

    Sanat terapisi kişinin ilgi alanına göre, resim yapma, cam boyama, boncuklarla takı yapma vb. yöntemler aracılığıyla bireylerde stresle başa çıkmada destek sağlamayı amaçlar (Karadağ ve Uğur, 2015). Bu yöntemin dikkat, benlik saygısı, iletişim ve duygu duruma olumlu etkilerinin yanı sıra anksiyete, ajitasyon, depresyon gibi belirtileri de azalttığı gözlemlenmiştir (Bulduk, Dinçer, Usta ve Bayram, 2017).

  3. Doğrulama/Geçerlileştirme Terapisi:

    Doğrulama terapisi hastanın gerçekliğini kabul etmeye odaklanarak olumsuz duyguları hafifletmeyi ve olumlu duyguları geliştirmeyi amaçlar (Scales,Zimmerman ve Miller,2018). Kişinin duygularını ifade etmesine odaklanan yöntem demanslı bireylerde stres, anksiyete ve yalnızlığı önlemek amacıyla kullanılmaktadır (Lök ve Buldukoğlu, 2014). Geçerlileştirme terapisinde müzik dinletme, hatırlatma ve yansıtma gibi birbirinden farklı 14 teknik kullanılmaktadır (Akyar,2011).

  4. Anımsama Terapisi:

    Anımsama terapisi profesyoneller tarafından  yürütülen seanslar yoluyla geçmişte gerçekleşen olayların veya deneyimlerin ses kaydı, fotoğraf vb. öğeler yardımıyla paylaşılmasını içerir (Aşiret ve Kapucu, 2015). Bireysel olarak veya grupla yürütülebilen anımsama terapilerinde bireysel yaklaşımın, uygun anılara odaklanmaya ve seansın kişiye özel olarak düzenlenmesine fırsat sunmasından dolayı daha fazla fayda sağladığı düşünülmektedir (Saredakis ve ark.,2021).

  5. Hayvan Destekli Terapi:

    Hayvan ve insan etkileşimi sağlığın iyileştirilmesi ve korunmasına büyük katkı sağlamaktadır.Özellikle köpekler eğitilebilir olmaları ve sosyal becerileri nedeniyle en sık kullanılan hayvanlardır (Cevizci, Erginöz ve Baltaş, 2009). Yapılan çeşitli çalışmalar demans hastalarında hayvan destekli terapinin stres, kaygı ve üzüntü gibi semptomları azalttığını, davranışın iyileşmesine katkıda bulunduğunu göstermektedir. (Rodríguez-Martínez, De la Plana Maestre, Armenta-Peinado, Barbancho ve García-Casares,2021) Hayvanlarla ilgileniyor olmak kişilerin motivasyon duygusu ve benlik saygısına olumlu etki etmesinin yanı sıra fiziksel aktivitelerde de artışa neden olmaktadır. (Kim ve ark.,2021)

  6. Fiziksel Aktivite:

    Fiziksel egzersiz, fiziksel uygunluğu iyileştirmek veya sürdürmek amacıyla yapılandırılmış, tekrarlayan hareketlerden oluşmakta ve yaşlı bireylerde yürütücü işlevlerin yerine getirilmesine katkıda bulunmaktadır (Bozkurt ve Karadakovan, 2020). Egzersiz, beyinde kognitif fonksiyonlarda azalmayı önleyebilmekte veya geciktirebilmektedir. Egzersizle yeni nöron oluşumu artmakta ve nöroplastisite sağlanmaktadır. Yürüyüş, hafif tempolu koşu, yüzme ve bisiklet gibi aerobik yapıdaki egzersizler Alzheimer hastalarında bilişsel fonksiyonları geliştirmektedir. (Keleş ve Özalevli, 2018)

Alzheimer hastaları için oldukça önemli hizmet modellerinden birisi olan gündüz bakım merkezleri hastaların sosyalleşebilmesine ve yaşam kalitesinin yükseltilmesine imkan sağlamaktadır. Ülkemizde Alzheimer hastalığı ile mücadele kapsamında Türkiye Alzheimer Derneği Gündüz Yaşam Merkezi(GYM) ile hizmet vermektedir. Gündüz yaşam merkezinde çeşitli zihinsel, bedensel, sanatsal, psiko-motor aktivitelerle birlikte gezi vb. programlar yürütülmektedir.(Şener ve Tekin,2020) Hasta ve hasta yakınlarının yaşam kalitesini arttırmayı ve rehabilitasyon hizmetleri ile hastalığın seyrini yavaşlatmayı hedefleyen Alzheimer Derneği Gündüz Yaşam Merkezinde alanında uzman kişilerle bilgilendirme ve psikoterapi toplantıları da gerçekleştirmektedir.

 

  

 

Kaynakça

 

  • Adalı, A., Yirün, A.,Koçer Gümüşel, B., Erkekoğlu, P.(2020). Alzheimer Hastalığının Gelişiminde Biyolojik Ajanların Olası Etkileri. Ankara Eczacılık Fakültesi Dergisi.44(1).167-187.  doi:10.33483/jfpau.523804
  • Akyar, İ. (2011). Demanslı hasta bakımı ve bakım modelleri. Hacettepe Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi Dergisi18(2), 79-88.
  • Arvanitakis, Z., Shah, RC, ve Bennett, DA (2019). Demans Teşhisi ve Yönetimi: Derleme. JAMA322 (16), 1589–1599. doi:10.1001/jama.2019.4782.
  • Aşiret, G. D., ve Kapucu, S. (2015). Alzheimer hastalarının bilişsel ve davranışsal sorunları üzerine etkili bir yöntem: Anımsama terapisi. Hacettepe Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi Dergisi2(3), 60-68.
  • Aydemir, Ç., & Kısa, C. (2001). Konsültasyon liyezon psikiyatrisinde demans. Klinik Psikiyatri4, 203-211.
  • Bondi, MW, Edmonds, EC, ve Salmon, DP (2017). Alzheimer Hastalığı: Dünü, Bugünü ve Geleceği. Uluslararası Nöropsikoloji Derneği Dergisi: JINS23 (9-10), 818-831. https://doi.org/10.1017/S135561771700100X
  • Bozkurt, C. ve Karadakovan, A. (2020).Alzheimer Hastalarında Kullanılan İlaç Dışı Tedavi Yöntemleri. Ordu Üniversitesi Hemşirelik Çalışmaları Dergisi3(3), 329-337.
  • Breijyeh, Z. ve Karaman, R. (2020). Alzheimer Hastalığı Üzerine Kapsamlı Bir İnceleme: Nedenleri ve Tedavisi. Molecules (Basel, İsviçre)25 (24), 5789. doi:10.3390/molecules25245789.
  • Bulduk, S., Dinçer, Y., Usta, E. ve Bayram, S. (2017). Demanslı yaşlılara uygulanan sanat terapi yönteminin bilişsel durum üzerine etkisinin incelenmesi. Çağdaş Tıp Dergisi7(1), 36-41.
  • Can, H.ve Karakaş, S. (2005). Alzheimer Tipi Demans ve Birinci Basamakta Nöropsikolojik Değerlendirme. Sürekli Tıp Eğitimi Dergisi. 14(2),22-25. https://www.ttb.org.tr/STED/sted0205/alzheimer.pdf
  • Cevizci, S., Erginöz, E. ve Baltaş, Z. (2009). Ruh sağlığının iyileştirilmesinde destek bir tedavi yaklaşımı: Hayvan destekli tedavi. Nobel Med5(1), 4-9.
  • Döndü, A. (2014).Obsesif kompulsif bozukluk alzheimer tipi demans gelişiminde bir risk faktörü müdür? (Uzmanlık Tezi). Adnan Menderes Üniversitesi, Aydın.
  • GBD 2019 Demans Tahmini İşbirlikçileri (2022). 2019’da küresel demans yaygınlığının tahmini ve 2050’de öngörülen yaygınlık: 2019 Küresel Hastalık Yükü Çalışması için bir analiz.  The Lancet Public Health7 (2), e105–e125. https://doi.org/10.1016/S2468-2667(21)00249-8
  • https://www.alzheimerdernegi.org.tr  Erişim Tarihi: 12.03.2022
  • İldem, S. (2021). Alzheimer demansta başlangıçtaki nöropsikiyatrik envanter ile bakılan davranışsal semptomların bilişsel bozulma ile ilişkisi. (Yüksek lisans tezi). Medipol Üniversitesi, İstanbul
  • Karadağ, E., ve Uğur, Ö. (2015). Kanserli Hastalarda Çok Konuşulmayan Bir Uygulama: Sanat Terapisi. Dokuz Eylül Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi Elektronik Dergisi8(2), 142-144.
  • Keleş,E. ve Özalevli, S.(2018). Alzheimer Hastalığı ve Tedavi Yaklaşımları.İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi. 3(2).39-42.
  • Kim, S., Nam, Y., Ham, MJ, Park, C., Moon, M. ve Yoo, DH (2021). Alzheimer Hastalığında Hayvan Destekli Müdahalenin Nörolojik Mekanizmaları: Varsayımsal Bir İnceleme. Yaşlanan sinirbilimde sınırlar13 , 682308. https://doi.org/10.3389/fnagi.2021.682308
  • Lök N., Buldukoğlu K.(2014). Demansta Bilişsel Aktiviteyi Artırıcı Psikososyal Uygulamalar. Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar. 6(3): 210-216. doi:10.5455/cap.20130704021035
  • Özbabalık, D. ve  Hussein, S. (2017). Demans Bakım Modeli Raporu, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı.
  • Özpak, L.,Pazarbaşı, A., Keser, N. (2017).Alzheimer Hastalığının Genetiği ve Epigenetiği. Arşiv Kaynak Tarama Dergisi.26(1).34-49. doi:10.17827/aktd.280520
  • Öztürk, G. B. ve  Karan, M. A. (2009). Alzheimer hastalığının fizyopatolojisi. Klinik gelişim22(3), 36-45.
  • Popa, LC, Manea, MC, Velcea, D., Șalapa, I., Manea, M., ve Ciobanu, AM (2021). Alzheimer Demansının Bakım Verenler ve Sanat ve Müzik Terapisi Yoluyla Kalite İyileştirme Üzerindeki Etkisi. Healthcare (Basel, İsviçre)9 (6), 698. https://doi.org/10.3390/healthcare9060698
  • Rodríguez-Martínez, M., De la Plana Maestre, A., Armenta-Peinado, JA, Barbancho, M. Á., Ve García-Casares, N. (2021). Yetişkinlerde Nörolojik Hastalıklarda Hayvan Destekli Tedavinin Kanıtları: Sistematik Bir İnceleme. Uluslararası çevre araştırmaları ve halk sağlığı dergisi18 (24), 12882. https://doi.org/10.3390/ijerph182412882
  • Sanches, C., Stengel, C., Godard, J., Mertz, J., Teichmann, M., Migliaccio, R., ve Valero-Cabré, A. (2021). Nörodejeneratif Hastalıklarda Bilişsel Bozukluğu Tedavi Etmek İçin İnvaziv Olmayan Beyin Stimülasyonu Yaklaşımlarının Dünü, Bugünü ve Geleceği: Kapsamlı Bir Eleştirel İnceleme Zamanı. Yaşlanan sinirbilimde sınırlar12 , 578339. https://doi.org/10.3389/fnagi.2020.578339
  • Saredakis, D., Keage, HA, Corlis, M., Ghezzi, ES, Loffler, H. ve Loetscher, T. (2021). Yatılı Yaşlı Bakımında Sanal Gerçekliği Kullanan Anımsama Terapisinin Kayıtsızlık Üzerindeki Etkisi: Çok Bölgeli Randomize Olmayan Kontrollü Deneme. Tıbbi İnternet araştırması dergisi23 (9), e29210. https://doi.org/10.2196/29210
  • Scales, K., Zimmerman, S., ve Miller, SJ (2018). Demansın Davranışsal ve Psikolojik Belirtilerine Yönelik Kanıta Dayalı Farmakolojik Olmayan Uygulamalar. Gerontolog58 (suppl_1), 88-102. https://doi.org/10.1093/geront/gnx167
  • Selekler,K.(2010). Alois Alzheimer ve Alzheimer Hastalığı. Türk Geriatri Dergisi.13(3).9-14
  • Soufineyestani, M., Khan, A., ve Sufineyestani, M. (2021). Müzik Müdahalesinin Demans Üzerindeki Etkileri: Meta-Anlatı Yöntemini Kullanan Bir İnceleme ve Gelecekteki Araştırmalar İçin Gündem. Nöroloji uluslararası13 (1), 1–17. https://doi.org/10.3390/neurolint13010001
  • Şat,S.(2020). Hafif Bilişsel Bozukluk ve Erken Evre Alzheimer Tipi Demans Hastalarında Yönetici İşlevler ve İleriye Dönük Bellek Performanslarının İncelenmesi. (Yüksek Lisans Tezi). Uludağ Üniversitesi, Bursa.
  • Şener,M. ve Tekin, H. H.(2020). Sosyal Belediyecilik Bağlamında Yaşlı Bakım ve Alzheimer Gündüz Yaşam Merkezleri. Geriatrik Bilimler Dergisi3(3), 138-146.
  • Tutuk, O., Bal, R., Doğan, H., Demir, E. A. ve Tümer, C.(2021). Deneysel Alzheimer Hastalığı Modeli Oluşturulmuş Sıçanlarda Fluoksetin ve Duygudurum İlişkisi. Uluslararası Tıp Bilimleri, 76.
  • TÜİK,Türkiye İstatistik Kurumu. İstatistiklerle Yaşlılar, 2020. (Mart 2021). https://data.tuik.gov.tr/Bulten/Index?p=Istatistiklerle-Yaslilar-2020-37227
  • Uslu, A.(2018). Alzheimer tipi demanslı hastalara bakım verenlerin öz etkililik-yeterlilik düzeyleri ile yaşam kaliteleri ve bakım yükleri arasındaki ilişki. (Yüksek Lisans Tezi). Gazi Üniversitesi, Ankara.
  • Weller, J., ve Budson, A. (2018). Alzheimer hastalığı tanı ve tedavisine ilişkin güncel anlayış. F1000Research7 , F1000 Fakülte Rev-1161. https://doi.org/10.12688/f1000research.14506.1
  • Yücel, N. (2019). Major Kogni̇ti̇f Bozukluk Tanısı Alan Hastalarda Evreleri̇ne Göre Mr Görüntüleri̇ Üzeri̇nden Hi̇ppocampus Ve İntrakrani̇al Oluşumların Morfometri̇k Anali̇zi̇. (Doktora Tezi). Necmettin Erbakan Üniversitesi, Konya.
]]>
https://www.acikpencere.com/arastirma-alanlari/beseri-bilimler/alzheimer-tipi-demans/feed/ 1
Politika Yapıcılar ve Düşünce Kuruluşları https://www.acikpencere.com/arastirma-alanlari/beseri-bilimler/politika-yapicilar-ve-dusunce-kuruluslari/ https://www.acikpencere.com/arastirma-alanlari/beseri-bilimler/politika-yapicilar-ve-dusunce-kuruluslari/#respond Wed, 27 Oct 2021 09:52:30 +0000 https://www.acikpencere.com/?p=3774  Giriş

Dünya genelinde düşünce ve araştırma kuruluşları (think-tank); siyasal liderler, bürokratlar gibi politika yapıcılar ve karar alma mekanizmalarında yer alan kişiler için ciddi manada önem arz eden oluşumlardır. Politika yapıcılara danışmanlık hizmetinde bulunan düşünce ve araştırma kuruluşları, yaptıkları akademik ve bilimsel perspektifli rapor, analiz vb. diğer yayınları, kanun yapıcılara aktarılarak ilgili politikaların oluşmasına ve uygulamasında önemli rol oynamaktadırlar. Düşünce kuruluşları, güncel ve yakın vadede ülkelerin kendi çıkarlarını ve dünya kamuoyunu ilgilendiren konularda yalnızca fotoğraf çekmeyen, aynı zamanda politika önerileri de geliştiren kuruluşlardır. Üniversitelerde, genellikle “ne yapılmalı” sorusuna çok girilmemektedir. Düşünce kuruluşlarının farkı da burada ortaya çıkmaktadır. Medya çok hızlı, akademi ise yavaş çalışmaktadır. Bu minvalde düşünce kuruluşları medyaya daha yakındır (DURAN, 2019). Yaptığı akademik ve bilimsel çalışmalar ile kamu politikalarının teknik ve stratejik manada ülke ve dünya kamuoyunu bilgilendirme görevi de düşünce kuruluşları üstlenmektedir. Bilgiye ve veriye dayalı iş yapma, politikaları buna göre oluşturma en önemli paradigmaları arasındadır.

Düşünce ve araştırma kuruluşları aslı itibariyle Soğuk Savaş sonrasında özellikle uluslararası ilişkiler alanında giderek etkisini bir o kadarda önemini arttıran konuma gelmiştir. Dünya üzerinde aktif faaliyetlerde bulunan düşünce ve araştırma kuruluşları bulundukları ülkenin iç ve dış politikalarını şekillendiren/yönlendiren önemli çalışmalar yapmışlardır.  Özellikle ABD’de faaliyet gösteren düşünce ve araştırma kuruluşları gerek Amerika’nın iç ve dış gerekse de dünya politikasını yönlendirme adına ciddi çalışmalar yapmaktadırlar. Bu minvalde Türkiye özelinden incelediğimizde “düşünce fakirliği” yaşandığı görülmektedir (KARABULUT, 2010). Küreselleşme bağlamında bilgi toplumunun artışı, bilgiyi üreten mekanizmalara karşın ilgiyi arttırmış buna mukabil düşünce ve araştırma kuruluşlarının etki ve nüfuzları artmıştır.

Düşünce ve Araştırma Kuruluşlarının Çalışma Prensipleri

Kanun yapıcılar; yönetiminde oldukları toplumun ve ilişki içerisinde oldukları devletler hakkında sosyal, siyasi, ekonomik ve istatiksel açıdan malumat sahibi olmak ve uygulamaya koydukları politikaların etkili sonuçlar verip vermediği hususunda uzman kişilerce hazırlanmış verilere ihtiyaç duymaktadırlar. Buna mukabil siyasal karar alma süreçleri esnasında sürekli ve güvenilir bilgiye duyulan ihtiyaç, bağımsız düşünce ve araştırma kuruluşlarının ortaya çıkmasını sağlamıştır. Düşünce ve araştırma kuruluşları ülkemiz özelinde oldukça fazla ihmal edilmiş bir alandır.

Düşünce kuruluşları; araştırma, analiz ve çeşitli yayınlar ile ilgili kamu kurum ve kuruluşlarına akademik danışmanlık hizmetlerinin verildiği statik sivil toplum kuruluşlarıdır. Aslı itibariyle “Entelektüel Girişimciler” tanımına muhatap olan düşünce kuruluşları, özgür ve bağımsız yapılarıyla[1] ülke içi yahut ülke dışında kronikleşmiş sorunlara yeni fikirler ve çözüm önerileri sunmaları birincil manada çalışma prensibidir. Ürettikleri politikalar vasıtasıyla ulusal ve uluslararası arenada yankı uyandırmaktadırlar. Özellikle uluslararası ilişkiler alanında aktif politika üreten düşünce ve araştırma kuruluşları, faaliyette bulundukları ülkenin ulusal gücünü yükseltme noktasında oldukça önemlidir. Düşünce kuruluşlarının tam manasıyla literatür anlamına karşılık gelebilmesi, ne kadar bağımsız çalışmalar icra edebildiğinden geçmektedir.

Düşünce kuruluşları yapmış oldukları yayınlar ile ilgili ülkelerin dış politikalarını ve Dünya politikasını yönlendirebilmektedirler. Bu duruma verilecek en önemli örnek ise George Kennan’ın, Council of Foreign Affairs’ın (CFR) bizatihi yayını olan Foreign Affairs’da, 1947 yılında yayımlanmış olan “Mr. X” başlıklı makalesi, Amerika’nın Soğuk Savaş stratejisini şekillendiren en önemli etkenlerden biri olmuştur. Düşünce ve araştırma kuruluşlarının yayımlamış oldukları makalelerin etkinliğine, Stocholm International Peace Research Institute’ün (SIP- RI) her yıl düzenli olarak yayınlamakta olduğu yıllık örnek olarak gösterilebilir. Düşünce kuruluşlarının ülkelerin politikalarında etkin rol üstlendiğini destekler nitelikte bu tip birçok örnek mevcuttur. Devletlerin; dış politikada yeni düşünceler ile alternatifler üretmelerini, üst düzeyde tartışma ortamı hazırlamalarını, ilgili ülke vatandaşlarını Dünya hakkında bilgilendirmelerini ve arabuluculuk ile çatışmaların çözülmesi konusunda resmi çabalara tamamlayıcı imkanlar sağlamaları noktalarını karşılamaktadırlar.

Türkiye ise düşünce ve araştırma kuruluşları çerçevesinde başta ABD olmak üzere diğer Avrupai devletlere göre hem niceliksel hem de niteliksel açıdan oldukça geridedir. Bu durumun ortaya çıkmasındaki en temel faktör ise toplumu itibariyle Türkiye, düşünce ve araştırma kuruluşlarının önemine haiz olmamasıdır. Türkiyede düşünce kuruluşları yarım yüzyılı geride bırakarak özellikle konjonktürün elverişli olduğu 2000’li yıllardan itibaren sayı ve etki bakımından önemli bir aktör haline gelmiştir (BABUR, 2021). Türkiye’de düşünce ve araştırma kuruluşlarının niceliği oldukça artmış, netice itibariyle de neden ortaya çıktıkları ve nasıl uluslararası alana yayıldıkları, siyasal karar alıcıları nasıl etkiledikleri ve küresel dünya ile nasıl bir etkileşim içinde oldukları, gibi soruların cevaplanması gerekliliği ortaya çıkmıştır (Alper Tolga BULUT, 2014).

Düşünce ve Araştırma Kuruluşlarının Tarihsel Gelişimi

Dünya özelinde düşünce ve araştırma kuruluşları ilk olarak 20’nci yüzyılların başlarında ABD’de ortaya çıkmıştır. Akademik ve bilimsel çalışmaların öneminin oldukça yüksekte olduğu bu dönemde Russel Sage Foundation 1907 yılında, 1910’da Russell Foundation, 1911’de Carnegie Endowment ile Twentieth Century Fund ve 1916’da Hoover Institution kurulmuştur. Bu durum Dünya özelinde özellikle Soğuk Savaş döneminde artarak devam etmiştir. Öyle ki ABD’de 1907 ila 1950 yılları arasında 25’i aşkın düşünce ve araştırma kuruluşu kurulmuşken bu durum 1950 yılından sonra katlanarak artmıştır (McGANN, 2009) (bkz. Tablo 1). Giderek endüstrileşmeye başlayan düşünce ve araştırma kuruluşları, ABD’nin uluslararası alandaki stratejik çıkmazlara karşın,ihtiyacına binaen odak noktası olmaya devam etmiş ve en önemli çözüm merkezleri konumunu almıştır. Bu duruma cevaben, RAND Corporation (1948), Foreign Policy Research Institute (1955), Center for Strategic and International Studies (1962) gibi enstitüler kurulmuştur. Halihazırda Dünya üzerinde en fazla düşünce kuruluşunun bulunduğu ülke ise ABD’dir. Soğuk Savaş Dönemi’nde kurularak aktif çalışmalarda bulunan birçok düşünce kuruluşunun bağımsız olmadığı kanaati bugün itibariyle hâkim olan bir görüştür. Realitenin baskın olarak karar mekanizmalarının etkisi altına alındığı bu Soğuk Savaş Dönemi’nde tüm Dünya olduğu gibi düşünce kuruluşları da ideolojik propaganda merkezlerine dönüşmüştür. Dönemin havası itibariyle düşünce kuruluşları ciddi manada strateji ve güvenlik alanlarında faaliyetler yürütmüştür. Bu dönem, birçok kişi tarafından “Strateji Çalışmalarının Altın Çağı – Age of Strategy Studies” ile “Güvenlik Çalışmaları Rönesansı – The Renaissance of Security Studies” olarak nitelendirmiştir (STEPHEN, 2003). Soğuk Savaş’ın sona ermesiyle beraber yeni sorunlarla karşı karşıya kalan Dünya kamuoyu, düşünce ve araştırma kuruluşlarına bakış açısını ve anlayışını ciddi manada değiştirmiştir. Nitekim insan hakları, küreselleşme, kuraklık ve ekonomik-politik gibi konular özelinde sorunlar oldukça artmış ve bu sorunlara karşın çözüm stratejilerinin arandığı yer ise düşünce ve araştırma kuruluşları olmuştur.

Tablo 1: Yıllara Göre Kurulan Think Tank Sayısı

Kaynak: James G. McGann, “The Global ‘Go-To Think Tanks’”, RAND, 2008, s.10. pdfadresi: https://repository.upenn.edu/cgi/viewcontent.cgi?article=1000&context=think_tanks

Düşünce Kuruluşlarının Sınıflandırılması

Düşünce ve araştırma kuruluşları; Etkinlik Derecesine Göre: Küresel, Bölgesel ve Ülkesel, Bağımsızlık Kriterine Göre: Tam Bağımsız, Yarı-bağımsız/bağımlı, Tam Bağımlı ve İşlevlerine Göre olmak üzere üç ana temel başlık üzerine sınıflandırılmıştır. Buna ek olarak “İşlevlerine Göre”, Bölgesel ya da Ülkesel Çalışmalar Yapan (Avrupa, ABD, Kafkasya v.b) ve İşlevsel Çalışmalar Yapan (Güvenlik, İnsan Hakları, Enerji, Çevre v.b) olmak üzere de ikiye ayrılmaktadır.

Foreign Affairs tarafından yayınlanan düşünce ve araştırma kuruluşları indeksinde ise aşağıda belirtildiği üzere bir sınıflandırma yapılmıştır (McGANN J. , 2009);

1- Politika Yapıcılar: RAND, Urban Institute, Overseas Development Ins- titute v.b.

2- Partizanlar: Heritage Foundation, Center for American Progress, Adam Smith Institute v.b.

3- Fantomlar: China Development Institute, Institute for Democracy and Cooperation (Russia) v.b.

4- Bilim Adamları: Brookings Institution, Council on Foreign Relations, Chatham House v.b.

5- Aktivistler: Human Rights Watch, Centre for Conflict Resolution (South Africa),Amnesty International

Diane Stone ise düşünce ve araştırma kuruluşlarını yukarıda bahsedilen kurumlardan ayıracak altı temel özellik ortaya koymuştur (STONE, 1996). Bunlar sırasıyla aşağıdaki gibidir:

a) Organizasyonel Bağımsızlık ve Devamlılık: Düşünce ve araştırma kuruluşları genel olarak kamu sektörünün dışında kendi yasal statüleri ile kurulurlar. Bağımsız olmaları, kâr amacı gütmeyen kurumlar olmalarının doğal sonucu olarak görünmektedir. Bunun yanında düşünce kuruluşları sürekliliği olan kuruluşlardır.

b) Araştırma Gündemini Bağımsızca Belirleme: Düşünce ve araştırma kuruluşlarının  sabit veya bağımlı bir politika gündemleri yoktur ve entelektüel olarak bağımsızlardır (STONE, Non-Governmental Policy Transfer: The Strategies of Independent Policy Institutes, 2002).

c) Politika Odaklı Olma: Düşünce ve araştırma kuruluşlarının en önemli özelliği kanun yapıcıların karar alma süreçlerini etkilemeye yönelik faaliyetler yürütmeleridir. Faaliyet alanları bulundukları toplumdan bağımsız değildir. Buna mukabil ilgili kanun yapıcılarla müşterek mesai halindedirler. İlgili kanun yapıcı kurmaylar ile aralarındaki diyalog mesafesi etkin, yararlı ve yerinde politikalar üretme odaklıdır.

d) Kamu Yararı Gözetme: Düşünce ve araştırma kuruluşları yürüttükleri faaliyetlerde kamu yararının faydasına hareket etmektedirler. Bu bağlamda düşünce ve araştırma kuruluşları teorik de olsa, kamuoyunda tartışma başlatma ve toplumu eğitme gibi amaçlarla çalışmalar yürütmektedirler. Bu duruma ek olarak düşünce ve araştırma kuruluşları, herhangi bir oluşumun yahut zümrenin arka bahçesi konumunda bulunmak maksadıyla hareket edemezler/etmemelidirler. Toplumsal huzur ve refahı arttırıcı niteliğindeki çalışmaları ve diğer bilumum meselelere karşın çözüm stratejileri; çoğunlukla araştırma, analiz, panel ve sempozyum şeklinde halka açık olması, aynı zamanda yalın, özgün ve anlaşılır bir dille kaleme alması önem arz etmektedir.

e) Uzmanlık ve Profesyonellik: Düşünce ve araştırma kuruluşlarında görev alan personel genellikle, politika veya sosyal bilimler üzerine eğitim almış ya da çalıştığı/çalışacağı alana hakimiyeti, ilgisi ve motivasyonu oldukça yüksek olmalıdır.

f) Ortaya Konulan Çıktılar: Düşünce ve araştırma kuruluşlarının aktif olarak yürütmekle mükellef olduğu faaliyetlerin en temel üç sonucu araştırma, analiz ve tavsiyedir. Politika tavsiyeleri, kitaplar, belirli aralıklarla çıkarılan dergiler, köşe yazıları, radyo ve televizyon mülakatları gibi geniş bir yelpazeye yayılan araçlarla siyasal karar alıcılara ve topluma ulaşma maksadıyla hareket etmektedirler. Bunlara ek olarak da seminerler, atölye çalışmaları, konferans ve panel toplantıları gibi faaliyetler yürütmektir. Bu faaliyetler sayesinde düşünce ve araştırma kuruluşlarında görev alan uzman ve akademisyenler ile karar alıcılar, kanaat önderleri ve sponsorlar bir araya gelmekte ve ilgili tavsiyeler sözlü olarak aktarılmaktadır.

Sonuç

Düşünce kuruluşları demokratik toplumlar için en önemli aktörlerden biridir ve toplumların entelektüel kesimlerinin bilgi temelli hareket ettiği bir ekosistemdir. Aslı itibariyle düşünce kuruluşları, devletlerin bir nevi yumuşak gücü (soft power)’dür (KARABULUT, Dünyada ve Türkiye’de Think Tank Kuruluşları: Karşılaştırmalı Bir Analiz, 2010). Düşünce merkezleri, Batı’da sistem içidir ve politika oluşturulan bir nevi mutfaktır. Bu nedenle, Batı’da (özellikle ABD’de) düşünce merkezleri ile kamu, medya, üniversite, özel sektör ve siyaset arasındaki geçişkenlik oldukça fazladır. Türkiye’de ise düşünce merkezleri karar alıcılara yakın olmasına rağmen sistem dışıdır. Kamu, özel sektör ve siyaset ile arasındaki geçişkenlik çok azdır. Geçişkenlik, akademik Dünya ve kısmen medya ile bulunmaktadır. Ülkemizde bulunan düşünce ve araştırma kuruluşları genel olarak seminer, panel, ulusal ve uluslararası konferanslara ve internet yayını ile gerek kamuoyunu gerekse de kanun yapıcıları bilgilendirmekte, ürettikleri bilgiyi çıkarttıkları hakemli dergide yayınlayarak yaymakta ve bilimsel bilgi üretmektedirler. Bu etkinliklerinin yanında uyguladıkları staj programları ile uzman yetiştirmekte ve en önemlisi bilginin ulusal yollarla üretilmesini sağlamaktadırlar (Alper Tolga BULUT, 2014). Ancak ulusal ve uluslararası arenada ne kadar etkin oldukları en önemli tartışma konusudur. Ülkemizin en önemli düşünce ve araştırma kuruluşlardan biri olan Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA)’nın 2019 yılında yayımladığı “Uluslararası Medya Kuruluşlarının Türkiye Uzantıları” raporu uluslararası alanda ciddi manada ses getirmiştir. Ayrıca SETA, yurt içerisinde karar alma süreçlerinde etkin bir konumdadır.

Netice itibariyle düşünce ve araştırma kuruluşları bir ülkenin gerek ulusal gerekse de uluslararası alanda yönetim başarısını bazen doğrudan bazense de dolaylı olarak etkileyen ciddi öneme sahip kuruluşlardır. Kâr amacı gütmeyen, hükümetten, siyasi partilerden ve diğer muhtelif çıkar zümrelerinden bağımsız olarak hareket ederek iç ve dış politikaya yönelik çalışmalar yapan/yapması gereken kuruluşlardır. Yaptığı çalışmaların entelektüel zeminde tartışmalarla ilgili kanun yapıcı kurmaylara tavsiye niteliğinde yorumlarını akademik ve bilimsel bir perspektifle sunarlar. Ancak günümüz dünyasında birçok düşünce ve araştırma kuruluşu, yukarıda da belirtildiği üzere olmalı/taşıması gereken birçok özelliği kendilerinde barındırmamaktadırlar. 20. Yüzyıl’ın başlarında ortaya çıkan ve önemli bir çoğunluğunun ABD’ye has bir anlam literatürü olduğu düşünce ve araştırma kuruluşları, özellikle ABD’nin dış politikasında etkin bir rol üstlenmiştir. Gayet tabiidir ki hâlihazırda ABD’nin siyasal, ekonomik ve kültürel dinamikleri düşünce ve araştırma kuruluşları için önemli bir habitattır. Ülkemizde ise uzun yıllar süregelen siyasi istikrarsızlık neticesinde düşünce ve araştırma kuruluşlarının temel paradigmaları babında reaksiyon gösterebilecek bir altyapıyı kendisinde barındıramamıştır. Geçmiş dönemlerde geleneksel Türk dış politikalarının oluşumu ve uygulanma süreçleri de düşünce ve araştırma kuruluşlarına kapalı bir pozisyona sahipti. Son yıllarda ülkede değişen rejim vasıtasıyla ise bu durum değişmiştir. Ancak ülkenin sosyal, siyasi, kültürel ve ekonomik özellikleri bakımından düşünce ve araştırma kuruluşlarının gelişiminin önünde ciddi bir engel olarak karşımıza çıkmaktadır.

 

 

Kaynakça

  • Alper Tolga BULUT, F. A. (2014, Mart 30). Think-Tankler ve Dış Politika: Türkiye ve ABD Örne ği. Centre for Strategic Research and Analysis: https://cesran.org/think-tankler-ve-dis-politika-turkiye-ve-abd-ornegi.html adresinden alındı
  • BABUR, M. M. (2021). Bir Temsil Alanı Olarak Türkiye’de Düşünce Kuruluşları. Afyon Kocatepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 1-19.
  • DURAN, B. (2019, Temmuz 29). Düşünce Kuruluşları Türkiye’nin Önünü Açar. (S. DURSUN, Röportaj Yapan)
  • KARABULUT, B. (2010). Dünyada ve Türkiye’de Think Tank Kuruluşları: Karşılaştırmalı Bir Analiz. Gazi Akademik Bakış, 91-104.
  • McGANN, J. (2009, Ocak – Şubat). Foreign Policy. Pennsylvania: University of Pennsylvania ScholarlyCommons.
  • McGANN, J. G. (2009, Ocak 19). The Global ‘Go-To Think Tanks. The Global ‘Go-To Think Tanks. Philadelphia, Amerika Birleşik Devletleri: Penn Libraries University of Pennsylvania .
  • STEPHEN, M. W. (2003). Güvenlik Çalışmaları Rönesansı. Avrasya Dosyası ( Güvenlik Birimler Özel), 71-106.
  • STONE, D. (1996). Capturing the Political Imagination: Think-tanks and the Policy Process. London: Routledge.
  • STONE, D. (2002). Non-Governmental Policy Transfer: The Strategies of Independent Policy Institutes. Governance, 45-70.

[1] Dünya üzerindeki birçok düşünce ve araştırma kuruluşlarının özgür ve bağımsız bir yapıya sahip oldukları tam anlamıyla gerçeği yansıtmayarak, teorik olarak bağımsız oldukları varsayılmaktadır.

 

]]>
https://www.acikpencere.com/arastirma-alanlari/beseri-bilimler/politika-yapicilar-ve-dusunce-kuruluslari/feed/ 0
Eleştirel Okuma Atölyesi https://www.acikpencere.com/projeler/etkinlikler/elestirel-okuma-atolyesi/ https://www.acikpencere.com/projeler/etkinlikler/elestirel-okuma-atolyesi/#comments Mon, 13 Sep 2021 15:33:33 +0000 https://www.acikpencere.com/?p=3374 Eleştirel düşünce eğitimi, var olanı eleştirip öylece bırakmayı değil; bireye güçlü akıl yürütmenin sonucunda çözüm ve alternatif üretebilmeyi, farklı perspektifler kazandırmayı hedefler.

Proje Adı: Eleştirel Okuma Atölyesi

Proje Koordinatörü: Doç. Dr. Mehmet GÜNEŞ

Hukuk, İktisat, İşletme, Uluslararası İlişkiler (İngilizce) olmak üzere dört ayrı Lisans programından mezun oldu. Yakın Çağ Siyasi Tarih Yüksek Lisans (Tez Konusu: “Osmanlı Devleti’nin Son Döneminde Yetişen Subayların Fikri Yapılarının Temelleri”) ve Kamu Hukuku Yüksek Lisans (Tez Konusu: “İdarenin Takdir Yetkisinin Kullanımında Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin Yaklaşımı”) programlarını tamamladı. 2011 yılında Gazi Üniversitesinde Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Doktora programından (Tez Konusu: “Bir siyasal Rejim ve Demokrasi Uygulaması Olarak: Vesayetçi Demokrasi”) mezun oldu. Çeşitli dönemlerde Milli Savunma Üniversitesi, Ufuk Üniversitesi, Ahmet Yesevi Üniversitesi ve Bahçeşehir Üniversitelerinde Kamu Hukuku, Siyaset Bilimi, Uluslararası Politik Ekonomi ve Kamu Yönetimi alanına ilişkin Lisans ve Yüksek Lisans dersleri verdi. Bilimsel toplantılarda sunduğu bildirileri ve akademik dergilerde yer alan çeşitli makaleleri dışında yayınlanmış kitapları arasında: “Vesayetçi Demokrasi”, “Adalet ve Devlete İtaat” adlı eserleri bulunmaktadır.

Proje Süresi: 14 hafta

Projenin Amacı: Türkiye’de bulunan; lisans, yüksek lisans ve doktora öğrencilerine hitaben uluslararası hukuk, uluslararası ilişkiler teorileri, kamu yönetimi ilkeleri, sosyoloji kavramları, işletme terimleri, tarihi olgular gibi bilimsel yayınların ders kullanımından ayrı olarak farklı alanlardan öğrencilerin farklı bilimsel kitapları yeniden Ne? Nerede? Nasıl? Ne için? Neden? ve Hangi bağlamda? sorularıyla okunma sürecini geliştirerek metnin inşa sürecini anlamlandırıp yeni akademik metin yazımında öğrencilere yeni vizyonlar kazandırmak.

Projenin Hedefi: Öğrencilerin bilimsel araştırmanın temeli olan diyalektik süreci bilimsel kitaplar üzerinden inşa sürecini kolayca anlamasını sağlayıp, yeni akademik eser üretme, doğru bilimsel soruları sorarak araştırma yapmalarını kolaylaştırma ve sosyal bilimlerin birbirleriyle bağlamsal ve teorik olarak aralarında bağlantı kurulmasıyla farklı vizyonlar geliştirilmesi hedeflenmektedir.

Son Başvuru Tarihi: 23 Eylül 2021

 

Ücretsiz katılım ve sınırlı kontenjan ile planlanan atölyemiz çevrimiçi olarak gerçekleştirilecektir. Atölye kapsamında katılımcılara ücretsiz kitaplar temin edilecektir. Gerçekleştirilecek sınav neticesinde ilk üç’e kitap hediye çekleri verilecektir. Farklı pencereler, farklı fikirler ile Eleştirel Okuma Atölyesi sizleri bekliyor!

 

2021 Yılı Güz Dönemi Başvuruları Sona Ermiştir

 

]]>
https://www.acikpencere.com/projeler/etkinlikler/elestirel-okuma-atolyesi/feed/ 1
Akademik Pusula https://www.acikpencere.com/projeler/akademik-pusulaa/akademik-pusula/ https://www.acikpencere.com/projeler/akademik-pusulaa/akademik-pusula/#comments Sun, 06 Jun 2021 16:10:46 +0000 https://www.acikpencere.com/?p=2987 Toplum nazarında enformasyonun etkisiyle yanlış anlamlarla kullanılan terimlerin doğru şekilleriyle gençlerin dağarcığında yer almasını sağlamak, akademik kelimelerin doğru anlamlarının öğrenilmesini kolaylaştırarak akademik metinlerin eleştirel şekilde okunması üzerinden yeni bakış açıları kazandırarak çok boyutlu düşünmenin geliştirilmesini hedefleyen “Akademik Pusula” yakında sizlerle!

 

Projenin Amacı:

Türkiye’de bulunan; lisans, yüksek lisans ve doktora öğrencilerine hitaben akademik terimlerin doğru anlamları ile kullanılması, yaygın olarak kullanılan terimlerin akademik perspektifle değerlendirilmesi yoluyla akademi ve öğrenciler arasında ulaşılabilir köprüler kurmak ve akademik kelimeler aracılığıyla bilimsel metinleri okuma farkındalığını güçlendirmek.

Projenin Kapsamı:

Her hafta farklı disiplinlerde bilimsel kavramlar işlenerek toplum nazarında dezenformasyona uğramış terimler bilimsel perspektif ile ele alınarak, Açık Pencere YouTube kanalımızda yayın yapılacaktır.

]]>
https://www.acikpencere.com/projeler/akademik-pusulaa/akademik-pusula/feed/ 2